Cevap: İhtiyaç eşyası demek, kıymetleri ne kadar çok olursa olsun, bir ev, bir aylık yiyecek, her yıl üç kat elbise, çamaşır, evde kullanılan eşya ve aletler, binecek vasıtası, meslek kitapları ve ödeyeceği borçlarıdır. Bu eşyanın mevcut olması şart değildir. Eğer mevcut iseler, zekât, fıtra ve kurban için nisap hesabına katılmazlar. Ticaret için olmayan, ihtiyacından artan eşya, kiradaki evler, evindeki süs eşyası, yere serili olmayan halılar, kullanılmayan fazla ev eşyası, sanat ve ticaret aletleri, burada ihtiyaç eşyası sayılmaz. Bunlar fıtra ve kurban için, nisap hesabına katılır. Oturduğu ev büyük ise, ihtiyacından fazla, kullanılmayan odaların nisaba katılmaması sahihtir.
***
Sual: Bazı kimseler, “oruç uzun günlere geldiği için, niyetlenmeyin, kısa günlerde kaza edersiniz” diyorlar. Böyle söylemek doğru olur mu?
Cevap: Konu ile alakalı olarak Behcet-ül-fetâvâda deniyor ki:
“Ramazan-ı şerif, yaz aylarından birine geldiği zaman, din adamı şekline giren birisi, Müslümanlara; “Oruca niyet etmeyip, oruç tutmaz iseniz ve kışın kısa günlerde kaza ederseniz, caiz olur. Ramazanda oruca niyet etmeden, yer içerseniz, kefaret lazım olmaz” diyerek gençlere, talebeye, işçiye oruç tutturmazsa, bu kimse şiddetle cezalandırılır. Böyle söylemesi menedilir.”
***
Sual: Dinimizde sadece zekât verecek durumda olana mı zengin denir?
Cevap: Sadaka-i fıtır ve kurban nisabına malik olana da zengin denir. Bunların sadaka-i fıtır vermesi vacip olur. Mükellef yani akıllı, baliğ ve mukim iseler, kurban kesmeleri de vacip olur. Bunların zekât alması haram olur ve fakir olan kadın mahrem akrabasına, çalışamayan fakir erkek akrabasına yardım etmesi de vacip olur.
***
Sual: Fıtra için buğday ve un vermekte zorlanan bir kimse, bunların yerine ekmek de verebilir mi?
Cevap: Bir kimseye, fıtra için, buğday, un vermek de güç olursa, bunların kıymeti kadar, ekmek veya mısır verebilir. Ekmek ve mısır verirken, ağırlığa değil, parasına, kıymetine bakılır.
***
Sual: Vaktinde kılınmayan teravih namazı, daha sonra kaza edilebilir mi?
Cevap: Kılınmayan teravih namazı kaza edilmez. Kaza edilirse, nafile kılınmış olur, teravih olmaz.
***
Sual: Habis mal ne demektir ve zekâtı verilir mi veya habis malı ne yapmak gerekir?
Cevap: Gasp edilen, yani zulüm ile, zor ile alınan ve sirkat edilen, yani çalınan ve fâiz, rüşvet, kumar ile alınanı ve çalgı çalmak, şarkı söylemek ücreti ve alkollü içki satışı bedeli olarak alınan ve fâsid bey’ ile satın alınan mallara (Mâl-ı habis) denir. Habis malların zekâtları verilmez. Çünkü bunlar, alanın mülkü olmaz. Sahiplerine, sahipleri ölmüş ise vârislerine, vârisleri de yoksa, fakir Müslümanlara verilmeleri lâzımdır. Habis malları, birbirleri ile veya kendi helal malı ile karıştırırsa, bu karışım, mülkü olur ise de, buna (Mülk-i habis) denir. Mülk-i habisi de, başkasına vermek ve kullanmak haramdır ve tam mülk olmadığı için, zekâtı verilmez. Buna karışmış bulunan habis malın mislini, misli yoksa kıymetini kendi helal, zekât malından, sahiplerine tazmin ettikten [ödedikten] sonra, mülk-i habisi kullanması helal olur ve zekât nisabına katması lâzım olur. Bu borçlarını ödemek için, helal malı yoksa, ödünç alıp öder. Borcunu ödemeden evvel mülk-i habisi kullanmak, başkasına vermek haram ise de, satarsa, hediye ederse, alana haram olmaz. Sahipleri ve vârisleri bilinmiyorsa veya çeşitli kimselerden toplanan haram mallar birbirleri ile karıştırılıp mülk-i habis olurlarsa, hepsinin Müslüman fakirlere sadaka verilmesi lâzım olur. (İslâm Âhlâkı s. 294)