Cevap: Dünyada faydalı, iyi şeylerle, zararlı, kötü şeyler karışıktır. Faydalı şeyleri yapan, saadete kavuşur. Zararlı şeyleri yapan, felakete yakalanır, hep sıkıntı çeker. Allahü teâlâ çok merhametli olduğu için, iyi şeylerle kötüleri ayırmak için insanda bir kuvvet yarattı. Bu kuvvete Akıl denir. Aklı sağlam, temiz olan kimse hep iyi şeyleri bulur, yapar. Günah işleyenlerin aklı bozulur. Ayırma işini iyi yapamaz. İnsan, kötü şeyleri yaparak, işleri zararlı olur.
Eshâb-ı kiram hiç günah işlemedikleri için, akılları sağlam ve kuvvetli idi. Bunun için işlerinde hep muvaffak, başarılı oldular. Dünyada ve ahirette saadete kavuştular. İnsanların çoğu akıl hastası olarak, sıkıntı içinde yaşıyor. Allahü teâlâ merhamet ederek, bu işi kendi yapıyor. İyi işleri ve kötü işleri Peygamberleri vasıtası ile bildirdi ve iyileri yapınız diyerek emir verdi. Kötü işleri yapmayı yasak etti.
Allahü teâlânın bu emirlerine ve yasaklarına Din denir. Muhammed aleyhisselâmın bildirdiği dine İslâmiyet denir. Faydalı şeyleri öğrenmek ve yapmak isteyenin, İslâm dinine uyması, yani Müslüman olması lazımdır. Bazı Avrupalılar, akılları ile anlayarak İslâmiyetin emirlerini yapıyor, muvaffak, başarılı oluyorlar. Kâfirler, İslâm düşmanları bu hâli görünce, Hristiyanlar ilerici olur diyor.
Müslüman ismini taşıyanlar, İslâmiyete uymayınca, başarısız oluyorlar. Kâfirler bu hâli görünce, İslâmiyet terakkiye, ilerlemeye mânidir, gericiliktir yaygarasını basıyorlar. Hâlbuki, bazı Avrupalılar, Hristiyanlığa uymayıp, İslâmiyete uydukları zaman terakki etmekte, ilerlemekte, Müslüman ismi taşıyan ahmaklar da, İslâmiyete uymadıkları için geri kalmaktadır.
***
Sual: Dinimizde değişiklik yapan bidat sahiplerine sevgi, muhabbet beslenebilir mi?
Cevap: Dinimiz bidat sahiplerini sevmemeyi, onları aşağılamayı emretmektedir. Onlara saygı göstermek haramdır. Şerh-i mekâsıd kitabında;
“Bidat sahiplerini sevmemek, onları aşağı tutmak, onları reddetmek lazımdır” buyuruluyor. Hadîs-i şerifte de;
(Bidat sahibine hürmet eden, dirilerini ve ölülerini öven, bunları büyük bilen, din-i islâmı yıkmaya, dünyadan kaldırmaya yardım etmiş olur) buyuruluyor.
***
İstiğfar duası dertlerden kurtarır
Sual: İstiğfar duasına devam etmenin ne gibi faydaları vardır?
Cevap: Muhammed Masum hazretlerinin 2.ci cildi, 80.ci mektubundaki hadîs-i şerifte buyuruldu ki, (İstiğfar duasına devam edeni, Allahü teâlâ dertlerden kurtarır ve ummadığı yerden rızıklandırır). Bu fakir, her gün, farz namazlardan sonra, üç kere istiğfar duası okuyorum. İstiğfar duası, (Estagfirullahel’azîm, ellezî lâ ilâhe illâ huv, elhayyel kayyûme ve etûbü ileyh.)dir.
Bu duayı okuduktan sonra, yalnız istiğfar (Estagfirullah) okuyarak yetmişe tamamlıyorum. Ölümden başka, her dertten kurtarır. Eceli gelenin de, ağrısız, sıkıntısız ölmesine yardım eder.
İstiğfar duasından sonra, Lâ ilâhe illâ ente sübhâneke innî küntü minezzâlimîn ve ene abdin zâlimin li nefsihî lâ yemlikü li nefsihî mevten velâ hayâten velâ nüşûrâ. Hasbünallah ve ni’mel vekîl, ni’mel mevlâ ve ni’men nasîr. Velâ havle velâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azîm! okunur. (Hak Sözün Vesikaları s. 400)
***
Saadete kavuşmanın kısa yolu
Sual: Saadete kavuşmak için özetle ne yapmak gerekir?
Cevap: Saadete kavuşmak için, üç şey lazımdır:
1- Müslüman olmak lazımdır. Bir kere (Lâ ilâhe illallah, Muhammedün resûlullah) diyen Müslüman olur.
2- Müslüman olduğunu tanıdıklara bildirmek için, (Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resûlüh) denir.
3- Kalbi temizlemek ve dünyada ve ahirette saadete kavuşmak ve dertlerden, belalardan, hastalıktan, düşman şerrinden, büyü ve cin çarpmasından kurtulmak, nimetlere kavuşmak için, her Müslümanın her gün kalp ile tevbe etmesi ve bu tevbeyi söylemesi lazımdır. Bunu söylemeğe istiğfar denir. Çok istiğfar okumalıdır. İstiğfar, (Estagfirullah min külli mâ kerihallah) veya kısaca (Estagfirullah) demekdir. (Hak Sözün Vesikaları s. 125)