Cevap: Yalnız keyiflerini, zevklerini düşünenler, zevklerine kavuşmak için, başkalarının zarara, felakete düşmelerinden çekinmeyenler diyorlar ki: (Umacı gibi örtünmüş kadını görmek, insana sıkıntı veriyor. Süslü, açık, güzel kadına, kıza bakmak ise, insana ferahlık, neşe veriyor. Güzel bir çiçeğe bakmak, koklamak gibi tatlı oluyor). Hâlbuki, çiçeğe bakmak, onu koklamak ruha tatlı gelmektedir. Ruhun Allahü teâlânın varlığını, büyüklüğünü anlamasına, Onun emirlerine uymasına sebep olmaktadır. Kokulu, tuvaletli, açık kıza bakmak ise, nefse hoş gelmektedir.
Kulak, renkten zevk almaz. Göz de sesten zevk almaz. Çünkü, anlamazlar. Nefs Allahü teâlânın düşmanıdır. Zevklerine kavuşmak için her kötülüğü yapmaktan çekinmez. İnsan haklarını, kanunları çiğner. Onun zevklerinin sonu yoktur. Kıza bakmakla doymaz. Onunla buluşmak, her zevkini yapmak ister. Bunun içindir ki, bütün kanunlar, nefislerin taşkınlıklarını önlemektedir.
Nefsin taşkın zevkleri, insanı sefalete, hastalıklara, aile facialarına, felâketlere sürüklemektedir. Allahü teâlâ, bu facialara mani olmak için, kızların açılmalarını, yabancı erkeklere yaklaşmalarını, içkiyi, kumarı yasak etmiştir. Nefslerinin esiri olanlar, bu yasakları beğenmiyorlar. Bunun için, Ehl-i sünnet âlimlerinin ilmihâl kitaplarını kötülüyor, gençlerin bu kitapları okuyarak saadete kavuşmalarına mani oluyorlar. Kadınların, kızların pazar yerlerinde ve mağazalarda alış-veriş yapmalarının günah olduğu, yukarıdaki yazılardan anlaşılmaktadır. Müslümanların kızlarını böyle günahlardan korumaları lâzımdır. Korumazlarsa, imanları gider, kâfir olurlar. İslâm düşmanları, kâfirliği yaymak için, imanı yok eden şeylere memleketin âdeti diyorlar. (Tam İlmihal s. 169)
***
Sual: Müslüman olduğu hâlde, namaz kılmayanın, namaza ehemmiyet vermeyenin veya şartlarını gözetmeyenin dini, imanı gider, yıkılır mı?
Cevap: Bu konuda Muhammed Ma’sûm Fârûkî hazretleri Mektûbât kitabında, bir talebesine hitaben buyuruyor ki:
“İyi biliniz ki, namaz, dinin direğidir. Namaz kılan bir insan, dinini doğrultmuş olur. Namaz kılmayanın, dini yıkılır. Namazları, müstehab zamanlarında, şartlarına ve edeblerine uygun olarak kılmalıdır. Bunlar, fıkıh kitaplarında bildirilmiştir. Namazları cemaat ile kılmalı ve birinci tekbiri imam ile birlikte almaya çalışmalıdır ve birinci safta yer bulmalıdır. Camiye geç gelip, birinci safa geçmek için, safları yarmak, cemaate eziyet vermek haramdır. Bunlardan biri yapılmazsa, matem tutmalıdır! Kâmil, olgun bir Müslüman, namaza durunca, sanki dünyadan çıkıp ahirete girer. Çünkü, dünyada Allahü teâlâya yaklaşmak, çok az nasip olur. Eğer nasip olursa, o da zılle, gölgeye, surete yakınlıktır. Ahiret ise, asla yakınlık yeridir. İşte namazda, ahirete girerek, burada nasip olan devletten hisse alır.
Bu dünyada hasret ve firak, ayrılık ateşi ile yanan susuzlar, ancak namaz çeşmesinin hayat suyu ile serinleyip rahat bulur. Büyüklük ve mabudluk sahrasında şaşırmış kalmış olanlar, namaz gelininin çadır etekleri altında vuslatın, matluba kavuşmanın kokusunu duyarak hayran olurlar. Allahü teâlânın Peygamberi buyurdu ki: (Bir mümin namaz kılmaya başlayınca, Cennet kapıları onun için açılır. Rabbi ile onun arasında bulunan perdeler kalkar. Cennette olan huru'în onu karşılar. Bu hâl, namaz bitinceye kadar devam eder.)”
