Cevap: İnsanda iki türlü kalp vardır. Birisi, bildiğimiz, göğsümüzdeki et parçasıdır. Buna Yürek denmektedir. İkincisi, bu et parçasında bulunan bir kuvvettir ki, buna da Gönül denmektedir. Din kitaplarında bildirilen kalp, bu gönüldür. İnanmak ve inanmamak, muhabbet, sevgi ve düşmanlık bu kalpte olur. İnsanın azaları, organları bu kalbin emrindedir. Temiz kalbin sahibi akla uyar, hep iyi işler yapar. Kalbi bozuk, hasta olan, nefse uyar, hep zararlı işler yapar. İhlas, samimiyet ile yapılan ibadetler, bilhassa namaz kılmak, kalbi temizler. Allahü teâlâ, kalbi bozan, hasta yapan şeyleri haram etmiştir. Günah işleyenin kalbi hasta olur. Günahın büyüklüğüne göre, hastalık hafif veya ağır olur. Kalp hasta olunca, ibadet yapmak güç olur. Kalp hastalığının birinci ilacı, tevbe ve istiğfardır. Tevbenin kabul olması için, günahı terk etmek ve ibadet yapmak lazımdır. Kalp hastalığının ilacı olan tevbenin kabul olması için, en faydalı ibadet, namaz kılmaktır. Her gün namaz kılmak, çok kolaydır. Her gün beş kere namaz kılmak, kalbi hasta olanlara güç gelir. Halbuki, namaz çok kılınırsa, kalpte Allah sevgisi hasıl olur. Allah sevgisi zamanla kalbi doldurur. Saadetlerin en büyüğü, kalbe Allah sevgisini yerleştirmektir.
Dünya işleri ile uğraşanların ve geçici olan dünya nimetlerine ve lezzetlerine kavuşmayı düşünenlerin kalplerinde Allah sevgisi kalmaz. İnsanı bu felaketten kurtaran en kuvvetli ilaç, kelime-i tevhid okumaktır. Bunun için, Allahü teâlâ, sonsuz merhametinden dolayı, her gün bir vakit değil, beş vakit namaz kılmayı emir buyurmuştur. Allahü teâlânın bu emri, insanlara sıkıntı vermek için değil, onları kalp hastalığından kurtarmak içindir. Ankebût sûresinin kırkbeşinci âyetinde mealen;
(Doğru kılınan namaz, insanı fahşâdan ve münkerden herhalde, muhakkak uzaklaştırır) buyuruldu.
***
Sual: Bir bahçeye veya eve ortak olan iki kişiden biri, tamir gerektiren bir durumda ortağını zorlayabilir mi?
Cevap: Bu konuda Mecellenin 1312. maddesinde deniyor ki:
“Bölünebilen bir mülkün tamiri için, ortak zorlanamaz. Tamirini istemezse, mülkün bölünmesi için, zorlanır.”
***
Sual: Büyük günah işleyenler namaz kıldırmak için imam olabilir mi? İmamlık yapabilmek için sakallı olmak şart mıdır?
Cevap: (Dürr-ül-muhtâr) üçyüzyetmişaltıncı sahifede buyuruyor ki, ([İsterse profesör olsun] din cahillerinin, fasıkların, yani büyük günah işleyenin, meselâ içki içenin, zina edenin, fâiz yiyenin, karısını, kızlarını çıplak gezdirenin, âmânın imam olması mekruhtur. [Fâsıkın imam olması, Malikide sahih değildir (Halebî).] Âmâ, âlim ise, imam olur. Veled-i zinanın, yani nikâhsız doğmuş kimsenin imam olması da mekruhtur. Emred kimsenin, yani henüz baliğ olmuş, sakalı çıkmamış, parlak kimsenin imam olması, âlim olsa bile, mekruhtur. Çünkü, fitneye sebep olur. Parlak olmayan, köse [sakalsız] arkasında kılmak mekruh değildir). [Görülüyor ki, imam olmak için, sakallı olmak şart değildir. Özür ile sakal tıraşı olanın arkasında namaz kılınır. Sakalı sünnete uygun olmayan [yani, çenedeki ile birlikte bir tutam uzun olmayan] kimse, bid’at sâhibi olur. Sakalın sünnete uygun olmasına ehemmiyet vermeyen, kâfir olur.]. (Tam İlmihal s. 249)