Cevap:
Bu konu, İslâm Ahlâkı kitabında şöyle açıklanmaktadır:
“Dört esas iyi huya karşılık, sekiz ana kötü huy olur ki bunlar:
1- Cerbeze olup, hikmetin aşırı olmasına denir. Ahlakı ve işleri incelemek, anlamak kuvvetini, lüzumsuz yerlerde kullanmaktır. Hile yapmak, aldatmak, haram işleri neşretmek, yaymak gibi. Ruhun fen kuvvetini yani aklı, aşırı kullanmak cerbeze olmaz. Kötü olmaz. Din bilgilerini, fen bilgilerini ve matematiği ilerletmek için, ne kadar çok çalışır, inceler, araştırırsa, o kadar çok iyi olur.
2- Belâdet, eblehliktir. Aklı kullanmamaktır. Ahmaklık da denir. Kalın kafalılıktır. Öğrenmesi ve işlemesi, yapması kusurlu olur. İyiyi kötüden ayıramaz.
3- Tehevvürdür. Çabuk kızmak demektir. Şecaat, kahramanlık iyi huyunun aşırı olmasıdır. Akıllı tanınan kimselerin beğenmeyeceği işler yapmaya kalkışmaktır. Ruhunu veya bedenini boş yere yorar.
4- Cübndür. Korkaklık demektir. Şecaatin lüzumundan az olmasıdır. Korkmak caiz olmayan yerde korkaklık gösterir.
5- Fücûrdur. İffetin aşırı olmasıdır. Dünya lezzetlerine düşkün olur. İslâmiyetin ve aklın beğenmediği taşkınlıkları yapar.
6- İffetin az olmasıdır. Humud, yani miskinliktir. İslâmiyetin ve aklın izin verdiği arzularını bırakmaktır. Bedeni zayıflar, kuvveti gider, hasta olur, nesli tükenir.
7- Zulümdür. Adaletin sınırını aşmaktır. Başkasının hakkına tecavüz etmektir. Başkasının malına, canına, namusuna zarar verir.
8- Haysiyetsizliktir. Kendisine karşı yapılan zulüm, işkence ve hakaretleri kabul eder. Adaletin noksan olmasıdır. Adalette bütün iyilikler toplandığı gibi, zulümde de, kötülükler toplanmıştır.”
***
Sual: Allahü teâlânın, kullarından yapmalarını istediği ve yapmamalarını istediği ilk, birinci emri nedir?
Cevap: Allahü teâlânın, kullarına birinci olarak emri, iman etmeleridir. Kullarına birinci olarak yasak ettiği şey de küfür yani inkardır.
***
Sual: Din kitaplarında geçen Muhâlefetün lil-havâdis ne demektir, anlamı nedir?
Cevap: Muhâlefetün lil-havâdis, Allahü teâlânın zati sıfatlarındandır ve Allahü teâlânın zatında ve sıfatlarında, yaratılanlardan hiçbir şeye ve hiçbir kimseye benzememesi demektir.
***
Sual: Müslümanın, Allahü teâlânın emir ve yasaklarının bir kaçını inkar etmesi durumunda Müslüman olması devam eder mi?
Cevap: Bir çocuk baliğ olduğu zaman ve bir kâfir (Kelime-i tevhid) söyleyince, yani, (Lâ ilâhe illallah Muhammedün resûlullah) deyince ve bunun manasını bilip inanınca (Müslüman) olur. Kâfirin günahlarının hepsi hemen af olur. Fakat, bunların her Müslüman gibi, imkan bulunca, imanın altı şartını, yani Amentüyü ezberlemeleri ve manasını öğrenerek bunlara inanmaları ve (İslâmiyetin hepsini, yani Muhammed aleyhisselâmın söylediği emirlerin ve yasakların hepsini Allahü teâlânın bildirmiş olduğuna inandım) demeleri lâzımdır.
Daha sonra imkan buldukça, bütün huylardan ve karşılaştığı işlerden farz olanları, yani emir olunanları ve haram olanları, yani yasak edilmiş olanları öğrenmesi de farzdır. Bunları öğrenmenin ve herhangi bir farzı yapmanın ve herhangi bir haramdan sakınmanın farz olduğunu inkar ederse, yani inanmazsa, ehemmiyet vermezse, imanı gider. (Mürted) olur. Yani bu öğrendiklerinden birini, mesela kadınların örtünmelerini beğenmezse mürted olur. Mürted, irtidâdına sebep olan şeyden tevbe etmedikçe, (Lâ ilâhe illallah) demekle ve İslâmiyetin bazı emirlerini yapmakla, mesela namaz kılmakla, oruç tutmakla, hacca gitmekle, hayrat ve hasenat yapmakla Müslüman olmaz. Bu iyiliklerinin ahirette hiç faydasını görmez. İnkarından, yani inanmadığı şeyden tevbe etmesi, pişman olması lâzımdır. (İslâm Ahlâkı s. 308)
“Dört esas iyi huya karşılık, sekiz ana kötü huy olur ki bunlar:
1- Cerbeze olup, hikmetin aşırı olmasına denir. Ahlakı ve işleri incelemek, anlamak kuvvetini, lüzumsuz yerlerde kullanmaktır. Hile yapmak, aldatmak, haram işleri neşretmek, yaymak gibi. Ruhun fen kuvvetini yani aklı, aşırı kullanmak cerbeze olmaz. Kötü olmaz. Din bilgilerini, fen bilgilerini ve matematiği ilerletmek için, ne kadar çok çalışır, inceler, araştırırsa, o kadar çok iyi olur.