***
Sual: İhlas, takva, feyiz ve Allaha yaklaşmak ne demek ve nasıl elde edilir?
Cevap: İhlas, ibadetleri, Allahü teâlâ emrettiği için yapmaktır. Ehl-i sünnet olan her müminde biraz ihlas vardır. Takva ile ve ibadet yapmakla, kendisine Feyiz denilen kalp nurları gelir. Bir velinin, evliyanın kalbinden saçılan bu feyizlerden, nurlardan alırsa, ihlası çabuk ve çok artar. Takva, haramlardan nefret etmek, haram işlemeyi hatıra bile getirmemektir. Allahü teâlâya yaklaşmak, Onun rızasına, sevmesine kavuşmak demektir. Allahü teâlânın müminlerin kalplerine gönderdiği nurlar, feyizler, ibadetleri ve takvası çok olanlara, gelmektedir.
***
Sual: Namaza nasıl başlanır, niyet ne zaman ve nasıl yapılır?
Cevap: Namaza başlarken, erkekler iki eli kaldırır. Baş parmak uçları kulak yumuşağına değer. Avuç içleri kıbleye döndürülmüş olmalıdır. Eller, kulaktan ayrılırken (Allahü ekber) demeğe başlanıp, göbek altına bağlarken bitirilir.
İftitah tekbiri söylerken niyet edilir. Daha önce de niyet etmek câizdir. Hatta, cemaat ile namaz kılmak için evinden çıkan kimse, niyet etmeden imama uysa, câiz olur. Fakat yolda, namazı bozan şeylerden birini yapmamak lâzımdır. Yürümek ve abdest almak zarar vermez.
Namaza niyet etmek demek, ismini, vaktini, kıbleyi, imama uymağı irade etmek, kalbinden geçirip, kılmağı tercih etmek demektir. Yalnız ilim, yani ne yapacağını bilmek niyet olmaz. Şafii mezhebinde, namazın rükünlerini de hatırlamak lâzımdır. Cemaate, namaz arasında yetişen kimse, yatsının farzı mı, teravih mi anlayamasa, farz niyet ederek imama uyar. Teravih kılınıyorsa, bunun namazı, farzdan önce olduğu için nafile olur. Çünkü farzdan önce teravih kılınmaz. Hemen farzı yalnız kılıp, teravihin bir kısmını cemaat ile kılar. Noksan kalan rekatlerini, sonra yalnız kılar. Bundan sonra, vitir namazını kılar.
İftitah tekbirinden sonra edilen niyet, sahih olmaz ve o namaz, kabul olmaz. Farzlarda ve vaciblerde niyet ederken, hangi farz ve hangi vacib olduğunu bilmek lâzımdır. Meselâ (Bugünkü öğleyi kılmağa) diye, farzın ismini bilmek veya (Vaktin farzı) demek lâzımdır. Bayram, vitir ve nezir namazlarını kılarken, bunların vacib olduklarını ve isimlerini düşünmek lâzımdır. Rekat sayısını niyet lâzım değildir. Sünnet kılarken (Namaza) niyet etmek kâfidir. Cenaze namazına (Allahü teâlâ için namaza, meyyit için duaya) diye niyet edilir. Öğlenin ilk sünnetini kılarken öğlenin farzı diye niyet ederse, öğlenin farzını kılmış olur. Bundan sonra kıldığı farz, nafile olur. İmamın, erkeklere imam olmağa niyet etmesi lâzım değildir. Fakat, cemaat ile kılmak sevabına kavuşamaz. İmam olmağa niyet ederse, bu sevaba da kavuşur. Yalnız kılan kimseye, sonra başkasının gelip uyması câizdir. Cemaatin (Uydum hazır olan imama) diye de, niyet etmesi lâzımdır. İmamın, (Kadınlara imam olmağa) niyeti lâzımdır. Cemaatin imamı tanıması, bilmesi şart değildir. İmam tekbir söylerken, ona uymağa niyet etmeli ve hemen namaza durmalıdır. İmam, yerinde durunca, ona uymağa niyet edip, namaza beraber başlamak da iyidir. (Tam İlmihal s. 214)