Cevap: Merâk-ıl-felâhın Tahtâvî haşiyesinde deniyor ki:
“Abdest ve gusül azasının yarıdan fazlası yara ise, bu kimse teyemmüm eder. Yarısı yara ise, sağlam yerleri yıkar. Yaraları mesh eder, yaraya mesh zarar verirse, sargı üzerine mesh eder. Bu da zarar verirse, hiç mesh etmez.
Başında hastalık olup, mesh zarar verirse, mesh sakıt olur, yapmaz.
İki elinin ve iki ayağının yıkaması farz olan yerleri kesik olanın yüzü de yara ise, teyemmüm edemeyeceğinden abdestsiz kılar ve namazı iade etmez. Yüzü sağlam ise, yüzünü yıkatır. Yardımcısı yoksa, yüzünü toprağa sürer.
Sağlam kimsenin bir eli felçli, yaralı, kesik, çolak ise, diğer eli ile abdest alır. İki eli de böyle ise, elini, yüzünü toprağa sürer.
Yaranın, çıbanın, kırığın üstüne, bunları tedavi ve zarardan korumak için zaruri olarak sarılan sargı veya tahta, merhem, alçı açılıp yara yıkanamaz ve mesh edilemezse, bunların yüzeylerinin ekserisine ve arada kalan sağlam cilt üzerine mesh edilir. İmkân olursa, bunlar çıkarılıp yara üzerine mesh etmek ve sağlam cildi yıkamak lazım olur. Bunların abdestli olarak sarılması ve belli müddeti yoktur.
Sağlam ayağı yıkayıp diğerindeki sargıya mesh caizdir. Yara iyi olmadan, üzerindeki şey düşerse, abdest bozulmaz. Mesh ettikten sonra, mesh olunan şey değiştirilirse de bozulmaz.
Tırnak kırılır veya yara olursa, üzerine veya ayaktaki çatlağa konan merhemi kaldırmak zarar verirse, bu hâl zaruret olacağından, merhemin üstü yıkanır. Yıkamak zarar verirse mesh eder. Bu da zarar verirse mesh de etmez. Diğer üç mezhepte, böyle olduğu için başka mezhebi taklide imkân yoktur. Bu merhemin, 'cebire' gibi olduğu, İbni Âbidînde yazılıdır. Fakat, diş dolgusu ve kaplaması böyle değildir. Çünkü, Maliki veya Şafii mezhebini taklit mümkündür.
Kendi sebep olmayarak aklı giden veya bayılan üzerinden altı namaz vakti geçerse, aklı gelinciye kadar kılamadığı namazları kaza etmez. Hasta kimse ise, ima ile de kılamadığı namazların sayısı ne olursa olsun, bunların iskatı için vasiyet etmez. İyi olursa, hepsini kaza eder.”
***
Sual: Dinimizin emrettiği ibadetler içinde, yerine getirilmediği zaman imanı bile tehlikeye sokan ibadet hangisidir?
Cevap: Kitâb-ül-fıkh-alel-mezâhib-il-erbe'ada, konu ille alakalı olarak buyuruluyor ki:
“Namaz, İslâm dininin direklerinden en ehemmiyetlisidir. Allahü teâlâ, kullarının yalnız kendisine ibadet etmeleri için, namazı farz etti. Nisâ sûresinin 103. âyeti; (Namaz müminler üzerine, vakitleri belirli bir farz oldu) demektir. Hadîs-i şerifte; (Allahü teâlâ, her gün beş vakit namaz kılmayı farz etti. Kıymet vererek ve şartlarına uyarak, her gün beş vakit namaz kılanı Cennete sokacağını, Allahü teâlâ söz verdi) buyuruldu.
Namaz, ibadetlerin en kıymetlisidir. Hadîs-i şerifte; (Namaz kılmayanın, İslâmdan nasibi yoktur!) buyuruldu. Mişkâtda ve Künûz-üd-dekâ'ıkda ve Sahîhaynde ve Halebîde bildirilen hadîs-i şerifte de; (İnsan ile küfür arasındaki fark, namazı terk etmektir!) buyuruldu. Bunun manası; “İnsan ile küfür, ayrı ayrı iki varlıktır. İkisini birleştiren yol, namaz kılmamaktır. Küfür bulunan insanda namaz kılmamak vardır. Küfür bulunan insan ile küfür bulunmayan insan arasındaki fark, namaz kılıp kılmamaktır” demektir. Bu hadîs-i şerif; “İnsan ile ölüm arasındaki fark, nefes almamaktır” sözüne benzemektedir. Ölüm bulunan insan nefes almaz. Nefes almamak bulunan insanın ölü olduğu anlaşılır. Bu hadîs-i şerif, namaz kılmakta tembellik edenleri şiddetle korkutmaktadır.
Namaz kılmak, Allahü teâlânın büyüklüğünü düşünerek, Onun karşısında kendi küçüklüğünü anlamaktır. Bunu anlayan kimse, hep iyilik yapar. Hiç kötülük yapamaz. Nefsine uyanın namazı sahih olsa da, bu meyvelerini veremez. Her gün beş kere, Rabbinin huzurunda olduğuna niyet eden kimsenin kalbi ihlâs ile dolar. Namazda yapılması emrolunan her hareket, kalbe ve bedene faydalar sağlamaktadır.
Cemaatle namaz kılmak, Müslümanların kalplerini birbirlerine bağlar. Birbirlerinin kardeşleri olduklarını anlarlar. Büyükler küçüklere merhametli, küçükler de büyüklere saygılı olur. Zenginler fakirlere, kuvvetliler zayıflara yardımcı olur. Sağlamlar hastaları camide göremeyince, evlerinde ararlar. (Din kardeşinin yardımına koşanın, yardımcısı Allahtır) hadîs-i şerifindeki müjdeye kavuşmak için yarış ederler.”