Cevap:
Konu ile alakalı olarak Halebî’de deniyor ki:
“Secdeye yatarken, kamis, yani entariyi ve pantolon paçalarını yukarı çekmek mekruhtur ve bunları yukarı çekip, kıvırıp da, namaza durmak da mekruhtur. Kolları, bacakları, etekleri sığalı, kıvrık, kısa olarak namaz kılmak da mekruhtur.”
Tembellikle veya başı kapalı kılmanın ehemmiyetini düşünmeyerek, başı açık namaz kılmak mekruhtur. Namaza ehemmiyet vermemek ise küfürdür. Kendini aciz, zavallı göstermek, Allahü teâlâdan korktuğu için başını örtmemek mekruh olmaz. Yani, Allahü teâlânın korkusundan rengi sararıp, vücudu titreyip, kendini ve her şeyi unutan kimse, başını örtmezse, mekruh olmaz. Fakat, bunların da örtmesi, daha iyi olur. Çünkü, başı açmak;
(Namazda ziynetli elbisenizi alınız, örtünüz!) mealindeki âyet-i kerimeye uymamak olur.
***
Sual: Namaz kılarken, erkeklerin sarık sararak namazı öyle kılması şartı var mıdır?
Cevap:
“Secdeye yatarken, kamis, yani entariyi ve pantolon paçalarını yukarı çekmek mekruhtur ve bunları yukarı çekip, kıvırıp da, namaza durmak da mekruhtur. Kolları, bacakları, etekleri sığalı, kıvrık, kısa olarak namaz kılmak da mekruhtur.”
Tembellikle veya başı kapalı kılmanın ehemmiyetini düşünmeyerek, başı açık namaz kılmak mekruhtur. Namaza ehemmiyet vermemek ise küfürdür. Kendini aciz, zavallı göstermek, Allahü teâlâdan korktuğu için başını örtmemek mekruh olmaz. Yani, Allahü teâlânın korkusundan rengi sararıp, vücudu titreyip, kendini ve her şeyi unutan kimse, başını örtmezse, mekruh olmaz. Fakat, bunların da örtmesi, daha iyi olur. Çünkü, başı açmak;
(Namazda ziynetli elbisenizi alınız, örtünüz!) mealindeki âyet-i kerimeye uymamak olur.
***
Sual: Namaz kılarken, erkeklerin sarık sararak namazı öyle kılması şartı var mıdır?
Cevap:
Başına beyaz sarık sarmak müstehabdır. Resûlullah efendimizin siyah sarık da sardığı "Ma'rifetnâme"de yazılıdır. Sarığının ucunu iki küreği arasına, iki karış uzatırdı.
***
Sual: Kadınların, muayyen hâllerinde iken, namaz kılmalarının, camiye girmelerinin, tavaf yapmalarının dinimiz açısından hükmü nedir?
Cevap:
***
Sual: Kadınların, muayyen hâllerinde iken, namaz kılmalarının, camiye girmelerinin, tavaf yapmalarının dinimiz açısından hükmü nedir?
Cevap:
Kadınların hayız ve nifas günlerinde namaz kılmaları, oruç tutmaları, cami içine girmeleri, Kur’ân-ı kerimi okumaları ve tutmaları, tavaf yapmaları, cima etmeleri, dört mezhepte de haramdır.
Cünüp veya hayızlı iken camiye girmek, hatta cami içinden geçmek haramdır. Geçecek başka yol bulamazsa veya camide cünüp olursa veya camiden başka yerde su bulamazsa, teyemmüm edip girer ve çıkar. Kur’ân-ı kerim okuması, Mushafı tutması ve Kâbe-i muazzamayı tavaf etmesi, dört mezhepte de haramdır.
Kadınların başı, kolu, bacağı açık olarak, camiye gelip, mevlid, vaaz ve Kur’an okuyan hafızları dinlemeleri haramdır, büyük günahtır. Hıristiyan kadınları bile, kiliseye giderken, böyle açık değildir. Açık kadınların, erkekler arasına karıştığı yerler, ibadethane olmaktan çıkar ve buralara cami denmez. Böyle yerlere, namaz kılmak için dahi gidilmez.
***
Sual: Allahü teâlânın sevdiklerini sevmek nasıl olmalı ve istifade edildiği nasıl anlaşılır?