2- Belâdet, eblehliktir. Aklı kullanmamaktır. Ahmaklık da denir. Kalın kafalılıktır. Öğrenmesi ve işlemesi, yapması kusurlu olur. İyiyi kötüden ayıramaz.
3- Tehevvürdür. Çabuk kızmak demektir. Şecaat, kahramanlık iyi huyunun aşırı olmasıdır. Akıllı tanınan kimselerin beğenmeyeceği işler yapmaya kalkışmaktır. Ruhunu veya bedenini boş yere yorar.
4- Cübndür. Korkaklık demektir. Şecaatin lüzumundan az olmasıdır. Korkmak caiz olmayan yerde korkaklık gösterir.
5- Fücûrdur. İffetin aşırı olmasıdır. Dünya lezzetlerine düşkün olur. İslâmiyetin ve aklın beğenmediği taşkınlıkları yapar.
6- İffetin az olmasıdır. Humud, yani miskinliktir. İslâmiyetin ve aklın izin verdiği arzularını bırakmaktır. Bedeni zayıflar, kuvveti gider, hasta olur, nesli tükenir.
7- Zulümdür. Adaletin sınırını aşmaktır. Başkasının hakkına tecavüz etmektir. Başkasının malına, canına, namusuna zarar verir.
8- Haysiyetsizliktir. Kendisine karşı yapılan zulüm, işkence ve hakaretleri kabul eder. Adaletin noksan olmasıdır. Adalette bütün iyilikler toplandığı gibi, zulümde de, kötülükler toplanmıştır.”
***
Sual: Allahü teâlânın, kullarından yapmalarını istediği ve yapmamalarını istediği ilk, birinci emri nedir?
Cevap: Allahü teâlânın, kullarına birinci olarak emri, iman etmeleridir. Kullarına birinci olarak yasak ettiği şey de küfür yani inkardır.
***
Sual: Din kitaplarında geçen Muhâlefetün lil-havâdis ne demektir, anlamı nedir?
Cevap: Muhâlefetün lil-havâdis, Allahü teâlânın zati sıfatlarındandır ve Allahü teâlânın zatında ve sıfatlarında, yaratılanlardan hiçbir şeye ve hiçbir kimseye benzememesi demektir.
***
Sual: Müslümanın, Allahü teâlânın emir ve yasaklarının bir kaçını inkar etmesi durumunda Müslüman olması devam eder mi?
Cevap: Bir çocuk baliğ olduğu zaman ve bir kâfir (Kelime-i tevhid) söyleyince, yani, (Lâ ilâhe illallah Muhammedün resûlullah) deyince ve bunun manasını bilip inanınca (Müslüman) olur. Kâfirin günahlarının hepsi hemen af olur. Fakat, bunların her Müslüman gibi, imkan bulunca, imanın altı şartını, yani Amentüyü ezberlemeleri ve manasını öğrenerek bunlara inanmaları ve (İslâmiyetin hepsini, yani Muhammed aleyhisselâmın söylediği emirlerin ve yasakların hepsini Allahü teâlânın bildirmiş olduğuna inandım) demeleri lâzımdır.
Daha sonra imkan buldukça, bütün huylardan ve karşılaştığı işlerden farz olanları, yani emir olunanları ve haram olanları, yani yasak edilmiş olanları öğrenmesi de farzdır. Bunları öğrenmenin ve herhangi bir farzı yapmanın ve herhangi bir haramdan sakınmanın farz olduğunu inkar ederse, yani inanmazsa, ehemmiyet vermezse, imanı gider. (Mürted) olur. Yani bu öğrendiklerinden birini, mesela kadınların örtünmelerini beğenmezse mürted olur. Mürted, irtidâdına sebep olan şeyden tevbe etmedikçe, (Lâ ilâhe illallah) demekle ve İslâmiyetin bazı emirlerini yapmakla, mesela namaz kılmakla, oruç tutmakla, hacca gitmekle, hayrat ve hasenat yapmakla Müslüman olmaz. Bu iyiliklerinin ahirette hiç faydasını görmez. İnkarından, yani inanmadığı şeyden tevbe etmesi, pişman olması lâzımdır. (İslâm Ahlâkı s. 308)