Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Resulullah efendimiz “sallallahü aleyhi ve sellem”, (İki günü eşit olan aldanmış; bugünü dünkü günden kötü olan ise lânetlenmiştir) buyuruyor.
İki günü eşit olmamak, zarara girmemek demektir; bugün dünkünden daha çok ibadet yapmak değildir. Herkesin belli bir sevabı vardır. Bugün çok az bir sevab da işlense, düne göre sevabımız artıyor demektir. Demek ki, sadece çok sevab işlemek yetmiyor, sevabları götürecek günahlardan da sakınmak gerekiyor.
Birinin kalbini kırarak veya birini gıybet ederek onun günahlarını alınca çok zarara uğramış oluruz. Günah işlemekten çekinilmezse, Allah saklasın, zamanla ibadetler sıfırlanabilir, hattâ günahları hafif görmeye başlayınca küfre girilebilir.
Her gün aynı ibadetleri yapan, mesela her gün beş vakit namaz kılan, günahlardan da sakınıyorsa zararda değil, üstelik çok kâra geçmiş olur. Namaz kılmayan kimse, her gün zararını çoğaltmaktadır. Namaz kılmamak haram olduğu için, her gün dağlar gibi günaha girmektedir. Sevabları olsa bile, bu günahlar, o sevabları da alıp götürür.
Namaz kılmayanın başka iyiliklerine zaten sevab verilmez, yani namaz kılmama günahı o sevabları alıp götürür.
Pişman olmamak için
Kıyamet günündeki pişmanlıktan geri dönüş yok. Orada kâfirler Allahü teâlâya yalvaracaklar, (Yâ Rabbi, bizi tekrar dünyaya gönder, bütün emir ve yasaklarına uyacağız, hiç isyan etmeyeceğiz) diyecekler. Onlara, (Siz oradan gelmediniz mi?) denilecektir.Ahirete gidiş tek yönlü bir yoldur. Tek gidiştir, geri dönüşü yok. Günler hızla geçiyor. Gitmeden önce üzerimize düşen vazife her ne ise buna çok dikkat etmelidir.
Dine hizmet çok kıymetlidir. Dua etmeli ki, Allahü teâlâ, dinimize hizmetler içinde bizi meşgul olmaya devam ettirsin! Çünkü Allahü teâlâ dine hizmeti herhangi bir şekilde devam ettirir. Hatta hadis-i şerifte, (Allahü teâlâ dilerse facirle de bu dini yayar) buyuruluyor.
Ehl-i sünnet kitaplarını yayarak dine hizmet edersek, biz kazanırız. Birkaç kitap vererek de olsa bu nimetten mahrum kalmamalı. Bu işi yapanlara dua da etmelidir.