Cevap: Hac ibadetinin farz olmasından başka, bu ibadeti yerine getirebilmek için de belli şartlar vardır ki bunlara Eda şartları denir ve dört tanedir:
1- Hapsedilmiş veya yasaklanmış olmamak.
2- Hac için gideceği yolun ve hac yerinin selamet ve emniyetli olması lazımdır. Gemi, tren, otobüs veya uçaklardan tehlikeli olan ile gitmek lazım olduğu zaman, hacca gitmek farz olmaz. Eşkıyaların, hacıların canına, malına saldırdığı yıllarda hacca gitmek farz olmaz.
3- Mekke’den üç gün üç gecelik uzak yerlerde bulunan hür kadının hacca gidebilmesi için, üç mezhepte, kocasının veya nikâhı düşmeyen ebedi mahrem akrabasından fasık, mürted olmayan akıllı, buluğa ermiş bir erkeğin beraber gitmesi lazımdır. Bunun yol parasını verecek kadar, kadının zengin olması da lazımdır. Künûz-üd-dekâık'da yazılı Bezzâr'ın bildirdiği hadîs-i şerifte;
(Kadın, yanında bir mahremi olmadan hacca gidemez!) buyuruldu. Zamanımızda fesat çoğaldığı için, nikâhtan ve sütten olan mahrem akraba ile sefere gitmemelidir. Zengin olan kadının, mahremi ile bir kere hacca gitmesine kocası mâni olamaz. Zira zevcin, kocanın farzlara mani olmaya hakkı yoktur.
4- Kadın, iddet hâlinde yani kocasından yeni ayrılmış olmamaktır.
***
Sual: Bir kimseye hac farz olduktan sonra, bunu geciktirmesi, sonraki senelere bırakması günah olur mu?
Cevap: Vücub şartları bulunmakla beraber, eda şartları da kendisinde bulunan kimsenin, o sene hacca gitmesi farz olur. O sene, hac yolunda ölürse hac sakıt olur ve bu kimsenin vekil gönderilmesi için vasiyet etmesi de lazım olmaz. Farz olduğu o sene gidilmezse, günah olur. Farz olduktan sonra hacca gitmeyi, daha sonraki senelere bırakan kimse fasık olur. Çünkü küçük günaha devam etmek, büyük günah olur. Sonraki senelerde, hac yolunda, evinde hasta olursa, hapse düşerse veya hacca gidemeyecek şekilde sakatlanırsa, yerine başkasını, kendi memleketinden bedel göndermesi veya bunun için vasiyet etmesi lazımdır. Bedel gönderdikten sonra iyi olursa, kendinin gitmesi de lazım olur. Sonraki senelerde hacca giderse, geciktirme günahı affolur. İmam-ı Muhammed ve imam-ı Şafii hazretlerine göre, sonraki senelere bırakması da caizdir.
***
Sual: İslâmiyette temizlik nasıl olmalıdır, Müslümanlar temiz olmak için nelere dikkat etmelidir?
Cevap: Tabiinden gençler, Eshâb-ı kirama “rıdvânullahi teâlâ aleyhim ecma’în”, Allahü teâlâ sizi çok seviyor. Kur’ân-ı kerimde sizi övüyor. Bunun sebebi nedir? Bize söyleyin de, biz de, sizin gibi olalım, bizi de çok sevsin dediklerinde, (Bizi çok seviyor. Çünkü biz, temizliğe çok dikkat ederiz) diye cevap verdiler. Allahü teâlâ, Kur’ân-ı kerimde çeşitli yerlerde, (Temiz olanları severim!) buyuruyor. Resûlullahın “sallallahü aleyhi ve sellem” o güzel nurlu yüzünü gören kimseye, (Sahâbî) denir. Birkaç dânesine (Eshâb) denir. O güzeli göremeyip de, yalnız, Sahâbîyi görenlere (Tâbi’în) denir. Müslümanlar, camilere, evlere ayakkabı ile girmez. Halılar, döşemeler, tozsuz, temiz olur. Her Müslümanın evinde hamam olur. Kendileri, çamaşırları, yemekleri hep temiz olur. Onun için, mikrop ve hastalık bulunmaz. Fransızların dünyaya övündükleri Versay sarayında bir hamam yok. Kâfirler pis oluyor. (Tam İlmihal s. 1046)
***
Sual: İslâmiyette bildirilen güzel ahlak nasıldır?
Cevap: İslâm dini, baştan başa ahlâk ve fazilettir. İslâm dininin, dostlara ve düşmanlara karşı yapılmasını emir ettiği iyilik, adâlet, cömertlik, akılları şaşırtacak derecede yüksektir. Ondört asırlık hâdiseler, bunu düşmanlara da, pek iyi göstermiştir. Sayılamayacak kadar çok vesikalardan hatıra geleni bildirelim:
Bursa müzesi arşivinde [yani evrak mahzeninde] ikiyüz sene öncesine ait bir mahkeme kaydında diyor ki, Altıparmakdaki Yahudi mahallesi yanında bir arsaya Müslümanlar cami yapıyor. Yahudiler, arsa bizimdir, yapamazsınız diyerek, iş, mahkemeye düşüyor. Arsanın Yahudilere ait olduğu anlaşılarak, mahkeme, Caminin yıkılmasına, arsanın Yahudilere verilmesine karar veriyor. Adâlete bakınız!
Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki, (İyi huyları tamamlamak, iyi ahlâkı dünyaya yaymak için gönderildim). Bir hadîs-i şerifte, (İmanı yüksek olanınız, ahlâkı güzel olanınızdır!) buyuruldu. İman bile, ahlâk ile ölçülmektedir! (İslâm ahlâkı) kitabında, İslâmın güzel ahlâkı yazılıdır. (Tam İlmihal s. 1046)