Sual: Eshâb-ı kiramı sevmeden Peygamber efendimizi sevmek olur mu? Eshâb-ı kirama düşman olanların hazret-i Ali efendimizi seviyoruz demeleri doğru mudur?
Cevap: (Muhammed Ma’sûm-i Fârûkî) Serhendî “rahmetullahi aleyh” hazretleri, (Mektûbât) kitabının birinci cildi, yirmiikinci mektubunda buyuruyor ki:
Bazı kimseler, hazret-i Aliyi sevmiş olabilmek için, Eshâb-ı kiramın en üstünlerine düşmanlık etmek lâzımdır diyorlar. Bu sözleri ve anlayışları çok yanlıştır. Çünkü, sevmek için, sevgilinin düşmanlarına düşman olmak lâzımdır. Dostlarına düşmanlık lâzım değildir. Allahü teâlâ Fetih sûresinde (Eshâb-ı kiramın birbirlerine rahîm olduklarını), seviştiklerini bildiriyor. Rahîm, pek çok ve devamlı acımak, sevişmek demektir. Bu âyet-i kerime, Eshâb-ı kiramın “radıyallahü teâlâ anhüm ecma’în” pek çok seviştiklerini haber vermektedir. Rahîm kelimesi, arabî gramerinde (sıfat-ı müşebbehe)dir. Sıfat-ı müşebbehe, devamlı, sürekli olmayı bildirir. Bunun için, Eshâb-ı kiramın pek çok sevişmelerinin devamlı, sürekli olduğu anlaşılmaktadır. Merhamete, sevişmeğe sığmayan, çekememek, kin beslemek, haset etmek ve düşmanlık gibi kötülüklerin, Eshâb-ı kiram arasında bulunamayacağını, bu âyet-i kerime bildirmektedir. Hadîs-i şerifte, (Ümmetimin ümmetime karşı en merhametlisi, Ebû Bekir’dir) buyuruldu. Ümmetin en merhametlisi olan kimsede, bu ümmetten herhangi birine karşı kin ve düşmanlık bulunabilir mi?
Hadîs-i şerifte buyuruldu ki: (Allahü teâlâ, Mûsâ aleyhisselâma, yalnız benim için ne yaptın dedi. Ya Rabbi! Senin için namaz kıldım, oruç tuttum, zekât verdim ve zikir yaptım cevabını verince, kıldığın namazlar, seni Cennete kavuşturacak yoldur, kulluk vazifendir. Oruçların, seni Cehennemden korur. Verdiğin zekâtlar, kıyamet günü, sana gölgelik olur. Zikirlerin de, o günün karanlığında, sana ışık olur. Benim için ne yaptın buyurdu. Ya Rabbi! Senin için olan şeyi bana bildir deyince, Allahü teâlâ, ya Mûsâ, sevdiklerimi sevdin mi ve düşmanlarıma düşmanlık ettin mi buyurdu. Mûsâ aleyhisselâm, Allahü teâlâ için olan en kıymetli şeyin, Hubb-i fillah ve Buğd-ı fillah olduğunu anladı). (Fâideli Bilgiler s. 209)
***
Sual: Namaz kılarken erkeklerin başlarının açık olmasının, kısa kollu gömlek giyerek kollarının açık olmasının ve pantolon paçalarını çekmenin bir mahzuru olur mu?
Cevap: Konu ile alakalı olarak Halebî’de deniyor ki:
“Secdeye yatarken, kamis, yani antariyi ve pantolon paçalarını yukarı çekmek mekruhtur ve bunları yukarı çekip, kıvırıp da, namaza durmak da mekruhtur. Kolları, bacakları, etekleri sığalı, kıvrık, kısa olarak namaz kılmak da mekruhtur.”
Tembellikle veya başı kapalı kılmanın ehemmiyetini düşünmeyerek, başı açık namaz kılmak mekruhtur. Namaza ehemmiyet vermemek ise küfürdür. Kendini aciz, zavallı göstermek, Allahü teâlâdan korktuğu için başını örtmemek mekruh olmaz. Yani, Allahü teâlânın korkusundan rengi sararıp, vücudu titreyip, kendini ve her şeyi unutan kimse, başını örtmezse, mekruh olmaz. Fakat, bunların da örtmesi, daha iyi olur. Çünkü, başı açmak;
(Namazda zinetli elbisenizi alınız, örtünüz!) meâlindeki ayet-i kerimeye uymamak olur.
***
Sual: Namaz kılarken, erkeklerin sarık sararak namazı öyle kılması şartı var mıdır?Cevap: Başına beyaz sarık sarmak müstehabtır. Resulullah efendimizin siyah sarık da sardığı Ma'rifetnâme’de yazılıdır. Sarığının ucunu iki küreği arasına, iki karış uzatırdı.
***
Sual: Kadınların, muayyen hâllerinde iken, namaz kılmalarının, camiye girmelerinin, tavaf yapmalarının dinimiz açısından hükmü nedir?
Cevap: Kadınların hayız ve nifas günlerinde namaz kılmaları, oruç tutmaları, cami içine girmeleri, Kur’ân-ı kerimi okumaları ve tutmaları, tavaf yapmaları, cima etmeleri, dört mezhepte de haramdır.
Cünüb veya hayızlı iken camiye girmek, hatta cami içinden geçmek haramdır. Geçecek başka yol bulamazsa veya camide cünüp olursa veya camiden başka yerde su bulamazsa, teyemmüm edip girer ve çıkar. Kur’ân-ı kerim okuması, Mushafı tutması ve Kâ'be-i muazzamayı tavaf etmesi, dört mezhepte de haramdır.
Kadınların başı, kolu, bacağı açık olarak, camiye gelip, mevlid, vaaz ve Kur’ân okuyan hafızları dinlemeleri haramdır, büyük günahtır. Hıristiyan kadınları bile, kiliseye giderken, böyle açık değildir. Açık kadınların, erkekler arasına karıştığı yerler, ibadethane olmaktan çıkar ve buralara cami denmez. Böyle yerlere, namaz kılmak için dahi gidilmez.