Cevap:
Bu konuda Ahmet bin Yahya Münîrî hazretleri Mektûbât kitabında buyuruyor ki:
“Allahü teâlâ, ilmi, zulmetin temizlenmesine, cehli de, günah işlenmesine sebep yaptı. İlimden iman ve taat doğmakta, cehilden de küfür ve günah hasıl olmaktadır. Taat, çok küçük olsa da, kaçırmamalı! Günah, pek küçük görünse de, yaklaşmamalıdır! İslam âlimleri buyurdular ki; 'Üç şey, üç şeye sebeptir: Taat, Allahü teâlânın rızasını kazanmaya sebeptir. Günah işlemek, Allahü teâlânın gadabına sebeptir. İman etmek, şerefli ve kıymetli olmaya sebeptir.' Bunun için, küçük günah işlemekten de çok sakınmalıdır. Allahü teâlânın gadabı, bu günahta olabilir. Her mümini kendinden iyi bilmelidir. O mümin, Allahü teâlânın çok sevdiği kulu olabilir. Herkes için ezelde yapılmış olan takdir, hiç değiştirilemez.
Hep günah işleyip, hiç taat yapmamış olan bir Müslümanı, Allahü teâlâ, dilerse affeder. Bekara suresinin otuzuncu âyetinde, melekler, meâlen; (Ya Rabbi! Yeryüzünde fesat çıkaracak ve kan dökecek olan insanları niçin yaratıyorsun) dediklerinde; (Onlar fesat çıkarmazlar) demedi. (Sizin bilmediklerinizi ben bilirim) buyurdu. (Layık olmayanları layık yaparım. Uzak kalanları yaklaştırırım. Zelil olanları aziz ederim) buyurdu. 'Siz onların işlerine bakarsınız. Ben kalplerindeki imana bakarım. Siz, günahsız olduğunuza bakıyorsunuz. Onlar, benim rahmetime sığınırlar. Sizin günahsız olduğunuzu beğendiğim gibi, Müslümanların günahlarını affetmeyi de severim. Benim bildiğimi sizler bilemezsiniz. İmanı olanları, ezelî olan lütfuma kavuştururum' buyurdu.”
***
Sual: Beş vakit namaz, âyet ve hadis ile emredilmiş midir?
Cevap:
“Allahü teâlâ, ilmi, zulmetin temizlenmesine, cehli de, günah işlenmesine sebep yaptı. İlimden iman ve taat doğmakta, cehilden de küfür ve günah hasıl olmaktadır. Taat, çok küçük olsa da, kaçırmamalı! Günah, pek küçük görünse de, yaklaşmamalıdır! İslam âlimleri buyurdular ki; 'Üç şey, üç şeye sebeptir: Taat, Allahü teâlânın rızasını kazanmaya sebeptir. Günah işlemek, Allahü teâlânın gadabına sebeptir. İman etmek, şerefli ve kıymetli olmaya sebeptir.' Bunun için, küçük günah işlemekten de çok sakınmalıdır. Allahü teâlânın gadabı, bu günahta olabilir. Her mümini kendinden iyi bilmelidir. O mümin, Allahü teâlânın çok sevdiği kulu olabilir. Herkes için ezelde yapılmış olan takdir, hiç değiştirilemez.
Hep günah işleyip, hiç taat yapmamış olan bir Müslümanı, Allahü teâlâ, dilerse affeder. Bekara suresinin otuzuncu âyetinde, melekler, meâlen; (Ya Rabbi! Yeryüzünde fesat çıkaracak ve kan dökecek olan insanları niçin yaratıyorsun) dediklerinde; (Onlar fesat çıkarmazlar) demedi. (Sizin bilmediklerinizi ben bilirim) buyurdu. (Layık olmayanları layık yaparım. Uzak kalanları yaklaştırırım. Zelil olanları aziz ederim) buyurdu. 'Siz onların işlerine bakarsınız. Ben kalplerindeki imana bakarım. Siz, günahsız olduğunuza bakıyorsunuz. Onlar, benim rahmetime sığınırlar. Sizin günahsız olduğunuzu beğendiğim gibi, Müslümanların günahlarını affetmeyi de severim. Benim bildiğimi sizler bilemezsiniz. İmanı olanları, ezelî olan lütfuma kavuştururum' buyurdu.”
***
Sual: Beş vakit namaz, âyet ve hadis ile emredilmiş midir?
Cevap:
Kitâb-ül-fıkh-alel-mezâhib-il-erbe'ada deniyor ki:
“Namaz, İslam dininin direklerinden en ehemmiyetlisidir. Allahü teâlâ, kullarının yalnız kendisine ibadet etmeleri için, namazı farz etti. Nisâ suresinin 103. âyeti, namaz müminler üzerine, vakitleri belirli bir farz oldu demektedir. Hadis-i şerifte; (Allahü teâlâ, her gün beş vakit namaz kılmayı farz etti. Kıymet vererek ve şartlarına uyarak, her gün beş vakit namaz kılanı Cennete sokacağını, Allahü teâlâ söz verdi) buyuruldu.”
***
Sual: Mezhepsiz ve bidat sahipleriyle görüşmek, onlarla beraber namaz kılmak, yiyip içmek doğru mudur?
