Cevap:
Ahirette Cehennemden kurtulmak, yalnız Muhammed aleyhisselama tabi olanlara mahsustur. Dünyada yapılan bütün hayırlar, iyilikler, bütün keşifler, bütün hâller ve bütün ilimler Resûlullah Efendimizin yolunda bulunmak şartı ile ahirette işe yarar. Yoksa, Allahü teâlânın Peygamberine tabi olmayanların yaptığı her iyilik, dünyada kalır ve ahiretin harap olmasına sebep olur. Yani, iyilik şeklinde görünen, birer istidractan başka bir şey olamaz.
Nitekim, dünyadaki faydalı ve hayırlı işlerden cenâb-ı Hakkın, en çok beğendiği, cami yapmaktır. Cami yapmanın, çok sevap olduğunu bildiren hadîs-i şerifler vardır. Böyle olmakla beraber, Tevbe suresinin 18. âyetinde mealen;
(Kâfirlerin cami yapmaları caiz değildir. Yerinde ve yarar bir iş değildir. Onların cami yapmaları ve diğer bütün beğendikleri işleri, kıyamette kendilerine yaramayacak ve Muhammed aleyhisselama tabi olmadıkları için, Cehenneme girip, çok acı azaplarda sonsuz olarak cezalandırılacaklardır) buyuruldu.
Âl-i îmrân suresinin 85. âyetinde mealen;
(Muhammed aleyhisselamın getirdiği İslâm dininden başka din isteyenlerin, dinlerini Allahü teâlâ sevmez ve kabul etmez. Din-i islâma arka çeviren, ahirette ziyan edecek, Cehenneme girecektir) buyuruldu.
Bir kimse, binlerce sene ibadet etse, ömrünü, nefsini temizlemekle geçirse, güzel huyları ile yanındakilere ve keşfettiği aletlerle, bütün insanlara faydalı olsa, Muhammed aleyhisselama tabi olmadıkça sonsuz saadete kavuşamaz.
***
Sual: Kadınların ve erkeklerin saçlarını boyamalarının, ellerine kına gibi boya yapmalarının, dinen bir mahzuru olur mu?
Cevap:
Nitekim, dünyadaki faydalı ve hayırlı işlerden cenâb-ı Hakkın, en çok beğendiği, cami yapmaktır. Cami yapmanın, çok sevap olduğunu bildiren hadîs-i şerifler vardır. Böyle olmakla beraber, Tevbe suresinin 18. âyetinde mealen;
(Kâfirlerin cami yapmaları caiz değildir. Yerinde ve yarar bir iş değildir. Onların cami yapmaları ve diğer bütün beğendikleri işleri, kıyamette kendilerine yaramayacak ve Muhammed aleyhisselama tabi olmadıkları için, Cehenneme girip, çok acı azaplarda sonsuz olarak cezalandırılacaklardır) buyuruldu.
Âl-i îmrân suresinin 85. âyetinde mealen;
(Muhammed aleyhisselamın getirdiği İslâm dininden başka din isteyenlerin, dinlerini Allahü teâlâ sevmez ve kabul etmez. Din-i islâma arka çeviren, ahirette ziyan edecek, Cehenneme girecektir) buyuruldu.
Bir kimse, binlerce sene ibadet etse, ömrünü, nefsini temizlemekle geçirse, güzel huyları ile yanındakilere ve keşfettiği aletlerle, bütün insanlara faydalı olsa, Muhammed aleyhisselama tabi olmadıkça sonsuz saadete kavuşamaz.
***
Sual: Kadınların ve erkeklerin saçlarını boyamalarının, ellerine kına gibi boya yapmalarının, dinen bir mahzuru olur mu?
Cevap:
Erkeklerin saçını sakalını siyahtan başka renge boyaması caizdir. Siyaha boyamaya da caiz diyen olmuştur. Elini ayağını, tırnağını boyaması ise caiz değildir. Çünkü kadınlara benzemek olur. Kadınların, yabancı erkeklere göstermemek şartı ile ve abdestte, gusülde yıkamaya mani olmayan boya ile boyamaları caizdir.
***
Sual: İçinde ölmüş balık bulunan su ile abdest alınabilir mi?
Cevap:
***
Sual: İçinde ölmüş balık bulunan su ile abdest alınabilir mi?
Cevap:
Suda yaşayan balık, yengeç, su kurbağası, suda ölünce, bu su ile abdest ve gusül caizdir.
***
Sual: Bir kimse namaz kılarken, abdesti bozulursa, bu namazı tekrar mı kılmalı veya nasıl hareket etmelidir?
