CEVAP
Bugün Türkiye’de, mezhep taklidi konusunda ifrat, tefrit ve vasat olmak üzere üç grup vardır:
1- Belli bir mezhebi yoktur. Hangi mezhebin hükmü kolay gelirse ve aklına yatarsa onunla amel eder. Falanca mezhepte caizse, bir ihtiyaç ve zaruret olmasa da, hemen onu uygular. Bu mezhepsizliktir, telfıktır, haramdır. Bunlar ifrat grubuna giriyorlar.
2- İhtiyaç, hatta zaruret olsa bile, bir konuda, diğer üç hak mezhepten birini taklit etmeye ters bakan, mezhep taklidini öcü gibi gören, hatta dinsizlikmiş gibi zanneden taassup ehli olanlar var. Bunlar da tefrit grubuna giriyorlar.
3- Bir de din kitaplarının bildirdiği şekilde, ihtiyaç veya zaruret olunca, dört hak mezhepten birini, ihtiyaç olduğu konuda, ihtiyaç bitene kadar taklit edenler var. Bunlar vasat, yani orta yolda oluyorlar. Zaten dinimiz, ifratla tefrit arasında vasat bir yoldur. Birkaç hadis-i şerif meali de şöyledir:
(Hayr-ül-ümûr evsâtühâ = İşlerin en iyisi vasat olanıdır.) [Deylemi]
(İfrat ve tefritten uzak durun.) [Buhari]
(İfrata kaçan helak olur.) [Müslim]
(İfrat ve tefritten kaç, vasatı tercih et; çünkü işlerin en iyisi orta olanıdır.) [Beyheki]
(Orta yolu tutarak, doğru yoldan ayrılmayın!) [Buhari, Müslim]
(Her hususta orta yolu tutmak, peygamberliğin yirmi beşte bir parçasıdır.) [Tirmizi]
İslamiyet’in, aşırılıklardan uzak, vasat [orta] bir din olduğunu bildiren bir âyet-i kerime meali de şöyledir:
(Sizi vasat bir ümmet kıldık.) [Bekara 143]