Cevap:
Konu ile alakalı olarak Miftâh-ul-Cennet kitabında deniyor ki:
“İmanın, bizde baki, devamlı kalıp çıkmamasının şartı ve sebebi altıdır:
1- Biz gayba iman eyledik. Bizim imanımız gaybadır, zahire, görünüşe değildir. Zira biz, Allahü teâlâyı, gözümüzle göremedik. Lakin görmüş gibi inandık, iman ettik. Bundan asla şüphemiz yoktur.
2- Yerde ve gökte, insanda, cinde, meleklerde ve Peygamberlerde, gaybı bilen yoktur. Gaybı ancak Allahü teâlâ bilir ve dilediklerini dilediklerine bildirir. Gayb demek, duygu organları veya hesap, tecrübe ile anlaşılmayan demektir.
3- Haramı haram bilip, itikat etmek, inanmak.
4- Helali helal bilip, böyle itikat etmek, inanmak.
5- Allahü teâlânın azabından emin olmayıp, daima korkmak.
6- Her ne kadar günahkar olsa da, Allahü teâlânın rahmetinden ümit kesmemek.
Bu altı şeyden birisi, bir kimsede bulunmasa da, beşi bulunsa, yahut birisi bulunsa da, beşi bulunmasa, o kimsenin imanı ve İslâmı sahih değildir.”
***
Sual: Bir Müslümanın, nefsinin İslâmiyetin dışına çıkmaması, azgınlık yapmaması için ne yapması gerekir?
Cevap:
“İmanın, bizde baki, devamlı kalıp çıkmamasının şartı ve sebebi altıdır:
1- Biz gayba iman eyledik. Bizim imanımız gaybadır, zahire, görünüşe değildir. Zira biz, Allahü teâlâyı, gözümüzle göremedik. Lakin görmüş gibi inandık, iman ettik. Bundan asla şüphemiz yoktur.
2- Yerde ve gökte, insanda, cinde, meleklerde ve Peygamberlerde, gaybı bilen yoktur. Gaybı ancak Allahü teâlâ bilir ve dilediklerini dilediklerine bildirir. Gayb demek, duygu organları veya hesap, tecrübe ile anlaşılmayan demektir.
3- Haramı haram bilip, itikat etmek, inanmak.
4- Helali helal bilip, böyle itikat etmek, inanmak.
5- Allahü teâlânın azabından emin olmayıp, daima korkmak.
6- Her ne kadar günahkar olsa da, Allahü teâlânın rahmetinden ümit kesmemek.
Bu altı şeyden birisi, bir kimsede bulunmasa da, beşi bulunsa, yahut birisi bulunsa da, beşi bulunmasa, o kimsenin imanı ve İslâmı sahih değildir.”
***
Sual: Bir Müslümanın, nefsinin İslâmiyetin dışına çıkmaması, azgınlık yapmaması için ne yapması gerekir?
Cevap:
Nefsin İslâmiyetin dışına, çıkmasını, taşmasını önlemek için, onunla iki cihat vardır:
Birincisi, ona uymamak, onun arzularını yapmamaktır. Buna, Riyazet çekmek denir. Riyazet, vera ve takva ile olur. Takva, haramlardan sakınmaktır. Vera, haramlardan ve mubahları ihtiyaçtan fazla kullanmaktan da sakınmaktır.
Cihadın ikincisi, nefsin istemediği şeyleri yapmaktır. Buna Mücahede denir. Bütün ibadetler mücahededir. Bu iki cihat, nefsi terbiye eder. İnsanı olgunlaştırır, ruhları kuvvetlendirir. Sıddıkların, şehitlerin ve salihlerin yoluna kavuşturur. Allahü teâlâ kullarının ibadetlerine muhtaç değildir. Kullarının günah işlemesi Ona hiç zarar vermez. Kullarının nefislerini terbiye etmek, nefisle cihat etmek için bunları emir etmiştir.
***
Sual: Bir Müslümanın yemede ve içmede uyacağı ölçü ne olmalıdır?
Cevap:
Birincisi, ona uymamak, onun arzularını yapmamaktır. Buna, Riyazet çekmek denir. Riyazet, vera ve takva ile olur. Takva, haramlardan sakınmaktır. Vera, haramlardan ve mubahları ihtiyaçtan fazla kullanmaktan da sakınmaktır.
Cihadın ikincisi, nefsin istemediği şeyleri yapmaktır. Buna Mücahede denir. Bütün ibadetler mücahededir. Bu iki cihat, nefsi terbiye eder. İnsanı olgunlaştırır, ruhları kuvvetlendirir. Sıddıkların, şehitlerin ve salihlerin yoluna kavuşturur. Allahü teâlâ kullarının ibadetlerine muhtaç değildir. Kullarının günah işlemesi Ona hiç zarar vermez. Kullarının nefislerini terbiye etmek, nefisle cihat etmek için bunları emir etmiştir.
***
Sual: Bir Müslümanın yemede ve içmede uyacağı ölçü ne olmalıdır?
Cevap:
Namazı ayakta kılacak ve oruç tutacak kadar gıda almak farzdır. Doyuncaya kadar yiyip içmek mubahtır. Doyduktan sonra yemek, içmek ise haramdır. Yalnız sahurda ve misafiri utandırmamak için yemek haram olmaz.
***
Sual: Sünnet namazları kılmak için kaza namazı kılmayı geciktirmek uygun olur mu?
Cevap:
***
Sual: Sünnet namazları kılmak için kaza namazı kılmayı geciktirmek uygun olur mu?
Cevap:
Büyük âlim Ahmed Tahtâvî “rahime-hullahü teâlâ”, (Merâkıl-felâh) haşiyesinde, kaza namazlarını açıklarken, sonunda diyor ki, (Fevt edilmiş olan, yani insanın elinde olmayarak, şeri bir özür ile kaçırılmış olan namazın farzının kazasını kılmak, sünnet namazları kılmaktan daha mühim ve daha evlâdır. Fakat müekked sünnetleri ve duha, tesbih ve isimleri hadîs-i şeriflerde bildirilmiş olan nafileleri, sünnet niyeti ile kılmak, böyle olmayanları farzın kazası niyeti ile kılmak daha iyidir.) Müekked sünnetleri, sünnet niyeti ile kılmak, diğer nafileleri kaza niyeti ile kılmak daha iyidir demesi, sünnetler kaza niyeti ile kılınamaz demek değildir.
(Dürr-ül-muhtâr)da diyor ki, (Fevt edilmiş olan namazların kazalarını geciktirmeden kılmak lazımdır. Ancak, özür ile geciktirilebilir. Nafaka temin etmek için çalışmak özürdür.) Fevt edilmiş olan namazların kazalarını müekked sünnetleri kılacak kadar geciktirmek de özür sayıldı. Farz namazları özürsüz terk etmek ise, büyük günahtır. Bu büyük günahtan kurtulmak için, acele kaza etmek farzdır. Namazların müekked sünnetlerini kılmak için, bu farzı geciktirmek özür sayılmamıştır. Vacibi geciktirmemek için bile, müekked sünneti terk etmek lâzım olduğu vitir namazında yazılıdır. (İslâm Ahlâkı s. 412)