Cevap:
Konu ile alakalı olarak İmâm-ı Rabbânî hazretleri Mektûbât kitabında buyuruyor ki:
“Namazları vaktinde kılmak ve vaktinde kıldığını bilmek şarttır. Namazda okunan Kur’ân-ı kerimi sünnet olan miktarda okumalıdır. Rükuda ve secdelerde hareketsiz durmak lazımdır. Çünkü, farz veya vaciptir. Rükudan kalkınca, öyle dik durmalıdır ki, kemikler yerlerine yerleşsin. Bundan sonra, bir miktar, bu şekilde durmak farzdır veya vacip yahut sünnet demişlerdir. İki secde arasında oturmak da böyledir. Bunlara çok dikkat etmelidir. Rükuda ve secdelerde tesbih en az üç keredir. Çoğu yedi veya onbirdir. İmam için ise, cemaatin hâline göredir. Kuvvetli bir insanın, sıkıntısı olmadığı zamanlarda, yalnız kılarken, rüku ve secde tesbihlerini, hiç olmazsa, beş kere söylemelidir. Secdeye giderken önce dizler, sonra eller, daha sonra burun, en sonra da alın konur. Dizlerden ve ellerden, önce sağdakiler yere konur. Secdeden kalkarken, önce alın kaldırılmalıdır. Ayakta iken, secde yerine, rükuda iken ayaklara, secdede burun ucuna ve otururken iki ellere veya kucağına bakılır. Böyle yapılırsa, kalp de, dünya düşüncelerinden kurtulabilir, huşu hasıl olur. Peygamber efendimiz böyle buyurmuştur. El parmaklarını rükuda açmak ve secdede birbirlerine yapıştırmak sünnettir.”
***
Sual: Kazaya kalan namaz, oruç borcu olan bir kimse, bunları hemen acele olarak kaza etmesi şart mıdır?
Cevap:
Bir kimsenin kılınmamış, kazaya kalmış namaz borçları, beşten çok ise, acele kaza etmesi lazımdır. Okuduğu veya dinlediği secde âyetleri için yapmadığı tilavet secdelerini ve kazaya kalan oruç borçlarının kazasını geciktirebilir, gecikmesi günah olmaz.
***
Sual: Beş vakit namazı, yalnız kılan kimse, son vaktini beklemeyip hep ilk vaktinde mi kılmalıdır?
Cevap:
Her namazı evvel vaktinde kılmalı, ikindiyi ve yatsıyı İmâm-ı a'zamın kavline göre kılmalıdır. Namaz ne kadar geç kılınırsa sevabı o kadar azalır. Müstehab olan vakitler, cemaat ile kılmak, mescide gitmek içindir. Namazı kılmadan vakti çıkarsa, büyük günah olur. Kaza etmekle, bu günahın affolmadığı, ayrıca tövbe etmenin lazım olduğu, İbn-i Âbidînde yazılıdır.