Cevap:
Kâfirlerin ibadetlerini, ibadet olarak yapmak, mesela kiliselerinde çaldıkları org gibi çalgıları ve çanları camilerde çalmak ve İslamiyetin kâfirlik alameti saydığı şeyleri, zaruret, cebir, zorlama olmadan kullanmak küfür olur, imanı giderir. Birgivî Vasiyetnâmesi'nde; “Kâfirlerin ibadet olarak yaptıklarını yapan ve kullanan kâfir olur” denmektedir.
***
Sual: Namaz kılan kimsenin, bedeninde, elbisesinde ve namaz kıldığı yerde, necaset olursa, namazı kabul olmaz mı?
Cevap:
Namaz kılan kimsenin, bedeninde, elbisesinde ve namaz kılacağı yerde necaset, pislik bulunmamalıdır. Başörtüsü, başlık, sarık, mest ve nalın da elbiseden sayılır. Boyuna sarılı atkının sarkan kısmı, namaz kılan ile birlikte hareket ettiği için elbise sayılır ve burası temiz olmazsa, namaz kabul olmaz. Yaygının, bastığı ve başını koyduğu yeri temiz olunca, başka yerinde necaset bulunursa, namaz kabul olur. Çünkü yaygı, atkı gibi bedene bitişik değildir. Fakat kapalı şişe içinde, idrar taşıyanın namazı caiz olmaz. Çünkü, şişe bevlin meydana geldiği yer değildir. Cebinde kapalı kutudaki kanlı mendil, necis bez varken namaz kılmak caiz değildir. İki ayağın bastığı ve secde ettiği yerin temiz olması lazımdır. Necaset üstüne örtülü bez, cam, naylon üstünde namaz kabul olur. Secdede etekleri kuru necasete değerse, zararı olmaz.
***
Sual: Evi, tarlayı kiralarken, senelik kirasını söylenip zaman bildirilmemiş ise, bunun müddeti ne kadar olur ve müddet ne zaman başlar?
Cevap:
Evin, tarlanın senelik kirası söylenip, müddet söylenmez ise, müddet bir sene olur. Müddet, söz kesildiği gün başlar. Ücret ise, malı teslim aldığı gün başlar.
***
Sual: Cuma günü, camiye erken gidip, vakit girinceye kadar namaz kılmanın mahzuru olur mu?
Cevap:
Güneş tepede iken, yani öğle namazının vaktinden temkin zamanı kadar evvel olan zaman içinde, her namazı kılmak haramdır. Bu zamanda, her namazı kılmanın, cuma günleri için de geçerli olduğu fıkıh kitaplarında yazılıdır.
***
Sual: Bir Müslüman, istediği zaman, istediği mezhebi taklid edebilir mi?
Cevap:
Başka mezheb, ancak ihtiyaç hâlinde, yani haraç bulununca ve bütün şartlarına uyarak taklit edilebilir.
***
Sual: Âdem aleyhisselâmdan beri, her dinde namaz kılmak var mıydı? Namaz kılmak imanın şartı mıdır?
Cevap:
(Dürr-ül-muhtâr)da namazı anlatmağa başlarken ve İbni Âbidîn, (Redd-ül-muhtâr) kitabı, ikiyüzotuzdördüncü sahifede, bunları açıklarken buyuruyor ki:
Âdem aleyhisselâmdan beri, her dinde bir vakit namaz var idi. Hepsinin kıldığı, bir araya toplanarak bize farz edildi. Namaz kılmak, imanın şartı değil ise de, namazın farz olduğuna inanmak, imanın şartıdır. Namaz, dua demektir. İslâmiyetin emir ettiği, bildiğimiz ibadete, namaz (Salât) ismi verilmiştir. Mükellef olan [yani âkıl ve baliğ olan] her Müslümanın, her gün beş vakit namazı kılması (Farz-ı ayn)dır. Farz olduğu, Kur’ân-ı kerimde ve hadîs-i şeriflerde, açıkça bildirilmiştir. Mirac gecesinde, beş vakit namaz emir olundu. Mirac, hicretten bir yıl önce, Receb ayının yirmiyedinci gecesinde idi. Miracdan önce, yalnız sabah ve ikindi namazı vardı. (Tam İlmihal s. 210)