Cevap:
Günahlar, niyetsiz veya iyi niyet ederek işlenirse, günah olmaktan çıkmaz. (Ameller, niyete göre iyi veya kötü olur) hadis-i şerifi, taatlara ve mubahlara niyete göre sevap verileceğini bildirmektedir. Bir kimse, birinin gönlünü almak için başkasını incitse veya başkasının malı ile sadaka verse, yahut haram para ile mektep, cami yaptırsa, bunlara sevap verilmez. Bunlara sevap beklemek, cahillik olur. Zulüm, günah, iyi niyetle işlenirse, yine günah olur. Böyle işleri yapmamak sevaptır. Bilerek yapılırsa, büyük günah olur. Günah olduğu bilinmeyerek yapılırsa, Müslümanların çoğunun bildiği şeyleri bilmemek, öğrenmemek de günah olur. Gayr-i müslim memleketlerde dahi, eğer İslâm bilgileri yaygın ve öğrenmek mümkün ise, cahil kalmak, öğrenmemek, özür olmaz, günah olur.
***
Sual: Namazın ilk rekatinde Sübhaneke, Euzü ve Besmele okunmaktadır. Bunları okumak da farz mıdır?
Cevap:
Namazda, ilk rekatte, imam olsun, cemaat olsun ve yalnız olsun, Sübhaneke okumak sünnettir. İmamın ve yalnız kılanın, Euzü ve Besmele okuması da sünnettir. Fatihayı ve Fatihadan sonra, üç âyet, yahut, üç âyet kadar uzun bir âyet okumak vacib, sünnetlerin ve vitrin her rekatinde, yalnız kılarken farzların iki rekatinde, ayakta, kıyamda, Kur’ân-ı kerimden bir âyet okumak farzdır.
***
Sual: Gusül abdestinde farz olarak yapılması gerekenler nelerdir?
Cevap:
Hanefi mezhebinde gusülde mutlak yapılması gereken farz üçtür:
1- Ağzın hepsini iyice yıkamak. Ağız dolusu su içmekle de olur ise de, yutmak mekruhtur diyen âlimler de olmuştur.
2- Burnu yıkamak. Burundaki kuru kir altını ve ağızdaki, çiğnenmiş ekmek altını yıkamazsa gusül sahih olmaz. Hanbeli mezhebinde, mazmaza ve istinşak, abdest alırken de, gusülde de farzdır.
3- Bedenin her yerini yıkamaktır. Bedenin, ıslatılmasında haraç olmayan yerlerini yıkamak farzdır. Yıkanan yerleri ovalamak lazım değil ise de, müstehabdır. İmam-ı Malik ile imam-ı Ebu Yusuf hazretleri lazımdır buyurdu.
***
Sual: Domuz yağından yapılan sabun kullanılabilir mi?
Cevap:
Necasetli yağ, leşin ve necis hayvanın, domuzun yağı, sabun yapılınca temiz olur. Bütün kimyevi değişmeler böyledir.
***
Sual: Kiralamada, mal sahibi kirayı peşin alıp, malı teslim etmezse, geçen zamanın ücretlerini kiracıya vermesi gerekir mi? Peşin verilmiş böyle paranın zekâtını kim verecektir?
Cevap:
Mal sahibi, kirayı peşin alıp, malı teslim etmezse, geçen zamanın ücretleri mülkünden çıkar. Kiracıya geri vermesi lâzım olur. Peşin verilmiş böyle paranın zekâtını hangisinin vereceğini, (Fetâvâ-i hindiyye) şöyle anlatıyor: Kiraladığı evin on senelik kirası olarak bin lira peşin veriyor. Ev kendine teslim edilmiyor. Âcir, bir sene sonra, elindeki bin liradan dokuzyüz lirasının zekâtını verir. İki sene sonra sekizyüz liranın verir. Her sene yüz lira noksanının ve ödediği zekât noksanının zekâtını verir. Müstecir, bir ve iki sene sonra zekât vermez. Çünkü, kendine geri verilecek para, nisap miktarını aşmaz. Üç sene sonra, üçyüz liranın, her sene, yüz lira fazladan, vermiş olduğu zekâtları düşerek kalanların zekâtlarını verir. Kira olarak, bin lira kıymetinde bir cariye vermiş olsaydı, âcir hiç zekât vermezdi. Çünkü, aldığı cariye ticaret malı değildir. Müstecir ise, eskisi gibi zekâtını verir. Ücret olarak hacim ile veya vezin ile ölçülen mal vermiş olsaydı, mal deyn ise, para gibidir. Ayn ise, cariye gibi olurdu. Âcir evi teslim etmiş, parayı peşin almamış ise, zekât vermeleri aksine döner. Yani âcir, müstecir için yazdığımız gibi, müstecir de, âcir gibi zekât verirler. (Tam İlmihal s. 870)
***
Sual: Kiralamada, söz kesilince, ücreti peşin vermek lâzım olur mu?
Cevap:
Bir sanat sahibine malzeme vererek bir şey yaptırmak da, onu kira ile tutmak demektir. Kira, deyn de, ayn da olabilir. Bey’de olduğu gibi, icâre de şart ile fasit olur. (Mecmû’a-i Cedîde) sahibi “rahmetullahi teâlâ aleyh” diyor ki, (Vakıf dükkânın kiracısı, mütevellinin izni ile dükkânı başkasına ferağ [devr] ederken, dükkândan ölünceye kadar çıkarmamağı şart eylese, bu ferağ câiz olmaz. Dükkânı geri alabilir). Burada da, üç türlü muhayyerlik vardır. İcâre de ikâle olunabilir. Söz kesilince, ücret vermek lâzım olmaz. Yani, âcir ücrete malik olmaz. Fakat, kendiliğinden peşin verir ise veya sözleşirken peşin verilmesi şart edilmeyip de, ayrılmadan önce, peşin olması şart edilirse, ücret mûcirin mülkü olur. Kirayı vermezse, malı teslim etmez. Etmiş ise, kiracıyı hapis ettirebilir. Mukaveleyi fesih edebilir. Fakat, malını geri teslim almadan satamaz. Söz kesilirken şart etmekle, kira peşin olmaz. Peşin olan ücret verilmezse, âcir malı vermekten, ecîr de işi görmekten vazgeçebilir. Ücretin, müddet bitince verilmesi de şart olunabilir. Mal sahibi veya başkası, malı kiracıdan zorla alırsa, kiracı kullanamadığı zamanın kirasını vermez. Bir senelik olmak üzere, her aylığı şu kadar liraya olarak câiz olduğu gibi, senelik toptan söylemek de câizdir. (Tam İlmihal s. 870)