Cevap: Bu konuda İmâm-ı Rabbânî hazretleri, Mektûbât kitabında;
“Zahir işlerin bozuk ve dağınık olması, kalbin de dağılmasına yol açar. Kalbinizde üzüntü ve kuruntu olunca, gidermek için tevbe ve istiğfar okuyunuz! Korkulu zamanlarda, Kelime-i temcîd, yani 'Lâ avle velâ kuvvete illâ billâhil'aliyyil'azîm' okuyunuz!” buyurmaktadır.
Muhammed Ma'sûm hazretleri de, Mektûbât kitabında;
“Dertlerden kurtulmak ve murada kavuşmak için beşyüz kere Lâ havle velâ kuvvete illâ billah ile evvelinde ve ahirinde yüzer defa salevât-ı şerife okuyup dua etmelidir” buyuruyor.
Mu'avvi-zeteyn yani iki Kul-e'ûzüyü çok okumak da faydalıdır. Tefsîr-i Mazherîde, Enbiyâ sûresinin 87. âyetinin tefsirinde, hadîs-i şerifte buyuruldu ki:
(Birinize dert ve bela gelince, Yunus Peygamberin duasını okusun! Allahü teâlâ Onu muhakkak kurtarır. Dua şudur: Lâ ilâhe illâ ente sübhâneke innî küntü minez-zâlimîn.)
Tergîb-üs-salâttaki hadîs-i şerifte;
(Sabah, kalkınca, üç kerre Bismillâhillezî lâ-yedurru ma' asmihî şey'ün fil-erdı velâ fissemâi ve hüves-semî'ul'alîm okuyana akşama kadar, hiç dert, bela gelmez) buyuruldu.
***
Sual: Çoluk, çocuğun ihtiyaçları için çalışmak, para, mal kazanmak da dünyaya gönül bağlamak sayılır mı?
Cevap: Konu ile alakalı olarak İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki:
“İnsanın muhtaç olduğu şeyleri zaruret miktarı kullanması ve bunları elde etmek için çalışması, dünyaya gönül bağlamak olmaz. İhtiyaçtan fazla ve faydasız şeyler, dünyadır. Bunların da, Allahü teâlânın rızasına uygun olarak elde edilmeleri ve sarf edilmeleri dünya olmaz. Riyazet çekmenin ve mubahları zaruret miktarı kullanmanın, büyük bir faydası da, Kıyamet günü hesabın kısa ve kolay olmasıdır. Ahiretteki derecelerin yükselmesine de sebep olur. Dünyada ne kadar sıkıntı çekilirse, ahirette o kadar çok rahatlık olacaktır. Peygamberler, bu bakımdan da, riyazat ve mücahedat çekmişlerdir. Bütün bunlardan anlaşılıyor ki, riyazet çekmek ve mubahları zaruret olduğu kadar kazanıp kullanmak, ictibâ, seçilmişlerin yolunda şart olmamakla beraber, bunlar iyi ve faydalı şeylerdir. Faydalarının çokluğu düşünülünce zaruri ve lazım da diyebiliriz.”
***
Sual: Hadîs-i şeriflerde kaç çeşit ilim bildirilmiştir?
Cevap: Tekrar edilmişlerden başka, onbin kadar hadîs-i şerif vardır. Tekrar edilenleri de sayarsak, milyonu aşmaktadır. Bütün bu (Hadîs-i şerifler), oniki ilmi bildirmektedirler:
1- Kitâb-ullaha ve sünnete yapışmak.
2- İslâmın beş şartı, zikirler ve ihsân, yani kalp bilgileri. Tasavvuf, bu ihsânı elde etmektir.
3- Muamelattır. Nafaka için ticaret, sanat ve ziraat bilgileri ve sosyal haklar bunun içindedir.
4- İyi ahlâk bildirilmekte ve övülmektedir.
5- Köle azad etmek.
6- Fadâil olan ameller ve Eshâb-ı kiramın “radıyallahü teâlâ aleyhim ecma’în” üstünlükleri.
7- Peygamberlerin ve mühim kimselerin tarihi.
8- Kıyamete kadar olacak mühim olaylar.
9- Kıyamet hâlleri. Haşr, neşr, Cennet ve Cehennem.
10- Resûlullahın hayatı “sallallahü aleyhi ve sellem”.
11- Kur’ân-ı kerimi okumak ve tefsir etmek.
12- Melekler, şeytanlar, tababet gibi çeşitli ilimler. (Eshâb-ı Kirâm s. 213)
***
Sual: Kur’ân-ı kerimi, mevlidi ve ezanı, şarkı kalıplarına uyarak okumanın dinimiz açısından bir mahzuru var mıdır?
Cevap: Kur’ân-ı kerimi, mevlidi ve ezanı musiki ile, teganni ederek okumak, manasını bozuyor ve zararlı oluyor. Mesela, Allahü ekber, Allahü teâlâ büyüktür, demektir. Sesi uzatarak, mesela Aaaallahü ekber, şeklinde okunursa, Allah, acaba büyük müdür? demek olur ki, böyle söyleyenlerin imanlarının gideceği meydandadır. Bütün fıkıh kitaplarında ve mesela, Halebî-yi sagîrde, konu ile alakalı olarak buyuruluyor ki:
“Kur’ân-ı kerimi nağme ile, yani sesi musiki perdelerine uydurarak okumak, harfleri bozmaz ise, âlimler mekruh demiştir. Zira fasıkların nağmelerine teşebbühtür, benzemektir. Eğer harfler değişir ise, haramdır. Okuması mekruh olan bir şeyi dinlemek de mekruhtur. Okuması haram olan şeyi, dinlemek de haramdır. Kur’ân-ı kerimi teganni ile okuyan hafızlara emr-i ma'rûf yapmak vaciptir. İnatlarına, düşmanlıklarına sebep olacak ise, bunları dinlememeli, orayı terk etmelidir. Teganni ile okuyan bir imam arkasında kılınan namazın iadesi, tekrar kılınması lazımdır.”
***
Sual: Kadın, erkek her Müslümanın, avret yeri olarak bilinen yerlerini, namazda ve namaz dışında da örtmesi farz mıdır?
Cevap: Bu konuda Redd-ül-muhtârda deniyor ki:
“Avret yerini örtmek, namazda da, namaz dışında da farzdır. İpek ve gasbedilmiş, çalınmış kumaşla örtülü olarak namaz kılmak tahrimen mekruhtur. Hiçbir şey bulamayan bir erkeğin, yalnız ipek bulunca, ipekle de örtmesi lazım olur. Yalnız olduğu zaman namaz kılarken de, örtmek farzdır. Temiz elbisesi bulunan kimsenin karanlıkta, yalnız iken de çıplak namaz kılması caiz değildir.”
***
Sual: Namazda hiçbir özrü yokken, bir yere dayanarak namaz kılmanın mahzuru olur mu?
Cevap: Farz namazı kılarken özürsüz olarak, duvara, direğe dayanmak mekruhtur. Nafile namaz kılarken dayanmak mekruh olmaz.
***
Sual: Namaz kılanın karşısında yanan mum bulunsa, kılınan bu namaz kabul olur mu?
Cevap: Mushafa, kılınca, muma, kandile, lambaya, aleve, tabanca gibi harp aletlerine karşı ve yatan, uyuyan kimseye karşı namaz kılmak mekruh değildir. Çünkü, bunlara tapınılmamıştır. Mecusiler, ateşe tapar, aleve tapmaz. Alevli ateşe karşı namaz kılmak mekruh olur.