Sual: Namaz kılmanın faziletleri nelerdir?
Cevap: Namaz kılmak, Allahü teâlânın büyüklüğünü düşünerek, Onun karşısında kendi küçüklüğünü anlamaktır. Bunu anlayan kimse, hep iyilik yapar. Hiç kötülük yapamaz. Nefsine uyanın namazı sahih olsa da, bu meyvelerini veremez. Her gün beş kere, Rabbinin huzurunda olduğuna niyet eden kimsenin kalbi ihlâs ile dolar. Namazda yapılması emir olunan her hareket, kalbe ve bedene faydalar sağlamaktadır. Camilerde cemaat ile namaz kılmak, Müslümanların kalplerini birbirlerine bağlar. Birbirlerinin kardeşleri olduklarını anlarlar. Büyükler, küçüklere merhametli olur. Küçükler de, büyüklere saygılı olur. Zenginler, fakirlere ve kuvvetliler zayıflara yardımcı olur. Sağlamlar, hastaları, camide göremeyince, evlerinde ararlar. (Din kardeşinin yardımına koşanın, yardımcısı Allahdır) hadîs-i şerifindeki müjdeye kavuşmak için yarış ederler. (Tam İlmihal s. 212)
***
Sual: Beş vakit namazın sünnetlerini kılarken, sadece Allah rızası için namaza veya ilk kazaya kalmış öğlenin farzına diye niyet edilse, o vaktin sünneti de kılınmış olur mu?
Cevap: Konu ile alakalı olarak Eşbâhta deniyor ki:
“Beş vakit namazın ilk ve son sünnetlerini, yani müekked sünnetleri kılarken, sünnet olduğuna niyet etmek lüzumunda sahih olan, güvenilen fetva, şart olmadığını göstermektedir. Revatib sünnetler, nafile niyeti ile veya yalnız namaza niyet ederek sahih olur. Yani o vaktin sünneti olur. Ayrıca sünnet diye niyet etmeye lüzum yoktur. İmâm-ı Zeyla'î de, böyle buyurmuştur. Mesela fecir doğmadan, teheccüd niyeti ile, iki rekat namaz kılınca, fecrin başlamış olduğu, sonradan anlaşılsa, bu namaz, sabah namazının sünneti yerine geçer. Ayrıca sabah sünneti kılmak lazım olmaz. Öğlenin farzında dördüncü rekatte oturduktan sonra unutarak beşinci rekate kalksa, altıncı rekati de kılıp selam verir ve son iki rekati nafile olur. Bu iki rekatin son sünnet olmaması, sünnet olarak niyet edilmediği için olmayıp, sünnete ayrı bir tekbirle başlamadığı içindir. Teravih namazında da, teravih olduğuna niyet etmek şart olmadığı haberi sağlamdır. Bunun gibi, kazaya kalmış öğle namazı olmayan kimse, cuma namazından sonra kıldığı dört rekate; “Vaktine yetişip kılmamış olduğum son öğleyi kılmaya” diye niyet etse, sonra cuma namazının sahih olduğu anlaşılsa, sağlam ve sahih habere göre, bu dört rekat, cuma namazının sünneti olur.
Sünnet namazları, yalnız namaz kılmaya veya sünnetten başka bir namaza niyet ederek kılınca, sahih olacakları önceden bildirilmişti.”
Görülüyor ki, namaz vakti içinde, o vaktin farzından başka kılınan her namaz mesela kaza namazı, o vaktin sünneti de olmaktadır.
Namaz, ibadetlerin en kıymetlisidir
Sual: Farz borcu olanın, nafile ibadeti boşa mı gider?
Cevap: İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki:
“Hadis-i şerifte; (Bir insanın mâ-lâ-ya'nî ile vakit geçirmesi, Allahü teâlânın, onu sevmediğinin alametidir) buyuruldu. Mâ-lâ-ya'nî, faydasız iş demektir. Bir farzı yapmayıp, bunun yerine, nafile ibadet yapmak, mâ-lâ-ya'nî ile vakit geçirmek olur. Nafilelerin farz yanındaki kıymeti, bir damlanın, deniz yanındaki kıymeti kadar bile değildir. Sünnetin farz yanındaki kıymeti de böyledir.”
***
Sual: “İnsan ile küfür arasındaki fark, namazı terk etmektir” buyruluyor. Bunu nasıl anlamalıyız?
Cevap: (Kitâb-ül-fıkh-alel-mezâhib-il-erbe’a)da, namazı anlatmağa başlarken diyor ki, (Namaz, İslâm dininin direklerinden en ehemmiyetlisidir. Allahü teâlâ, kullarının yalnız kendisine ibadet etmeleri için, namazı farz etti. Nisâ sûresinin yüzüçüncü âyeti, namaz müminler üzerine, vakitleri belirli bir farz oldu demektir. Hadîs-i şerifte, (Allahü teâlâ, her gün beş vakit namaz kılmağı farz etti. Kıymet vererek ve şartlarına uyarak, her gün beş vakit namaz kılanı Cennete sokacağını, Allahü teâlâ söz verdi) buyuruldu.
Namaz, ibadetlerin en kıymetlisidir. Hadîs-i şerifte, (Namaz kılmayanın, İslâmdan nasibi yoktur!) buyuruldu. (Mişkât)da ve (Künûz-üd-dekâık)da ve (Sahîhayn)de ve (Halebî)de bildirilen hadîs-i şerifte de, (İnsan ile küfür arasındaki fark, namazı terk etmektir!) buyuruldu. Bunun manası, (İnsan ile küfür, ayrı ayrı iki varlıktır. İkisini birleştiren yol, namaz kılmamaktır. Aralarından, namaz kılmamak kalkınca, yani bir insan namaz kılarsa, bu insan ile küfür arasında yol kalmaz. İkisi birbiri ile birleşmez.) Bunun manası, (Küfür bir özelliktir. Kendi kendine bulunmaz. Bazı insanda bulunur.
Küfür bulunan insanda namaz kılmamak vardır. Küfür bulunmayan insanda namaz kılmamak yoktur. Küfür bulunan insan ile küfür bulunmayan insan arasındaki fark, namaz kılıp kılmamaktır) demektir. Bu hadîs-i şerif, (İnsan ile ölüm arasındaki fark, nefes almamaktır) sözüne benzemektedir. Ölüm bulunan insan nefes almaz. Ölüm bulunmayan insanda nefes almamak yoktur. Nefes almamak bulunan insanın ölü olduğu anlaşılır. Bu hadîs-i şerif, namaz kılmakta tembellik edenleri şiddetle korkutmaktadır. (Tam İlmihal s. 212)