Cevap:
Bir Müslümanın, herhangi bir namazın vakti gelince, bu namazı kılmaya başladığı vakit, o namazı kılması farz olur. Kılmadı ise, vaktin sonunda, yani vaktin çıkmasına, abdest alıp namaza başlayacak kadar zaman kalınca, kılması farz olur. Özrü yok iken kılmadan vakit çıkarsa, büyük günah olur. Özrü olanın da, olmayanın da, vaktinde kılmadığı namazı, vakti çıktıktan sonra, kaza etmeleri farz olur. Çocuk baliğ olunca, kâfir veya mürted, Müslüman olunca, kadın temizlenince, deli ve baygın şifa bulunca, uykuda olan uyanınca da böyledir. Yeni Müslüman olana evvela namazın şartlarını öğrenmesi farz olur. Öğrendikten sonra, kılması da farz olur. Vakit girdikten sonra, kılmadan uyumak özür olmaz. Bunun, vakit çıkmadan uyanması için tedbir alması farz, vakit girmeden uyuyanın alması ise, müstehabtır.
***
Sual: Peygamber efendimizin, peygamber olduğu, sözleri ve bütün hayatı ile açıkça belli değil midir?
Cevap:
Resûlullah efendimizin kendi sözlerine Hadis-i şerif denir. Hadis-i şerifleri de öğrenmek ve muhafaza etmek için, şaşılacak bir dikkatle çalışılmıştır. Peygamber efendimizin her sözü, huzurunda bulunan Eshâb tarafından ezberlenmiş, işitmeyenlere ve sonra gelenlere söylenmiştir. Böylece, sonsuz bir denize benzeyen İlm-i hadis meydana gelmiştir. Kur'ân-ı kerimin eşsiz bir mucize olduğu meydanda olmakla beraber, hazret-i Musa’nın ve hazret-i İsa’nın karışık ve karanlık tarihlere dayanarak Peygamber olduklarına inanıyorlar da, bütün hayatı ve sözleri inceden inceye meydanda olan ve her hâli Peygamberliğine şahit olan Muhammed aleyhisselamın Peygamber olduğuna niçin inanmıyorlar? Yahudilerle Hristiyanların bu inkârlarına ve inatlarına hem şaşılır, hem de teessüf olunur.
***
Sual: Açıktan günah işleyen birinin okuduğu ezana göre namaz kılınabilir mi?
Cevap:
Konu ile alakalı olarak İbni Âbidînde deniyor ki:
“Namaz vaktini bilen, akıllı ve baliğ, adil bir erkeğin ezanına inanılır. Fasık olan müezzinin, imamın haber vermesine inanılmaz. Vaktinden evvel okunan ezan sahih olmaz ve büyük günah olur. Ezan, belli kelimeleri, belli şekilde okuyarak, namaz vaktinin girdiğini bildirmektir. Yüksek yere çıkıp okumak sünnettir.”
***
Sual: Bidat fırkalarının, Peygamber efendimizin ve ilk Müslümanların bildirdiği doğru yoldan ayrılmalarının sebebi ne idi?
Cevap:
Ehl-i sünnet İslâm âlimleri, kelâm, iman bilgilerinde, Müteşâbih yani manası açıkça anlaşılamayan, ayrıca tefsire, izaha muhtaç olan âyet-i kerime ve hadis-i şeriflerin açıklamalarında, yalnız Resûlullah efendimizin sözlerine ve Eshâb-ı kiramın ictihadlarına uymuşlar, eski felsefecilerin bunlara uymayan fikirlerini reddetmişler, böylece İslâm dinini, Hristiyanlık gibi bozulmaktan korumuşlardır. Peygamber efendimiz ve Eshâb-ı kiramın yolundan ayrılanlar ise, felsefecilerin her sözlerinin doğru olacağını zannederek, bu felsefecilere teslim olmuşlar ve böylece Mu'tezile ve benzeri bozuk fırkalar meydana gelmiştir. Peygamber efendimiz İslâmiyette yetmişiki bozuk fırkanın hâsıl olacağını haber vermiştir. Yunan, Hint, Fars, Latin felsefelerinden ilham alan, İbni Sinâ, Fârâbî, İbni Tufeyl, İbni Rüşd, İbni Bâce gibi filozoflar zuhur ederek, bazı bilgilerde Kur'ân-ı kerimin hak yolundan ayrılmışlardır.
İmâm-ı Gazâlî hazretleri Rumca öğrenerek eski Yunan felsefesini incelemiş, doğru bulmadığı yerlerini reddetmiştir. Hârûnürreşîd hazretleri zamanında İslâm ilimlerine karıştırılan felsefe, Montesquieu, Spinoza gibi filozoflara rehberlik etmiş, bunlar "Farabius" adını verdikleri Fârâbî'nin tesiri altında kaldıklarını açıkça itiraf etmişlerdir.
İmâm-ı Muhammed Gazâlî hazretleri yetmişiki fırkadan ilk zuhur eden Şii fırkasının Dâî'leri ile mücadele etti. Dâî'ler, Kur'ân-ı kerimin bir içyüzü (bâtını), bir de dış yüzü (zâhiri) olduğunu iddia ettiler. Bunlara Bâtınî fırkası ismi verilmiştir. İmâm-ı Gazâlî hazretleri bunların felsefelerini kolayca yıktı. Bâtınîler bu mağlubiyetten sonra, İslâmiyetten daha çok ayrıldılar. Manaları açık olmayan âyet-i kerimelere ve hadis-i şeriflere yanlış manalar vererek Mülhid, dinsiz oldular. Siyasi maksatları sebebi ile işi azıtarak, hak yoldaki Ehl-i sünnet Müslümanların başına bela oldular.
***
Sual: Necis topraktan imal edilen testi ve benzeri şeyleri kullanmakta mahzur var mıdır?
Cevap:
Necis su ile inşa edilmiş, yapılmış fırında ekmek pişirilebilir. Necis toprakla yapılan küp, testi gibi şeyler, fırından çıkınca temiz olur.