Cevap: Duanın makbul olması için, beş şart lazımdır:
1 - Müslüman olmak.
2 - Ehl-i sünnet itikadında olmak. Bunun için, dört mezhepten birini taklit etmek lazımdır.
3 - Farzları yapmak. Kazaya kalmış namazları, geceleri de ve sünnetler yerine de kaza ederek, bir an önce ödemelidir.
Farz namazı kazaya kalan kimsenin, sünnet ve nafile namazları ve duaları kabul olmaz. Yani, sahih olsa da sevap verilmez. Şeytan, Müslümanları aldatmak için, farzları ehemmiyetsiz gösterip, sünnet ve nafileleri yapmağa sevk eder. Namazı, vaktin geldiğini bilerek ve evvel vaktinde kılmalıdır.
4 - Haramdan sakınmalıdır. Helal yiyenin duası makbuldür.
5 - Evliyâ-yı kiramdan birini vesile ederek, dua etmelidir.
Hindistan âlimlerinden Muhammed bin Ahmed Zâhid, (Tergîb-üs-salât) kitabının elli-dördüncü faslında, Farisi olarak diyor ki, (hadîs-i şerifte (Duanın kabul olması için, iki şey lazımdır: Birincisi, duayı ihlâs ile yapmalıdır. İkincisi, yediği ve giydiği helalden olmalıdır. Müminin odasında, haramdan bir iplik varsa, bu odada yaptığı duası, hiç kabul olmaz) buyruldu.) İhlâs, Allahü teâlâdan başka, hiçbir şey düşünmeyip, yalnız Allahü teâlâdan istemektir. Bunun için, Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdikleri gibi iman etmek ve ahkâm-ı İslâmiyyeye uymak, bilhassa üzerinde kul hakkı bulunmamak ve beş vakit namazı kılmak lazımdır. (İslâm Ahlâkı s. 413)
***
Sual: Sünnet namazı kılmak, farzı vaktinde kılmağa mâni olur veya kaza kılmanın gecikmesine sebep olursa bu sünneti kılmanın dinen mahzuru olur mu?
Cevap: Vaktin sonunda, müekked sünneti kılmak, farzı vaktinde kılmağa mâni olursa, bu sünneti kılmanın haram olacağı fıkıh kitaplarında yazılıdır. Bunun gibi, sünnet namazı kılmak, kaza kılmanın gecikmesine sebep olacağı için, haram olur. Çünkü özürsüz terk edilmiş namazı kaza edecek kadar geçen her zamanda, [yani 6 dakikada] bu büyük günah kat kat artmaktadır. Müslümanları bu büyük felaketten korumak için, bütün fıkıh kitapları, kaza namazlarını geciktirmeden acele kılmak lâzım olduğunu yazmaktadırlar. Farz namazı fevt etmek, yani özür ile vaktinde kılamamak haram olmadığı için, bunların kazalarının müekked sünnetleri kılacak kadar geciktirilmeleri özür sayılmış, bundan fazla geciktirilmelerine izin verilmemiştir. (İslâm Ahlâkı s. 413)
***
Sual: Farz namazı özürsüz terk etmek ve kazasını geciktirmenin mahzurları nelerdir? Kaza kılmayı geciktirmek için neler özür olur?
Cevap: Konyalı Muhammed Hâdimî “rahime-hullahü teâlâ” (Berîka) kitabında, kötü huyların altmışıncısı olan (Günah işlemekte ısrar)ı anlatırken diyor ki: Farz namazı özürsüz vaktinde kılmamak büyük günahtır. Vazife olduğuna ehemmiyet, kıymet vermezse kâfir olur. (Fetâvâ-yı Zeyniyye)de diyor ki, (Günaha hemen, acele tevbe etmek farzdır. Tevbeyi geciktirmeğe de tevbe etmek lâzımdır.) [Görülüyor ki, tevbeyi geciktirmek de günahtır.] Farz namazı özürsüz terk etmekte iki büyük günah vardır: Birincisi, namazı vaktinden sonraya bırakmaktır. Bunun tevbesi, pişman olmak, bir daha kaçırmamağa karar vermektir. İkinci günah, namazı terk etmektir. Bunun tevbesi, hemen, acele kaza etmektir. Kaza etmeği geciktirmek de büyük günahtır. Bunun için de ayrıca tevbe etmek lâzımdır. Çünkü günah işlemekte ısrar etmek, ayrıca büyük günahtır. Küçük günahı işlemekte ısrar etmenin büyük günah olduğu hadîs-i şerifte bildirilmiştir. Farz namazları özürsüz terk etmek haram olduğundan, bunların kazalarını geciktirmek için özür, beş vakit namazın farzlarını geciktirmeğe özür olan şeylerdir. Bu özürler, îmâ ile de kılamayacak kadar ağır hasta olmak, harpte düşmanın, yolculukta hırsızların ve yırtıcı hayvanların hücum etmeleri, unutmak ve uykudur. Ölüm hastalığı hâsıl olursa, öldükten sonra, fidye verilmesi için vasiyet etmek ve mal bırakmak vacip olur. (İslâm Ahlâkı s. 412)