Cevap: Farz ve vacib olan bir namazı kazaya bırakabilmek için, iki özür vardır: Biri, düşman karşısında olmaktır. İkincisi, seferde olan kimsenin hırsızdan, yırtıcı hayvandan, selden, fırtınadan korkmasıdır. Bunlar, oturarak ve herhangi bir tarafa dönerek veya hayvan üzerinde ima ile de kılamadığı zaman, namazı kazaya bırakabilir. Bu iki sebeple, uyku ve unutmak sebebi ile namazı vaktinde kılamamak günah olmaz. Dürr-ül-muhtârda; kış aylarında, yatsıyı vaktinin üçte birine kadar geciktirmenin müstehab olduğu bildirildikten sonra;
“Vakit girdikten sonra uyuyup namazı kaçırmak, haram olmaz ise de tahrimen mekruhtur. Birisine tembih ederek veya saat çalarak uyanmayı temin edince ve vakit girmeden evvel uyumak mekruh olmaz” denmektedir. Eşbâh şerhinde;
“Boğulmak üzere olanı ve benzerlerini kurtarmak için namazı vaktinden sonra kılmak sahihtir” deniyor. Fakat, özür bitince, hemen kaza etmesi farz olur. Haram olan üç vakitten başka, boş vakitlerde kılmak şartı ile, fevt olan namazı, çoluk çocuğunun rızkını kazanacak kadar geciktirmek caiz olur. Daha fazla geciktirilirse, günaha girmeye başlar. Nitekim, Resûlullah efendimiz, Hendek Muharebesinin şiddetinden kılamadıkları dört namazı, hemen o gece, Eshâb-ı kiram yaralı ve çok yorgun oldukları hâlde, cemaatle kıldı.
***
Sual: Bir tarlayı kiralarken, ne ekileceği, sözleşme yapılırken bildirilmeli midir ve ağaç dikmek için de tarla kiralanabilir mi?
Cevap: Tarla kiraya verilirken, ne ekileceği bildirilmeli veya her şey ekilebilir demelidir. Tarla; bina yapmak, ağaç dikmek üzere de kiralanabilir. Müddet bitince, bunları kaldırmak veya tarla sahibinin bunları satın alması lazımdır. Yonca da ağaç gibidir.
***
Sual: Dinimizde yalnız Cuma günleri oruç tutmanın ve yalnız Cuma geceleri teheccüd namazı kılmanın herhangi bir mahzuru var mıdır?
Cevap: Yalnız Cuma günleri oruç tutmak ve yalnız Cuma geceleri teheccüd namazı kılmak mekruhtur.
***
Sual: Hasta olan bir kimse, sağlamken kazaya kalan namazlarını, teyemmüm yaparak, oturduğu yerde veya ima ile kaza edebilir mi?
Cevap: Bir kimse, sağlamken kılmadığı namazları, hasta iken teyemmüm ederek ve ima ile kaza etmesi caizdir. İyi olursa, tekrar kılması lazım olmaz. Kaza kıldığını başkasına bildirmemelidir. Çünkü namazı vaktinde kılmamak günahtır. Günahı ise, gizlemek lazımdır.
***
Sual: Namazı bozan şeyler nelerdir? Necaset bulaşmış ayakkabı ile cenaze namazı kılınabilir mi?
Cevap: (Dürr-ül-muhtâr)da bildirilen namazı bozan şeylerden bir kısmı şunlardır:
15- Namazdan olmayan fazla hareketler, namazı bozar. Rüküu ve secdeleri çok yapmak ve abdest almağa gitmek bozmaz. Akrep, yılan öldürmek gibi özürlü çok hareketler de bozmaz. Bir elin hareketi üçten az olursa bozmaz. İki el ile bir hareket de, bozar denildi. Namaz içindeki tekbirlerde, elleri kulaklara kaldırmak bozmaz, mekruhtur.
16- Necis yerde durmak ve secde etmek bozar. Necis yere temiz şey sererse, bozmaz. Giyilmiş olan ayakkabı, elbise, insanın derisi demektir. Palto ucunu pis yere getirip secde edilemez. Paltoyu çıkarıp da sermelidir. [Necaset bulaşmış ayakkabı ile cenaze namazı kılınmaz.]
