Sual: Eşimde ve bende çocuk olmaması için hiçbir tıbbi engel olmadığını doktorlar söylüyorlar. Buna rağmen çocuğumuz olmuyor. Eş dost yüzünden, yani onların dedikoduları yüzünden sıkıntı yaşıyoruz. Bunda bizim suçumuz olmadığı halde, bu da kaderden midir?
CEVAPHer şey takdir iledir. Kaderin, iyisi, kötüsü, tatlısı, acısı, hep Allahü teâlâdandır. Kader, Allahü teâlânın, olacak şeyleri ezelde bilmesidir. Kaza, kaderde bulunan şeyleri, zamanı gelince yaratmasıdır.
Çocuk olması veya olmaması da takdire bağlıdır. Allahü teâlâ, takdirine göre sebepler yaratmaktadır. Sebeplere yapıştıktan sonra, yani tıbbi bir engel kalmadıktan sonra eşler dua eder, (Ya Rabbi, çocuk hakkımızda hayırlı ise, bize nasip eyle) derler. Dua kabul olursa çocuk olur. Çocuk olması için tedbir almak ve sebeplere yapışmak lazımdır. Mesela tıbbi yasakları çiğneyip de, suçu kadere yüklemek doğru değildir.
Çocuk istemek normaldir. Ancak her çocuk mutlaka hayırlı olur mu? Çok az da olsa, çocuk bir kimsenin dünya ve ahiret felaketine sebep olabilir. Ne olursa olsun çocuk olmasını değil de, mutlaka hayırlı olanını istemelidir. Hayırsız bir evlat yerine çocuksuzluğu tercih etmelidir!
Esas hayat, ahiret hayatıdır. Muhteşem bir hayat sürülse de, dünya geçicidir. Akıllı, ahiretini düşünüp, (Ya Rabbi çocuk hakkımda hayırlı ise nasip et) diye dua eder.
Ahir zamanda çoluk çocuk sahibi olmamak daha iyidir. İmam-ı Gazali hazretleri buyuruyor ki:
Peygamber efendimiz, (İkiyüz yılından sonra, sizin en iyiniz, hafifülhâz olandır) buyurdu. Hafifülhâz nedir, dediklerinde, (Hanımı ve çocuğu olmayandır) buyurdu. (Ebu Ya’la)
Seyyid Abdülhakim Arvasi hazretleri de (Bu zamanda çocuğu olmayan şükür secdesi yapsın) buyurmuştur.
Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Hoşlanmadığınız şey sizin iyiliğinize; sevdiğiniz şey de, kötülüğünüze olabilir. Siz bilmezsiniz, Allah bilir.) [Bekara 216]
Çocuğun olması, nimet olduğu gibi büyük tehlike de olabilir. Kur'an-ı kerimde çocuk için (fitne) buyuruluyor. Buradaki fitne, imtihan demektir. Çocuk imtihanından yüzümüzün akı ile çıkmak kolay değildir. Onun için daima hakkımızda hayırlı olanı istemeliyiz! (Hadika)
Çocuk sahibi olmak isteyenler veya herhangi bir dileği olanlar şunları yapmalıdır:
1- İstiğfar okumalı. (Malım çok, ama çocuğum olmuyor. Ne yapayım?) diyen kişiye, bir sahabi istiğfara devam etmesini söyledi. O da günde 700 defa istiğfar okurdu. Nihayet on çocuğu oldu. Hasan-ı Basri hazretlerine, kıtlıktan, fakirlikten, çocuğunun olmadığından şikayette bulunuldu. Hepsine de istiğfar etmesini söyledi. Sebebi sorulunca, Kur’an-ı kerimden üç âyet-i kerime okudu. Meali şöyle:
(Çok affedici olan Rabbinize istiğfar edin ki, gökten bol yağmur indirsin; size, mal ve oğullar ile yardım etsin, sizin için bahçeler, ırmaklar versin.) [Nuh 10-12]
Çocuklarını idarede sıkıntı çeken bir sahabiye Peygamber efendimiz, (Neden istiğfar etmiyorsun? Ben günde yüz defa istiğfar ederim) buyurdu. İstiğfar edileceği zaman yüz defa (Estağfirullah min külli ma kerihallah, Estağfirullah elazim ellezi la ilahe illa hüvel hayyel kayyume ve etubü ileyh) demeli ve manasını düşünerek söylemeli. Manası şöyledir: (Razı olmadığın şeylerden yaptıklarımı affet ve yapmadıklarımı yapmaktan koru. Kendisinden başka ilah bulunmayan hay, kayyum ve azim olan Allah’a istiğfar eder ve günahlarıma pişman olup Ona sığınırım.) [Azim, zatı ve sıfatları kemalde, Hay, ezeli ve ebedi bir hayatla diri olan, Kayyum, zatı ile kaim olan, yarattığı her şeyi varlıkta durduran demektir.]
2- Dileğine kavuşmak için, iki rekat namaz kılıp, sevabını Silsile-i aliyye denilen âlimlerin ruhuna hediye etmeli, bunların hürmeti için diye dua etmeli. Mesela, “Ya Rabbi, hayırlı bir çocuk nasip eyle” diye dua edip, “Bu duamı silsile-i aliyye büyükleri hürmetine kabul eyle” demeli. (Mekatib-i şerife)
Sabah ve yatsı namazından sonra silsile-i aliyyenin isimlerini, sonra Fatiha okuyarak ruhlarına gönderip, onları vesile ederek yapılan dua kabul olur. Tecrübe edilmiştir.
3- Âyât-i hırz, usulüne uygun okunur ve yanında taşınırsa, murat hasıl olur.
4- Adakta bulunmalı. Mesela, (Şununla evlenirsem, sevabı Seyyidet Nefise hazretlerine olmak üzere, Allah için, üç Yasin okumak nezrim olsun) denince, bu dileğin kabul olduğu tecrübe edilmiştir.
5- Dua izinli okunmalı! Bir hacetin hasıl olması için dua okunurken, tesir etmesi, üstadın izni ile okumalı. Üstad vefat etmişse, kitabından öğrenip okumak da izin almak olur. İzin alan, izin verenin vekili olur. Vekilin okuması, üstad gibi tesirli olur.
6- Bir dileği olan aşağıdaki duayı okumalıdır. Kör bir zat gelip, (Ya Resulallah! Allahü teâlâya dua et, gözlerim açılsın) dedi. Peygamber efendimiz de, (Kusursuz bir abdest al! Sonra, ya Rabbi! Sana yalvarıyorum. Sevgili Peygamberin Muhammed aleyhisselamı araya koyarak, senden istiyorum. Ey çok sevdiğim Peygamberim Muhammed aleyhisselam! Seni vesile ederek, Rabbime yalvarıyorum. Senin hatırın için kabul etmesini istiyorum. Ya Rabbi, bu yüce Peygamberi bana şefaatçı eyle! Onun hürmetine duamı kabul et) duasını okumasını söyledi. O da, abdest alıp dua etti. Hemen gözleri açıldı. [Tirmizi]
Bu duayı okuyanlar, maksatlarına kavuşmuşlardır.
Namaz kılmayanın, haram işleyenin ve kalbi gafil olanın duası kabul olmaz. Ehl-i sünnet itikadında olmayanın okuması fayda vermez. Hak teâlâ, her şeyi bir sebep ile yaratmaktadır. Bir şeye kavuşmak isteyen, o şeyin sebebine yapışmalıdır. Rabbimiz, insana sıhhat, şifa vermek için, dua etmeyi, sadaka vermeyi ve ilaç kullanmayı sebep yapmıştır.