Cevap: Dünyanın her yerinde ayrı ayrı manzaralar var. İnsan bakmaya doyamıyor. Bunlar kendi kendisine mi var olmuş? Her varlık, hep hesaplı ve düzenli, sanki her şey aynı bir makineden çıkmış gibi. Her şey fizik, kimya, biyoloji, astronomi kanunlarına bağlı. Hele, insanın yaratılışındaki ahenk ve nizam! İçimizdeki organların, bir makinenin parçaları gibi, birlikte çalışması, anlayanları hayran bırakmaktadır. Darwin bile;
“Gözün yapısındaki intizamı, incelikleri düşündükçe, hayretten tepem atacak gibi oluyor” demiş.
Bütün varlıklar, birbirlerine değişmez kanunlarla bağlı. Dine inanan bütün din sahipleri, bunları yaratan, bilen, bir Hâlık yani Yaradan var diyor. Hiçbir dine inanmayanlar ise, her şey rastgele, tesadüfle var olmuş diyor. Her şeyin sahibi yaratıcısı, Peygamberleri ile haber de gönderiyor.
(Her şeyi ben yarattım. Hepinizin sahibi benim. Bana inanırsanız, sizi Cennetime koyacağım. Sayısız nimetler vereceğim. Sonsuz zevk ve saadet içinde yaşayacaksınız. Peygamberlerime inanmayanları Cehennemde sonsuz cezalandıracağım) diyor.
Cennet ve Cehennem yok ise, Peygamberlere, ahirete inanmış olanlar, aldanmış ise, bunlar hiç zarar görmeyecek. Fakat Peygamberlerin sözleri doğru olduğundan, bunlara inanmayanlar ve bunların sözlerini değiştirenler, sonsuz azap göreceklerdir.
***
Sual: Allahü teâlânın, Âdem aleyhisselamdan itibaren gönderdiği kitapların adedi ne kadardır ve isimleri belli midir?
Cevap: Allahü teâlâ, yeryüzüne, yüz sayfa ve dört büyük kitap indirmiş, göndermiştir. Bunların hepsini, Cebrail aleyhisselâm getirmiştir. On sayfa âdem aleyhisselâma; elli sayfa Şît aleyhisselâma; otuz sayfa İdris aleyhisselâma; on sayfa da, İbrahim aleyhisselâma gönderildiği hadîs-i şerifte bildirilmiştir.
Sayfa; küçük kitap, risale demektir. Bizim bildiğimiz bir yaprak kâğıdın bir yüzü demek değildir.
Dört büyük kitaptan, Tevrat Musa aleyhisselâma; Zebur Davud aleyhisselâma; İncil İsa aleyhisselâma; Kur'ân-ı kerim de, ahir zaman yani son Peygamber Muhammed aleyhisselâma inmiş, gönderilmiştir.
***
Sual: Küfre sebep olan söz ve işlerden bazıları nelerdir?
Cevap: Bir kimse, Allahü teâlâ, bana Cennet verirse sensiz Cennete girmem dese, yahut filan ile Cennete girmeğe emir olunsam, girmem, yahut Allahü teâlâ bana, Cennet verse, istemem, lâkin didarını görmek dilerim dese, bu sözler, küfürdür demişler. Bir kimse, iman artar ve eksilir dese, küfürdür, demişler. Birgivî buyuruyor ki: (Mü’menün bih) itibariyle, artar ve eksilir dese, küfürdür. Amma, yakîn ve kuvvet-i sıdk itibariyle olursa, küfür değildir. Zira müctehidlerden bir çok kimseler, imanın ziyade ve noksanına kaillerdir.
Bir kimse, kıble ikidir, biri Kâbe ve biri Kudüs’tür, dese, küfürdür, demişler. Birgivî buyurur ki: Şimdiki hâlde ikidir dese küfürdür. Amma Beyt-i mukaddes kıble idi. Sonra, kıble Kâbe oldu dese, küfür değildir.
Bir kimse, bir âlime buğz etse veya sövse, bu yaptığı sebepsiz ise, o kimsenin küfründen korkulur.
Bir kimse, kâfirlerin ibadetleri, İslâmiyete uymayan işleri güzeldir dese ve böyle itikat etse küfürdür.
Bir kimse, taam yerken konuşmamak Mecusilerin iyi âdetlerindendir dese, yahut adetli ve lohusa hâlinde, avretle yatmamak, Mecusilerin iyi şeylerindendir, dese, o kişi kâfir olur, demişler.
Bir kimse, bir kişiye, sen mümin misin? dese, o dahi, inşallah dese ve tevile kâdir olmasa, küfürdür.
Bir kimse, evladı ölen kimseye, Allahü teâlâya senin oğlun gerek idi, dese, kâfir olur, demişler.
Bir avret, beline bir kara ip bağlasa, bu nedir? deseler, zünnardır dese, kâfir olur, erine haram olur. (İslâm Ahlâkı s. 202)