Cevap: Sabah namazını her mevsimde İsfâr etmek, yani ortalık aydınlanınca kılmak müstehabdır. Cemaat ile öğle namazını, yazın sıcakta geç, kış günleri ise, erken kılmak müstehabdır. Akşam namazını her zaman erken kılmak müstehabdır. Yatsı namazını, şerî gecenin yani gurubdan fecre kadar olan zamanın üçte biri oluncaya kadar geç kılmak müstehabdır. Gecenin yarısından sonraya bırakmak ise tahrimen mekruhtur. Bu geciktirmeler, hep namazları cemaat ile kılanlar içindir. Namazları evinde yalnız olarak kılan kimse, her namazı vakti girer girmez kılmalıdır. Künûz-üd-dekâıkda yazılı ve İmâm-ı Hâkim ve İmâm-ı Tirmizînin bildirdikleri hadîs-i şerifte;
(İbadetlerin en kıymetlisi, evvel vaktinde kılınan namazdır) buyuruldu. İzâlet-ül hafâ kitabında yazılı, İmâm-ı Müslim'in bildirdiği hadîs-i şerifte;
(Bir zaman gelecek, amirler, imamlar, namazı öldürecekler, vaktinden sonraya bırakacaklardır. Sen, namazını vaktinde kıl! Senden sonra, cemaat olurlarsa, onlarla da, tekrar kıl! İkinci kıldığın nafile olur) buyuruldu.
İkindiyi ve yatsıyı, İmâm-ı a'zam hazretlerinin kavline göre kılmak ihtiyatlı olur. Uyanamayan, vitri yatsıdan hemen sonra kılmalıdır. Vitir namazı, yatsı namazından evvel kılınırsa, yatsı namazını kıldıktan sonra tekrar kılınır. Uyanabilen ise, gecenin sonunda kılmalıdır.
***
Sual: Nafile namazlar her vakitte kılınabilir mi yoksa nafile namazın kılınmadığı vakitler de var mıdır?
Cevap: Yalnız nafile kılmanın mekruh olduğu iki vakit vardır. Birincisi, sabah tan yeri ağardıktan, güneş doğuncaya kadar, sabah namazının sünnetinden başka nafile kılınmaz. İkincisi ise; ikindiyi kıldıktan sonra, akşam namazından önce nafile kılmak mekruhtur. Cuma günü imam hutbe okumak için minbere çıkınca ve müezzin ikamet okurken, diğer namazlarda imam namazda iken nafileye, yani sünnete başlamak mekruhtur. Yalnız sabah sünnetine başlamak mekruh değildir. Bunu da saftan uzak veya direk arkasında kılmalıdır. Cuma günü imam hutbe okumak için minbere çıkmadan önce başlanan sünneti tamamlamalı denildi.
***
Sual: Küfürden kurtulmak için ne yapmalıdır?
Cevap: Erkek olsun, kadın olsun, her Müslümanın, her sözünde, her işinde, Allahü teâlânın emirlerine, yani farzlara ve yasak ettiklerine [haramlara] uyması lâzımdır. Bir farzın yapılmasına, bir haramdan sakınmağa ehemmiyet vermeyenin imanı gider, kâfir [Allahın düşmanı] olur. Kâfir olarak ölen kimse, kabirde azab çeker. Ahirette Cehenneme gider. Cehennemde sonsuz yanar. Affedilmesine, Cehennemden çıkmasına imkan ve ihtimal yoktur. Kâfir olmak çok kolaydır. Her sözde, her işte kâfir olmak ihtimali çoktur. Küfürden kurtulmak da çok kolaydır. Küfrün sebebi bilinmese dahi, her gün bir kere, (Ya Rabbi! Bilerek veya bilmeyerek küfre sebep olan bir söz söyledim veya bir iş yaptım ise, nadim oldum, pişman oldum. Beni affet) diyerek tevbe etse, Allahü teâlâya yalvarsa, muhakkak affolur. Cehenneme gitmekten kurtulur. Cehennemde sonsuz yanmamak için, her gün muhakkak tevbe etmelidir. Bu tevbeden daha mühim bir vazife yoktur. Kul hakkı bulunan günahlara tevbe ederken, bu hakları ödemek ve terk edilmiş namazlar için tevbe ederken, bunları kaza etmek lâzımdır. (İslâm Ahlâkı s. 123)
***
Sual: Cehennem şimdi var mıdır ve nerededir? Cehennemin her tarafında yapılacak azablar aynı mıdır?
Cevap: Kâdî-zâde Ahmed efendi (Ferâid-ül-fevâid) ismindeki (Âmentü şerhı) kitabında diyor ki: Cehennem yedi tabakadır. Birbirinin altındadırlar. Her tabakanın ateşi, üstündekilerden daha şiddetlidir. Günahı affedilmemiş olan müminler birinci tabakada, günahları miktarı yanıp, sonra Cehennemden çıkarılarak, Cennete götürüleceklerdir. Diğer altı tabakada çeşitli kâfirler sonsuz yanacaklardır. Azabı en şiddetli olan yedinci tabakasında münafıklar yanacaktır. Bunlar, dilleri ile İslâmiyeti methedip, övüp, kalpleri ile inanmayan iki yüzlü kâfirlerdir. Kâfirler yanıp kül olunca, tekrar yaratılarak, tekrar yanacaklar, sonsuz olarak böyle yanacaklardır. Cennet ve Cehennem şimdi mevcuttur. Bazı âlimlere göre, Cehennemin nerde olduğu malum değildir. Bazılarına göre, yedi kat yerin altındadır. Bu sözleri, Erd küresinin içinde olmadığını göstermektedir. Erd küresi, güneş ve bütün yıldızlar birinci sema [gök] içinde olduklarına göre, yeryüzünün neresinde olursak olalım, yedi kat yerin altında sema vardır. Cehennemin, yedi kat semadan birisinde bulunduğu anlaşılmaktadır. (İslâm Ahlâkı s. 198)