Cevap:
Cünüp veya hayızlı iken camiye girmek, hatta cami içinden geçmek haramdır. Geçecek başka yol bulamazsa veya camide cünüp olursa veya camiden başka yerde su bulamazsa, teyemmüm edip girer ve çıkar. Kur’ân-ı kerim okuması, Mushafı tutması ve Kâbe-i muazzamayı tavaf etmesi, dört mezhepte de haramdır.
Kadınların başı, kolu, bacağı açık olarak, camiye gelip, mevlid, vaaz ve Kur’an okuyan hafızları dinlemeleri haramdır, büyük günahtır. Hıristiyan kadınları bile, kiliseye giderken, böyle açık değildir. Açık kadınların, erkekler arasına karıştığı yerler, ibadethane olmaktan çıkar ve buralara cami denmez. Böyle yerlere, namaz kılmak için dahi gidilmez.
***
Sual: Allahü teâlânın sevdiklerini sevmek nasıl olmalı ve istifade edildiği nasıl anlaşılır?
Cevap:
Güneşin karşısına bir ayna koyalım. Bu ayna karşısına, ikinci bir ayna, bunun karşısına da üçüncü bir ayna, bunun karşısına dördüncü, böylece otuzuncu aynaya bakınca, güneş bu aynada görünür. Çünkü, her ayna birbirine güneşi göstermektedir. Bunun gibi, Eshâb-ı kirâmın “aleyhimürrıdvân” hepsinin kalbi, Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” mübarek kalbinden saçılan nurların tesiri ile, ayna gibi cilâlandı. Çünkü Onu, çok, pek çok seviyorlardı. Onun güzel ahlâkını, tatlı sözlerini ve mucizelerini ve nurlu yüzünü görerek, kendisine âşık olmuşlardı. Her işlerinde Onun gibi olmağa çalışıyorlardı.
Her biri, canını, Onun bir işareti ile feda ediyordu. Onu iyi anlayıp, çok severek ve sohbetinde bulunarak, bol bol aldıkları nurları, kendilerine âşık olan, bağlanan genç kalplere yayıp, bunları temizlediler. Bu nurlar, bu kalplerden de, bunlara bağlanan başka gençlerin kalbine geldi. Böylece, binüçyüz sene kadar, aynı nurlar, Evliyanın kalbinden saçılarak, her asırda, bu kalplere bağlanan kalpleri temizleyip ayna gibi yaptılar. Yani, kalp gözleri açıldı.
Bu saadete kavuşan bahtiyarlara, (Velî), (Evliya) denildi. Evliyanın büyüklerinden, zamanının kutbu, Mazher-i Cân-ı Cânân buyuruyor ki, (Bütün kazançlarıma, mürşidlerimi çok sevmekle kavuştum. Saadetlerin anahtarı, Allahü teâlânın sevdiklerini sevmektir). Alî Râmîtenî “kaddesallahü teâlâ sirrehül’azîz” hazretleri buyurdu ki, (Allah adamlarının kalpleri, Hakkın namazgâhıdır. O kalplere girmiş olanlara da, o nazardan nasip erişir.) (Tam İlmihal s. 1050)
Her biri, canını, Onun bir işareti ile feda ediyordu. Onu iyi anlayıp, çok severek ve sohbetinde bulunarak, bol bol aldıkları nurları, kendilerine âşık olan, bağlanan genç kalplere yayıp, bunları temizlediler. Bu nurlar, bu kalplerden de, bunlara bağlanan başka gençlerin kalbine geldi. Böylece, binüçyüz sene kadar, aynı nurlar, Evliyanın kalbinden saçılarak, her asırda, bu kalplere bağlanan kalpleri temizleyip ayna gibi yaptılar. Yani, kalp gözleri açıldı.
Bu saadete kavuşan bahtiyarlara, (Velî), (Evliya) denildi. Evliyanın büyüklerinden, zamanının kutbu, Mazher-i Cân-ı Cânân buyuruyor ki, (Bütün kazançlarıma, mürşidlerimi çok sevmekle kavuştum. Saadetlerin anahtarı, Allahü teâlânın sevdiklerini sevmektir). Alî Râmîtenî “kaddesallahü teâlâ sirrehül’azîz” hazretleri buyurdu ki, (Allah adamlarının kalpleri, Hakkın namazgâhıdır. O kalplere girmiş olanlara da, o nazardan nasip erişir.) (Tam İlmihal s. 1050)