Cevap:
Bir mahalden, bir mahalle gitmek üzere muayyen bir hayvan, araba, motor, kamyon kiralandığı gibi, muayyen insanın veya eşyanın götürülmesi de sözleşilebilir. Vasıta, yolda kalırsa, birinci şekildeki kiralamada, müşteri muhayyer olup, dilerse, tamir oluncaya kadar bekler, dilerse, vazgeçip oraya kadar olan parayı verir. İkinci sözleşme hâlinde ise, vâsıta sahibi, başka vâsıta ile hemen götürmeğe mecburdur. Vâsıtadan eşyayı indirmek de ona ait olur. Yol tehlikeli olup geri dönülürse, hiç ücret verilmez.
Hamam ve hacamat parası almak câizdir. Erkek hayvanın dişiye aşması ücreti alınmaz, haramdır. Dişi, erkeğin köyüne götürülürse, aygırın sahibine gıda ve hizmet masrafı ödenir. Ustanın, yaptığı şeyi belli zaman için garanti etmesi, sahih değildir. Bu zaman içinde bozulursa, tamir etmez. (Tam İlmihal s. 871)
***
Sual: Bizim Peygamberimize kadar gelen peygamberlerin sayısı belli midir ve Kur’ân-ı kerimde bunların isimleri bildirilmiş midir?
Cevap:
Konu ile alakalı olarak Ma’lûmât-i Nâfi’a kitabında deniyor ki:
“Bu âlem, yani her şey yok idi. Allahü teâlâ, bunları yoktan var etti. Bu âlemin, kıyamete kadar insanlarla mamur olmasını istedi. Âdem aleyhisselamı topraktan yaratıp, Onun çocukları ile âlemi süsledi. İnsanlara dünyada ve ahirette rahat yaşamak, saadete kavuşmak için lazım olan şeyleri bildirmek için, içlerinden bazılarını Peygamber yaparak şereflendirdi. Bunlara yüksek mertebe vererek, başka insanlardan ayırdı. Bu Peygamberlere, Cebrâil aleyhisselam ismindeki bir melek ile emirlerini ve yasaklarını bildirdi. Bunlar da, bu emirleri, Cebrâil aleyhisselamın getirdiği gibi ümmetlerine bildirdi. Peygamberlerin birincisi, Âdem aleyhisselam, son geleni ise, Muhammed aleyhisselamdır. Bu ikisinin arasında, çok Peygamber gelip geçmiştir. Bunların adedini, ancak Allahü teâlâ bilir. İsimleri malum olan, bilinen yirmiyedisi şunlardır:
Âdem, Şît, İdrîs, Nûh, Hûd, Sâlih, İbrâhim, İsmâil, İshak, Yakûb, Yûsuf, Eyyûb, Lût, Şu'ayb, Mûsa, Yûşa, Hârun, Dâvud, Süleyman, Yûnus, İlyâs, Elyesa, Zülkifl, Zekeriyya, Yahya, Îsa ve Muhammed Mustafa aleyhimüssalatü vesselamdır. Bunlardan Şît ve Yûşa'dan başka, yirmibeşi Kur'ân-ı kerimde bildirilmiştir. Kur'ân-ı kerimde, Uzeyir, Lokman ve Zülkarneyn de yazılıdır. Fakat âlimlerimiz arasında, bu üçü için ve Tübba ile Hıdır için, Peygamber diyen olduğu gibi, velî diyen de vardır.”
***
Sual: Fıkıh bilgilerini, kadın, erkek her Müslümanın öğrenmesi farz mıdır?
Cevap:
Fıkhın ibâdât yani namaz, oruç gibi kısımlarını kısaca öğrenmek, her Müslümana farzdır. Münâkehât ve muâmelât kısımlarını öğrenmek, farz-ı kifayedir. Yani başına gelenlerin öğrenmesi farz olur. Şu hadis-i şerifler, fıkıh ilminin ve fıkıh âlimlerinin şerefini, üstünlüğünü göstermeye kafidir:
(Allahü teâlâ, bir kuluna iyilik etmek isterse, onu fakîh yapar.)
(Bir kimse fakîh olursa, Allahü teâlâ, onun özlediği şeyleri ve rızkını, ummadığı yerlerden gönderir.)
(Allahü teâlânın en üstün dediği kimse, dinde fakîh olandır.)
(Her şeyin dayandığı bir direk vardır. Dinin temel direği, fıkıh bilgisidir.)