Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Bu dünya çalışma yeridir. Nasıl ki insan bir işte çalışır, ay sonunda ücretini alırsa, bu dünyada da herkes bir işle meşguldur. Kıyamet günü Allahü teâlâ buyuracak ki:
(Şimdi ücretlerin dağıtılma zamanıdır, dünyada yaptıklarınızın ücreti ödenecektir. Benim rızam için çalışanların ücretlerini ben vereceğim. Nefsi için, şöhret ve servet için, insanları memnun etmek için çalışan, gitsin ücretini onlardan istesin, benden bir şey beklemesin!)
Bu yüzden din büyüklerimiz, (Bir kimsenin Ali için çalışıp da, Veli'den para istemesi olacak şey değildir. Kime çalıştıysa, ücretini ondan istemesi gerekir) buyuruyor. Kur'an-ı kerimde de mealen, (Kim Allah içinse, Allah da onun içindir) buyuruluyor. Sevgi de, hizmet de, yani her şey Allah için olmalı. Onun için, neyi ne maksatla yaptığımızı iyi bilmeliyiz. Âhirete gidince hiçbir şey sürpriz olmayacak. Kim burada ne için çalıştıysa, âhirette karşılığını alacaktır. Orada hatır gönül, para pul geçmez.
Kim Rabbimizin rızasını, Onun emir ve yasaklarını düşünerek, Onun rızası için çalışırsa, elbette Allahü teâlâ ücretini verecektir, Onun verdiği ücret de sonsuz Cennettir. Onun rızasına uygun olmayan her türlü hâl ve hareket, bu dünyada hiçbir şeye yaramayacağı gibi, âhirette de çok acılara sebep olacaktır.
Doğru imana sahip olmak şarttır. Doğru imana sahip olunca işler kolaylaşır. Hepimiz, her an imtihan içindeyiz. Onun için Bayezid-i Bistami hazretleri, (Cenab-ı Hakk'ın her nimetine çok şükretmeli. Onun nimetinin olmadığı bir an bile yoktur) buyuruyor. Gerek tabiat olaylarında, gerek vücudumuzda, her an, her zerremiz Cenab-ı Hakk'a muhtaçtır. O halde, bu nimetler için her an Allahü teâlâya şükretmek gerekir.
Bu nimetlerin şükrü çok zor yapılır, fakat Ehl-i sünnet âlimleri, bu gaflet deryasında yüzen müminler için bir kurtuluş çaresi, bir kolaylık bildirmişler, (Beş vakit namazını doğru kılan, bütün nimetlerin şükrünü eda etmiş olur) buyurmuşlardır. Namaz kılmayanın hiçbir şükrü, ibadeti ve iyiliği kabul olmaz. Namaz kılmıyorsa, gözlerinden yaş yerine kan akıtsa, Allahü teâlânın verdiği nimetlere şükretmiş olmaz. 24 saat devamlı Allahü teâlâyı anmak, hatırlamak, Ona şükretmek gerekir. Bu ise, gafletteyken mümkün olmaz. (Kim beş vakit namazı kılarsa, bir vakitten sonra diğer vakti düşüneceği için, yatarken sabah namazını düşüneceği için, bütün gün Allah'ı hatırlamış ve Ona şükretmiş olur) buyuruluyor. Beş vakit namazı kılanlar için böyle müjdeler verilmiştir.
Bu dünya çalışma yeridir. Nasıl ki insan bir işte çalışır, ay sonunda ücretini alırsa, bu dünyada da herkes bir işle meşguldur. Kıyamet günü Allahü teâlâ buyuracak ki:
(Şimdi ücretlerin dağıtılma zamanıdır, dünyada yaptıklarınızın ücreti ödenecektir. Benim rızam için çalışanların ücretlerini ben vereceğim. Nefsi için, şöhret ve servet için, insanları memnun etmek için çalışan, gitsin ücretini onlardan istesin, benden bir şey beklemesin!)
Bu yüzden din büyüklerimiz, (Bir kimsenin Ali için çalışıp da, Veli'den para istemesi olacak şey değildir. Kime çalıştıysa, ücretini ondan istemesi gerekir) buyuruyor. Kur'an-ı kerimde de mealen, (Kim Allah içinse, Allah da onun içindir) buyuruluyor. Sevgi de, hizmet de, yani her şey Allah için olmalı. Onun için, neyi ne maksatla yaptığımızı iyi bilmeliyiz. Âhirete gidince hiçbir şey sürpriz olmayacak. Kim burada ne için çalıştıysa, âhirette karşılığını alacaktır. Orada hatır gönül, para pul geçmez.
Kim Rabbimizin rızasını, Onun emir ve yasaklarını düşünerek, Onun rızası için çalışırsa, elbette Allahü teâlâ ücretini verecektir, Onun verdiği ücret de sonsuz Cennettir. Onun rızasına uygun olmayan her türlü hâl ve hareket, bu dünyada hiçbir şeye yaramayacağı gibi, âhirette de çok acılara sebep olacaktır.
Doğru imana sahip olmak şarttır. Doğru imana sahip olunca işler kolaylaşır. Hepimiz, her an imtihan içindeyiz. Onun için Bayezid-i Bistami hazretleri, (Cenab-ı Hakk'ın her nimetine çok şükretmeli. Onun nimetinin olmadığı bir an bile yoktur) buyuruyor. Gerek tabiat olaylarında, gerek vücudumuzda, her an, her zerremiz Cenab-ı Hakk'a muhtaçtır. O halde, bu nimetler için her an Allahü teâlâya şükretmek gerekir.
Bu nimetlerin şükrü çok zor yapılır, fakat Ehl-i sünnet âlimleri, bu gaflet deryasında yüzen müminler için bir kurtuluş çaresi, bir kolaylık bildirmişler, (Beş vakit namazını doğru kılan, bütün nimetlerin şükrünü eda etmiş olur) buyurmuşlardır. Namaz kılmayanın hiçbir şükrü, ibadeti ve iyiliği kabul olmaz. Namaz kılmıyorsa, gözlerinden yaş yerine kan akıtsa, Allahü teâlânın verdiği nimetlere şükretmiş olmaz. 24 saat devamlı Allahü teâlâyı anmak, hatırlamak, Ona şükretmek gerekir. Bu ise, gafletteyken mümkün olmaz. (Kim beş vakit namazı kılarsa, bir vakitten sonra diğer vakti düşüneceği için, yatarken sabah namazını düşüneceği için, bütün gün Allah'ı hatırlamış ve Ona şükretmiş olur) buyuruluyor. Beş vakit namazı kılanlar için böyle müjdeler verilmiştir.