Cevap:
“Namaz, İslam dininin direklerinden en ehemmiyetlisidir. Allahü teâlâ, kullarının yalnız kendisine ibadet etmeleri için, namazı farz etti. Nisâ suresinin 103. âyeti, namaz müminler üzerine, vakitleri belirli bir farz oldu demektedir. Hadis-i şerifte; (Allahü teâlâ, her gün beş vakit namaz kılmayı farz etti. Kıymet vererek ve şartlarına uyarak, her gün beş vakit namaz kılanı Cennete sokacağını, Allahü teâlâ söz verdi) buyuruldu.”
***
Sual: Mezhepsiz ve bidat sahipleriyle görüşmek, onlarla beraber namaz kılmak, yiyip içmek doğru mudur?
Cevap:
Hindistan’ın büyük âlimlerinden Ahmed Rızâ hân Berilevî “rahmetullahi teâlâ aleyh”, (Fetâvel-Haremeyn) ismindeki fetva kitabında buyuruyor ki:
İbni Hibbânın bildirdiği hadîs-i şerifte, (Onların cenazelerinin namazını kılmayınız! Onlarla birlikte namaz kılmayınız!) buyuruldu. Deylemînin Mu’azdan haber verdiği hadîs-i şeriflerde, (Ben onlardan değilim. Onlar da benden değildirler. Onlara karşı cihad etmek, kâfirlerle cihad etmek gibidir) buyuruldu. İmâm-ı Ca’fer-us-Sâdık, babası Muhammed Bâkırdan, bu da babası Zeynel’âbidîn Aliden, bu da babası Hüseyin’den, bu da imam-ı Ali’den “radıyallahü anhüm” haber verdiler ki, Ebû Ümâmeye söylenilen hadîs-i şerifte, (Kaderî ve mürci’î ve hâricî fırkasında bulunanlarla görüşme! Bunlar, (bidat sahipleridir) dinini bozarlar. Yahudilerin ve Hristiyanların yaptıkları gibi, hıyanet ederler) buyuruldu. İbni Asâkirin Enes bin Mâlikden haber verdiği hadîs-i şerifte, (Bidat sahibini gördüğünüz zaman, ona karşı sert davranın!
Allahü teâlâ, bidat sahiplerinin hepsine düşmandır. Onlardan hiçbiri sırat köprüsünden geçemeyecek, Cehennem ateşine düşeceklerdir) buyuruldu. Ebû Davud’un ve Hâkimin hazret-i Ömer’den haber verdikleri hadîs-i şerifte, (Kaderiyye fırkasında olanlarla birlikde bulunmayınız! İşlerinizi onlara danışmayınız!) buyuruldu. Ahmed ibni Hanbelin ve Ebû Dâvüdün ve Tirmüzînin ve İbni Mâcenin Abdullah ibni Mesûdden ve Taberânînin Ebû Mûsel-Eş’arîden “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în” haber verdikleri hadîs-i şerifte, (İsrail oğulları [yani Yahudiler] günah işlediler. Âlimleri, bunlara nasihat verdi; dinlemediler. Âlimleri, sonra bunlarla görüştüler. Beraberce yiyip içtiler. Allahü teâlâ aralarına düşmanlık soktu. Davud aleyhisselâmın ve İsa aleyhisselâmın ağızlarından bunlara lanet etti) buyurdu. (Fâideli Bilgiler s. 427)
İbni Hibbânın bildirdiği hadîs-i şerifte, (Onların cenazelerinin namazını kılmayınız! Onlarla birlikte namaz kılmayınız!) buyuruldu. Deylemînin Mu’azdan haber verdiği hadîs-i şeriflerde, (Ben onlardan değilim. Onlar da benden değildirler. Onlara karşı cihad etmek, kâfirlerle cihad etmek gibidir) buyuruldu. İmâm-ı Ca’fer-us-Sâdık, babası Muhammed Bâkırdan, bu da babası Zeynel’âbidîn Aliden, bu da babası Hüseyin’den, bu da imam-ı Ali’den “radıyallahü anhüm” haber verdiler ki, Ebû Ümâmeye söylenilen hadîs-i şerifte, (Kaderî ve mürci’î ve hâricî fırkasında bulunanlarla görüşme! Bunlar, (bidat sahipleridir) dinini bozarlar. Yahudilerin ve Hristiyanların yaptıkları gibi, hıyanet ederler) buyuruldu. İbni Asâkirin Enes bin Mâlikden haber verdiği hadîs-i şerifte, (Bidat sahibini gördüğünüz zaman, ona karşı sert davranın!
Allahü teâlâ, bidat sahiplerinin hepsine düşmandır. Onlardan hiçbiri sırat köprüsünden geçemeyecek, Cehennem ateşine düşeceklerdir) buyuruldu. Ebû Davud’un ve Hâkimin hazret-i Ömer’den haber verdikleri hadîs-i şerifte, (Kaderiyye fırkasında olanlarla birlikde bulunmayınız! İşlerinizi onlara danışmayınız!) buyuruldu. Ahmed ibni Hanbelin ve Ebû Dâvüdün ve Tirmüzînin ve İbni Mâcenin Abdullah ibni Mesûdden ve Taberânînin Ebû Mûsel-Eş’arîden “rahmetullahi teâlâ aleyhim ecma’în” haber verdikleri hadîs-i şerifte, (İsrail oğulları [yani Yahudiler] günah işlediler. Âlimleri, bunlara nasihat verdi; dinlemediler. Âlimleri, sonra bunlarla görüştüler. Beraberce yiyip içtiler. Allahü teâlâ aralarına düşmanlık soktu. Davud aleyhisselâmın ve İsa aleyhisselâmın ağızlarından bunlara lanet etti) buyurdu. (Fâideli Bilgiler s. 427)