Cevap: İmam-ı Rabbani hazretleri Mektûbât kitabının birinci cildi 304. mektubunda buyuruyor ki: Peygamberimiz “aleyhi ve alâ âlihissalâtü vesselâm” buyurdu ki, (İnsanın, Rabbine en yakın olduğu zaman, namaz kıldığı zamandır). Namaz kılan bir kimse, Rabbi ile konuşmakta, Ona yalvarmakta ve Onun büyüklüğünü ve Ondan başka her şeyin hiç olduğunu görmektedir. Bunun için, namazda korku, dehşet, ürkmek hâsıl olacağından, teselli ve rahat bulması için, namazın sonunda, iki defa selâm vermesi emir buyuruldu. Peygamberimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” bir hadîs-i şerifte, (Farz namazdan sonra 33 tesbih, 33 tahmid, 33 tekbir ve bir de tehlil) emir etmiştir. Bunun sebebi, bu fakirin anladığına göre, namazdaki kusurlar (Tesbih) ile örtülür. Lâyık olan, tam ibadet yapılamadığı bildirilir. (Tahmid) ile, namaz kılmakla şereflenmenin Onun yardımı ve eriştirmesi ile olduğu bilinerek, bu büyük nimete şükür, hamd edilir. (Tekbir) ederek de, Ondan başka ibadete lâyık kimse olmadığı bildirilir.
Bu mühim sünneti elden kaçırmamalı. Camilerde, cenaze olduğu zamanda da, Âyet-el-kürsî ile tesbihleri terk etmemelidir.
Namaz, şartlarına ve edeblerine uygun olarak kılınır ve yapılan kusurlar da böylece örtülüp, namazı nasip ettiğine de şükür edip ve ibadete, başka hiç kimsenin hakkı olmadığı, kalbinden temiz ve hâlis olarak, kelime-i tevhid ile bildirilince, bu namaz, kabul olunabilir. Bu kimse, namaz kılanlardan ve kurtuluculardan olur. (Mektûbât Tercemesi s. 488)
***
Sual: Yasak edilmeyen, mubah olan şeyler yapılırken, sevap veya günah olma durumu olabilir mi?
Cevap: Her mubah, iyi niyetle yapılınca taat, kötü niyetle yapılınca, günah olur. Koku sürünen, iyi giyinen kimse, dünya lezzeti için veya gösteriş yapmak, öğünmek, kendini kıymetlendirmek için, yahut yabancı kadınları avlamak için şık giyinirse, günah işlemiş olur. Dünya lezzetini tatmak için olan niyetine azap verilmez ise de, ahiret nimetlerinin azalmasına sebep olur. Başka niyetleri için azap görür. Bu kimse, sünnet olduğu için koku sürünür, şık giyinirse, camiye saygı için, camide yanına oturan Müslümanları incitmemek için, temiz, sıhhatli olmak için, İslâmın vakarını, şerefini korumak için niyet edince, her niyeti için ayrı sevaplar kazanır. Bazı âlimler buyuruyor ki:
“Her mubah işte, hatta yemede, içmede, uyumada ve helaya girmekte bile iyi niyet etmeyi unutmamalıdır.”
İnsan, mubah bir işe başlarken, niyetine dikkat etmelidir. Niyeti iyi ise, o işi yapmalıdır. Niyeti, yalnız Allahü teâlâ için olmazsa, yapmamalıdır. Hadîs-i şerifte;
(Allahü teâlâ, sizin suretlerinize, mallarınıza, bakmaz. Kalplerinize ve amellerinize bakar) buyuruldu. Yani Allahü teâlâ, insanın yeni, temiz elbisesine, hayrat ve hasenatına, malına, rütbesine bakarak sevap ve ikram vermez. Bunları ne düşünce, ne niyetle yaptığına bakarak, sevap veya azap verir.
***
Sual: Kaplıca ve hamamlarda, bazen havuzun veya kurnanın su ile dolu olduğu oluyor. Bu su ile abdest ve gusül alınabilir mi?
Cevap: Hamama giren kimse, kurnayı veya havuzu dolu görse, içine necaset bulaştığını bilmedikçe, o su ile abdest alır ve gusül edebilir. Su akıtıp, kurnayı taşırmaya lüzum yoktur.
***
Sual: Gayr-i müslimlerin ibadet maksadı ile kullandıkları şeyleri, bir Müslümanın kullanması mahzurlu mudur?
Cevap: Kâfirlerin ibadetlerini, ibadet olarak yapmak, mesela kiliselerinde çaldıkları org gibi çalgıları ve çanları camilerde çalmak ve İslâmiyetin kâfirlik alameti saydığı şeyleri, zaruret olmadan kullanmak küfür olur, imanı giderir.
***
Sual: Yaprak, ağaç dalı gibi şeyler, su içinde olsa, bu su ile abdest alınabilir mi?
Cevap: Kudûrî şerhinde deniyor ki:
“Bir suya, temiz şeyler karışsa, su ismi değişmedikçe, rengi dönse bile, onunla abdest alınır.”