Sual: Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarını okumadan doğru yola kavuşmak mümkün olabilir mi?
Cevap: Allahü teâlâya şükürler olsun ki, daha küçük iken, bir olan yaratıcıya inanmış bulunuyoruz. Onun isminin (Allah) olduğunu ve son Peygamberinin (Muhammed) aleyhisselâm olduğunu ve bunun bildirdiği dinin (İslâmiyyet) olduğunu öğrenmek saadetine kavuştuk. Yüce Allahımız, Ehl-i sünnet âlimlerinin “rahime-hümullahü teâlâ” kitâblarını okumak nasip eyledi. Fakat, ilerici geçinen (Fen yobazları)nın, fen bilgisi diyerek ve dini dünya çıkarlarına âlet eden (Din yobazları)nın Kur’ân tercümesi diyerek aşılamış oldukları bozuk fikirler, ruhumuza işlemişti.
Allahü teâlâya sonsuz şükürler olsun ki, hakiki din adamlarının uyarması ile, iyiyi kötüden ayırmağa başladık. Kafamıza yerleştirilmiş olanların ilim değil, yaldızlanmış zehir olduklarını, bunların tesiri ile kalbimizin kararmış olduğunu anlayabildik. Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarını görmeseydik, dostu düşmandan ayıramayacak, nefislerimizin ve din düşmanlarının hilelerine, yalanlarına aldanacaktık. Dinsizliği, ahlâksızlığı ilericilik olarak tanıtan, sinsi düşmanların tuzaklarından kurtulamayacaktık. Halis, temiz Müslüman olan anamızla, babamızla ve onlardan edindiğimiz İslâm bilgileri ile alay edecektik.
Sevgili Peygamberimiz “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem”, İslâm düşmanlarının tuzaklarına düşmememiz için, bizi ikaz ediyor: (Dininizi ricâlin ağızlarından öğreniniz!) buyuruyor. Ricâl, yani hakiki din âlimi bulamayınca, bunların kitaplarından öğreneceğiz. Bidat sahiplerinin, mezhepsiz, cahil din adamlarının din kitapları, kâfirlerin kitapları gibi çok zararlıdır. (İslâm Ahlâkı s. 361)
***
Sual: Yeni Müslüman olan veya akıl ve baliğ olan bir çocuğun ilk önce öğrenmesi gerekenler nelerdir?
Cevap: Bir çocuk akıl ve baliğ olunca, yani iyiyi fenadan ayıracak ve evlenecek yaşa gelince, hemen imanın altı şartını öğrenmesi, sonra (Ahkâm-ı islâmiyye)yi, yani farzları, helal ve haram olan şeyleri öğrenmesi ve bunlara uyması, buna farz olur. Bir kız dokuz yaşına, bir oğlan oniki yaşına gelince (Akıl ve baliğ) olur. Bunları, anasına, babasına, akrabasına, ahbabına sorup öğrenmesi farz olur.
Müslüman olan bir kâfirin de, hemen bir din adamına, müftüye gidip, bunları öğrenmesi, bunların da öğretmeleri veya hakiki bir din kitabı hediye edip buradan okuyup öğrenmesini tembih etmeleri farz olur. Aferin, aferin deyip, öğretmezlerse veya kitap vermezlerse, farzı yapmamış olurlar. Farzı yapmayan, Cehennemde yanacaktır. Din adamını ve kitabı arayıp da, buluncaya kadar öğrenmemesi özür olur. (İslâm Ahlâkı s. 362)