Cevap:
***
Sual: Bir kimse namaz kılarken, abdesti bozulursa, bu namazı tekrar mı kılmalı veya nasıl hareket etmelidir?
Cevap:
Namazda iken, abdesti, guslü bozacak bir şey yapmak haramdır. Namazın son rekatinde teşehhüd miktarı oturmadan önce, abdesti ve guslü bozacak bir şey yapılırsa, namaz hemen bozulur. Teşehhüd miktarı oturduktan sonra yapılırsa namazı tamam olur. Bir kimsenin teşehhüd miktarı oturmadan evvel, abdesti kendiliğinden bozulursa, hemen gidip, abdesti tazeleyip, namazına devam edebilir ise de, baştan kılması efdaldir.
Namazda teşehhüd miktarı oturduktan sonra abdesti kendiliğinden bozulursa, hemen abdest alıp vacip olan selamı verirse, yahut abdest almayıp, namazı bozan bir şey yaparsa, mesela selam verirse, namazı tamam olur.
Guslünü ve abdestini Maliki mezhebine uyarak alan Hanefi mezhebindeki bir kimsenin, namazda abdesti, aynı özürden dolayı tekrar bozulursa veya abdest almak güç olursa, namaza dururken Maliki mezhebini taklit eder. Maliki mezhebinde, hastaların, ihtiyarların namazları böylece bozulmamış olur.
***
Sual: Bir Müslüman için, nafile ibadet yapması mı yoksa insanların dinlerini doğru öğrenmeleri için çalışması mı daha efdaldir.
Cevap:
Namazda teşehhüd miktarı oturduktan sonra abdesti kendiliğinden bozulursa, hemen abdest alıp vacip olan selamı verirse, yahut abdest almayıp, namazı bozan bir şey yaparsa, mesela selam verirse, namazı tamam olur.
Guslünü ve abdestini Maliki mezhebine uyarak alan Hanefi mezhebindeki bir kimsenin, namazda abdesti, aynı özürden dolayı tekrar bozulursa veya abdest almak güç olursa, namaza dururken Maliki mezhebini taklit eder. Maliki mezhebinde, hastaların, ihtiyarların namazları böylece bozulmamış olur.
***
Sual: Bir Müslüman için, nafile ibadet yapması mı yoksa insanların dinlerini doğru öğrenmeleri için çalışması mı daha efdaldir.
Cevap:
İslâmın temeli, imanı, farzları, haramları öğrenmek ve öğretmektir. Allahü teâlâ, Peygamberleri bunun için göndermiştir. Gençlere bunlar öğretilmediği zaman, İslâmiyet yıkılır, yok olur. Allahü teâlâ, Müslümanlara Emr-i ma'rûf yapmayı emrediyor. Yani benim emirlerimi, bildiriniz, öğretiniz diyor ve Nehy-i anilmünker emrediyor. Yani yasak ettiğim haramları bildiriniz ve yapılmasına razı olmayınız, diyor. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:
(Birbirinize Müslümanlığı öğretiniz. Emr-i ma'rûfu bırakır iseniz, Allahü teâlâ, en kötünüzü başınıza musallat eder ve dualarınızı kabul etmez.) Yine buyurdu ki:
(Bütün ibadetlere verilen sevap, Allah yolunda gazaya verilen sevaba göre, deniz yanında bir damla su gibidir. Gazanın sevabı da, emr-i ma'rûf ve nehy-i anilmünker sevabı yanında, denize nazaran bir damla su gibidir.) İbni Âbidînde;
“Fıkıh âliminin Müslümanlara sağladığı faydanın sevabı, cihad sevabından çoktur” buyuruluyor.
***
Sual: Farzları, sünnetleri beğenmeyenin imanı gider mi?
Cevap:
(Birbirinize Müslümanlığı öğretiniz. Emr-i ma'rûfu bırakır iseniz, Allahü teâlâ, en kötünüzü başınıza musallat eder ve dualarınızı kabul etmez.) Yine buyurdu ki:
(Bütün ibadetlere verilen sevap, Allah yolunda gazaya verilen sevaba göre, deniz yanında bir damla su gibidir. Gazanın sevabı da, emr-i ma'rûf ve nehy-i anilmünker sevabı yanında, denize nazaran bir damla su gibidir.) İbni Âbidînde;
“Fıkıh âliminin Müslümanlara sağladığı faydanın sevabı, cihad sevabından çoktur” buyuruluyor.
***
Sual: Farzları, sünnetleri beğenmeyenin imanı gider mi?
Cevap:
Farzları, sünnetleri, beğenmemek küfür olur.