17- Bir rükünde, üç kere sübhanallah diyecek kadar avret yeri açılırsa veya derisinde, elbisesinde namazı bozacak kadar necaset olursa veya imamın önüne geçerse veya [aynı imama uymuş olan] kadınla bir hizada olursa bozulur. Bunları kendi yaparsa, derhal bozulur.
18- Necis yere, renk, koku, nem geçiren şey serip üzerinde kılmak bozar. Geçirmezse, bozmaz. Fazla toprak örtüp kılınca bozmaz. (Tam İlmihal s. 232)
***
Sual: Kabrin derinliği, genişliği ne kadar olmalı ve ölünün kabir içine konuş şekli nasıldır?
Cevap: Konu ile alakalı olarak Câmi’-ul-fetâvâ kitabında deniyor ki:
“Kabrin derinliği, insanın göğsüne kadar olmalıdır. Adam boyunca olması daha iyidir.”
Kabir, su girmemesi, koku çıkmaması ve hayvanların açmaması için, derin olmalıdır. Uzunluğu meyyitin boyu kadar, genişliği, boyunun yarısı kadar olmalıdır. Kabrin uzunluğuna istikameti, kıble ciheti ile dik açı yapacak şekilde olmalıdır. Lahd yapmak sünnettir. Lahd, kabir kazıldıktan sonra, kabrin tabanından kıble cihetine ve kabir boyunca, içine meyyit sığacak kadar genişlik ve yükseklikte kazılan yerdir. Meyyit, lahd içine, sağ yanı üzere konur. Şak yapılmaz yani kabir kazıldıktan sonra ortasına çukur açıp, meyyit buraya konmaz. Toprak çürük, nemli ise, erkeği lahdin veya doğruca kabrin içine tabut ile koymak caiz olur. Toprak kuru ve sağlam ise, erkeği tabut ile gömmek mekruh olur. Meyyitin altına keçe, hasır gibi şeyler sermek de mekruhtur. Tabut ile gömünce tabut içine biraz toprak konur. Kadınları, her zaman tabut ile gömmek efdaldir.
***
Sual: Peygamber efendimizin hatırı, hürmeti için diyerek, Allahü teâlâdan bir şey istemenin, dinen mahzuru olur mu?
Cevap: Mir’ât-i Medîne kitabında deniyor ki:
“Allahü teâlâ (Seni yaratmasaydım, hiçbir şeyi yaratmazdım) buyurarak, Muhammed aleyhisselamın Habîbullah olduğunu, Onu çok sevdiğini bildiriyor. Bu hadîs-i kudsî, İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin Mektûbât kitabında da yazılıdır. Aşağı bir insan bile, sevgilisinin hatırı için istenileni boş çevirmez. Aşıka, maşûkunun hatırı için iş gördürmek kolaydır. Bir kimse; 'Ya Rabbi! Habibin Muhammed aleyhisselam hatırı için senden istiyorum' dese, bu isteği ret olunmaz. Fakat, değeri olmayan dünyalık işler için, Resûlullahın hatırını, hürmetini vesile etmek layık değildir.”
***
Sual: Peygamber efendimizin kabrini ziyaret etmenin, dinen hükmü nedir?
Cevap: İmâm-ı a’zam Ebû Hanîfe hazretleri;
“Kabr-i saadeti ziyaret etmek sünnetlerin en kıymetlisidir” buyurmuştur. Vacib diyen âlimler de vardır. Bunun için, Şafii mezhebinde Kabr-i saadeti ziyaret etmek nezir olunur.
***
Sual: Kur’ân-ı kerimdeki duraklardan "lâ" harfi bulunan yerde, nefesi yetişmeyip duran bir kimse nasıl hareket etmelidir?
Cevap: Kur’ân-ı kerimdeki duraklardan “Lâ” bulunan yerde, nefesi yetişmeyip durulursa, evvelki kelime ile birlikte tekrar okunur. Âyet-i kerime sonunda durunca, tekrar edilmez.