Cevap:
Konu ile alakalı olarak, Muhammed bin Kutbüddîn-i îznîkî hazretleri, Miftâh-ül-Cenne kitabında buyuruyor ki:
“Bir Müslümanın, ezan okunmaya başlayınca, İsrâfîl aleyhisselam sûru üfürüyor diye, abdeste kalkarken, kabrimden kalkıyorum diye, camiye giderken, mahşer yerine gidiyorum diye, müezzin kamet getirince, cemaat saf saf olurlarken, bu insanlar mahşer yerinde yüzyirmi saf olup, seksen safı, bizim Peygamberimizin ve kırk safı, diğer Peygamberlerin ümmetleri olsa gerektir diye, imama uyduktan sonra, imam, Fatihayı okurken, sağımda Cennet, solumda Cehennem, ensemde Azrail aleyhisselam, karşımda Beytullah, önümde kabir ve ayağımın altında sırat var, acaba, benim sualim kolay olur mu? Yaptığım ibadet, ahirette başıma taç, yanıma yoldaş ve kabrimde çırağ, kandil olur mu? Yoksa kabul olmayıp, eski bez gibi yüzüme vurulur mu diye düşünmesi gerekir.”
***
Sual: Bir Müslümanın, dört mezhebin ruhsat olarak bildirdiği hükümleri ile amel etmesinin, dinen bir mahzuru var mıdır?
Cevap:
Konu ile alakalı olarak Abdülmelik bin Ebû Muhammed-ül-Cüveynî hazretleri, Muhît kitabında;
“Gücü yetenlerin, dört mezhepte azimet olan yolda bulunmaları Vera ve Takva olur, çok iyi olur. Aciz olanların dört mezhebin ruhsatlarını yapması caiz olur. Fakat ruhsat için, o mezhepteki şartlarına riayet etmesi lazımdır” buyuruyor.
***
Sual: Ölenin kabrinin başına mezar taşı dikmenin, çeşitli şeyler yazmanın, dinimiz açısından mahzuru var mıdır?
Cevap:
Mezar taşı dikmek caizdir. Mezar taşının üzerine âyet-i kerime, mübarek isimler, şiir, methiye, övücü şeyler, Fatiha kelimesini yazmak, resmini koymak caiz değildir. Asırlardan beri yazılıyor ise de, kötü bir bidattir. Kötü adetler, caiz olmayı göstermez. Mezar taşına, isim ve ölüm hicri senesi yazılabilir denildi.
***
Sual: Cenazeyi, herhangi bir zaruret yokken, vefat ettiği yerden başka bir yere götürüp gömmenin mahzuru olur mu?
Cevap:
Cenazeyi, bulunduğu şehirde gömmek müstehabtır. İki veya dört kilometreden az uzağa götürmek sözbirliği ile caizdir. Daha uzağa götürmek ihtilaflıdır. Yakup ve Yusuf aleyhimesselâmın cenazeleri Mısırdan Şama nakledildi ise de, onların dinlerinde nakil caiz idi. Definden sonra caiz değildir. Redd-ül-muhtârda, bir kimsenin ölmeden önce, öldüğünde başka yere götürülmesini vasiyet etmesinin bâtıl olduğu bildirilmektedir.