Cevap: “Ben öldükten sonra, kanımın ve organlarımın, hastalara, yaralılara verilmesini istiyorum” demek caiz değildir. Çünkü bu söz, organlarını vakfetmek veya sadaka olarak vermek, yahut vasiyet etmek olur. Bunların üçünün de sahih olabilmeleri için, mütekavvim mal ile yapılmaları lazımdır. Hür insan ve hiçbir parçası mal değildir. Harpte esir alınan kölenin, yalnız canlı olan bütün bedenine mal denilmiş ise de, organları ve ölüleri mal değildir.
“Ben öldükten sonra, kanımın, uzuvlarımın bir Müslümana verilmesine zaruret olursa, verilmesi için, izin veriyorum” demek caiz olur.
***
Sual: Vekil olan bir kimse, vekili olduğu kimsenin malını dilediği fiyata satabilir mi?
Cevap: Umumi vekil, sahibinin malını, dilediği fiyata satabilir. Fiyat söylenmiş ise, daha aşağı satamaz, satarsa, öder. Vekil, sahibinin malını, kendine satın alamaz, akrabasına da satamaz. Ancak, bunlar, umumi vekil ise veya değerinden yüksek satabilir. Umumi vekil, peşin de, veresiye de satabilir. Fakat, peşin sat veya şu malımı sat da borcumu ver denildi ise, veresiye satamaz.
***
Sual: Dinen zaruret ve harac ne demektir?
Cevap: İnsanı bir şey yapmaya zorlayan semavi sebebe, yani insanın elinde olmayarak hasıl olan sebebe Zaruret denir. İslâmiyetin emir ve yasak etmesi, tedavi edilemeyen şiddetli ağrı, bir uzvun yahut hayatın telef olmak tehlikesi ve başka bir şey yapamamak mecburiyeti hep zarurettir. Bir farzın yapılmasına mâni veya haram işlemeye sebep olanı önlemenin meşakkatli, güç olmasına Harac denir.
***
Sual: Parmağı kopan bir kimse, bunun yerine madenden, plastikten yapılmış parmak takabilir mi?
Cevap: El, ayak, parmak, burun, diş, göz, kalp ve başka uzuvlar bozulunca, kopunca yerlerine maden, plastik koymak, diri ve ölü insandan organ nakletmenin caiz olduğu, Hindistan âlimlerinin yayınladığı El-muallim dergisinin 1406 nüshasında yazılıdır. Çünkü bir organı kurtarmak, hayatı kurtarmak gibi zaruridir. Diri insanın organını, etini yemek caiz değildir. Kanını nakletmek caizdir.
***
Sual: Günah olan şeyleri sevmek, beğenmek, imana zarar verir mi?
Cevap: Küfrü, haramları, mekruhları sevmek, beğenmek, imanı giderir.
***
Sual: Namazın doğru olması için, abdestin ve guslün doğru olması lâzımdır buyruluyor. Gusül abdestinin fazileti nedir?
Cevap: Namazın doğru olması için, abdestin ve guslün doğru olması lâzımdır. İbni Âbidîn, (Dürr-ül-muhtâr) şerhinde buyuruyor ki: (Cünüp olan her kadının ve erkeğin ve hayızdan ve nifastan kurtulan kadınların, namaz vaktinin sonuna o namazı kılacak kadar zaman kalınca, gusül abdesti alması farzdır).
Farzları yapanlara çok sevab vardır. Yapmayanlara da, büyük günah vardır. (Gunyet-üt-tâlibîn) kitabının bildirdiği hadîs-i şerifte, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” buyuruyor ki: (Gusül abdesti almağa kalkan bir kimseye, üzerindeki kıl adedince [yani pek çok demektir] sevab verilir. O kadar günahı af olur. Cennetteki derecesi yükselir. Guslü için ona verilecek sevab, dünyada bulunan her şeyden daha hayırlı olur. Allahü teâlâ, Meleklere, bu kuluma bakınız! Gece, üşenmeden kalkıp, benim emrimi düşünerek, cenabetten gusül ediyor. Şahit olunuz ki, bu kulumun günahlarını af ve mağfiret eyledim buyurur).
(Ey Oğul İlmihâli)nin doksanbirinci sahifesinde yazılı hadîs-i şerifte, (Kirlenince, çabuk gusül abdesti alın! Çünkü kiramen kâtibîn melekleri, cünüp gezen kimseden incinir) buyuruldu. Yine, aynı sahifede: İmâm-ı Gazâlî buyurdu ki, bir kimse, rüyada bana dedi ki, (Bir miktar zaman, cünüp kaldım. Şimdi üzerime ateşten gömlek giydirdiler. Hâlâ ateş içindeyim). (Zevâcir) ve (Risâle-i ünsiyye) kitaplarındaki hadîs-i şerifte, (Resim, köpek ve cünüp kimse bulunan eve rahmet melekleri girmez) buyuruldu. Namaz kılan ve kılmayan herkes, bir namaz vaktini cünüp geçirirse, çok acı azab göreceği (Zevâcir)de yazılıdır. Öğle ezanından sonra cünüp olan, öğle namazını kılmamış ise, ikindi vaktine kadar; kılmış ise, akşam namazına kadar gusül etmelidir. Yıkanamazsa, teyemmüm etmelidir. (Tam İlmihal s. 132)