Sual: Müslüman olmayanlara namaz kılmadığı için, oruç tutmadığı için ahirette bir ceza verilir mi?
Cevap: Allahü teâlâ, Müslüman olmayanlara namaz kılmasını, oruç tutmasını emir etmemiştir. Bunlar, Allahü teâlânın emirlerini almakla şereflenmemişlerdir. Namaz kılmadığı için, oruç tutmadığı için bunlara bir ceza verilmez. Bunlar, yalnız küfrün cezası olan Cehennemi hak etmişlerdir. (Zâdül-mukvîn) kitabında diyor ki; (Eski âlimler yazmış ki, beş şeyi yapmayan, beş şeyden mahrum olur:
1- Malının zekâtını vermeyen, malının hayrını görmez.
2- Uşrunu vermeyenin, tarlasında, kazancında bereket kalmaz.
3- Sadaka vermeyenin, vücudunda sıhhat kalmaz.
4- Dua etmeyen, arzusuna kavuşamaz.
5- Namaz vakti gelince, kılmak istemeyen, son nefeste kelime-i şehadet getiremez. Namaz kılmanın birinci vazife olduğuna inandığı hâlde, tembellik ederek kılmayan fasıktır. Saliha kızın küfvü değildir. Yani o kıza lâyık ve uygun değildir).
Görülüyor ki, farz namazı kılmamak, imansız gitmeğe sebep olmaktadır. Namaza devam, kalbin nurlanmasına ve saadet-i ebediyeye kavuşmağa vesiledir. Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” (Namaz nurdur) buyurdu. Yani, dünyada kalbi parlatır. Ahirette sıratı aydınlatır. (Tam İlmihal s. 211)
***
Sual: Farz namazların ehemmiyeti nedir?
Cevap: Farz namazların ehemmiyetini bildirmek için, Muhammed Rebhâmî “rahmetullahi aleyh”, yazdığı (Riyâd-ün-nâsıhîn) adındaki, Farisi kitabının, ikinci kısmı, birinci bâb, onikinci faslında buyuruyor ki:
Sahîhayn ismi verilen, din-i islâmın iki temel kitabında [(Buhârî) ve (Müslim)de], Câbir bin Abdullah’ın “radıyallahü anh” bildirdiği bir hadîs-i şerifte, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem”: (Birinin evi önünde nehir olsa, her gün beş kere bu nehirde yıkansa, üzerinde kir kalır mı?) diye sordu. Hayır, yâ Resûlallah! dedik. (İşte, beş vakit namazı kılanların da, böyle küçük günahları af olunur) buyurdu. Bazı cahiller, bu hadîs-i şerifi işitince, o hâlde, hem namaz kılarım, hem de istediğim gibi, keyif sürerim. Nasıl olsa günahlarım af olur, diyor. Böyle düşünmek doğru değildir. Çünkü, şartları ile, edebleri ile kılınıp, kabul olan bir namaz, günahları döker. Sonra, küçük günahları af olsa bile, küçük günâh işlemeğe devam etmek, ısrar etmek, büyük günâh olur.
Büyük günâh işlemeğe ısrar etmek de, küfre sebep olur. İbni Cevzî, (El-mugnî) ismindeki tefsirinde buyuruyor ki, (Ebû Bekr-i Sıddîk “radıyallahü anh” buyurdu ki, beş namaz vakitleri gelince, melekler der ki, ey Âdem oğulları, kalkınız! İnsanları yakmak için hazırlanmış olan ateşi namaz kılarak söndürünüz). Bir hadîs-i şerifte, (Mümin ile kâfiri ayıran fark, namazdır) buyuruldu. Yani, mümin namaz kılar. Kâfir, kılmaz. Münafıklar ise, bazen kılar, bazen kılmaz. Münafıklar, Cehennemde çok acı azab görecektir. Müfessirlerin şâhı, Abdullah ibni Abbâs “radıyallahü anhümâ” diyor ki, Resûlullahdan “sallallahü aleyhi ve sellem” işittim. Buyurdu ki, (Namaz kılmayanlar, kıyamet günü, Allahü teâlâyı kızgın olarak bulacaklardır). (Tam İlmihal s. 210)
***
Sual: Namaz vakti geçerken, namaz kılmadığı için üzülmeyenin durumu ne olur?
Cevap: Hadîs imamları, sözbirliği ile bildiriyor ki, (Bir namazı vaktinde amden (kasten, bile bile) kılmayan, yani namaz vakti geçerken, namaz kılmadığı için üzülmeyen, kâfir olur veya ölürken imansız gider. Ya namazı, hatırına bile getirmeyenler, namazı vazife tanımayanlar ne olur?). Ehl-i sünnet âlimleri sözbirliği ile buyurdular ki, (İbadetler imandan parça değildir). Yalnız, namazda sözbirliği olmadı.
Fıkıh imamlarından imâm-ı Ahmed ibni Hanbel, İshak ibni Râheveyh, Abdullah ibni Mubârek, İbrahim Nehâî, Hakem bin Uteybe, Eyyûb Sahtiyânî, Davud Tâî, Ebû Bekr ibni Şeybe, Zübeyr bin Harb, daha birçok büyük âlimler, bir namazı amden, yani bile bile kılmayan kimse, kâfir olur, dedi. O hâlde, ey din kardeşim, bir namazını kaçırma ve gevşek kılma, seve seve kıl! Allahü teâlâ kıyamet günü, bu âlimlerin ictihadlarına göre ceza verirse, ne yaparsın?
(Tefsîr-i Mugnî)de diyor ki: (Büyüklerden biri şeytana dedi ki, senin gibi melun olmak istiyorum, ne yapayım? İblis sevinip, benim gibi olmak istersen, namaza ehemmiyet verme ve doğru, yalan, her şeye yemin et, yani çok yemin et! dedi. O kimse de, hiçbir namazı bırakmayacağım ve artık yemin etmeyeceğim, dedi).
Hanbelî mezhebinde, bir namazı özürsüz kılmayan, mürted gibi katl olunur ve yıkanmaz. Kefenlenmez ve namazı kılınmaz. Müslümanların mezarlığına gömülmez ve mezarı belli edilmez. Dağda bir çukura konur. Şâfiî mezhebinde, namaz kılmamakta ısrar eden, mürted olmaz ise de, cezası katldir. Maliki mezhebi de, Şâfii gibi olduğu, (İbni Âbidîn)de ve (Milel-nihâl) tercümesi altmışüçüncü sahifede yazılıdır. Hanefî mezhebinde ise, namaza başlayıncaya kadar hapis olunur veya kan akıncaya kadar dövülür. Fakat namaza ehemmiyet vermeyen, vazife bilmeyen, dört mezhepte de kâfir olur. Namazı bile bile kılmayıp, kaza etmeği düşünmeyen ve bunun için azab çekeceğinden korkmayan kimsenin, Hanefi mezhebinde de kâfir olacağı, (Hadîka)da, dil afetlerinde yazılıdır. (Tam İlmihal s. 210)