Cevap: Bu konuda İmâm-ı Gazâlî hazretleri, bir talebesine hitaben buyuruyor ki:
“Peygamberimiz Muhammed aleyhisselam bak ne buyuruyor: (Ahirette hesaba çekilmeden önce, dünyada iken hesabınızı görünüz ve tartılmadan önce, kendinizi tartınız!) Hazret-i Ali buyurdu ki: ‘Uğraşmadan, çalışmadan Cennete kavuşacağını zanneden kimse, hayale kapılıyor. Çalışarak kavuşacağım diyenin de kendini yorması, ibadet meşakkatlerini yüklenmesi lazımdır.’ Hazret-i Ali'nin talebesinden Hasen-i Basri hazretleri diyor ki: ‘İbadet etmeden Allahü teâlâdan Cennet istemek, büyük günahtır.’ Büyüklerden biri buyuruyor ki: ‘İlmi faydalı olan kimse, ibadeti bırakmaz, ibadetin sevabını düşünmeyi bırakır.’ Peygamber efendimiz buyurdu ki: (Akıl sahibi, nefsini ezip, ahirette lazım olan şeyler için çalışır. Ahmak, aptal olan da nefsinin arzuları peşinde koşup, Cennete götürmesi için de, Allaha dua eder.)”
***
Sual: İnsanlara insan oldukları için diri iken saygı gösterildiği gibi, öldüğünde cenazelerinde de saygılı olmak gerekir mi?
Cevap: Bir gün Peygamber efendimizin önünden bir cenaze geçirildi. Resûlullah efendimiz, tazim, hürmet için ayağa kalktılar. Eshab-ı kiram;
-Ya Resûlallah, bu cenaze Yahudi cenazesidir deyince, Peygamber efendimiz;
-Nefis değil midir? yani insan değil midir cevabını verdiler.
***
Sual: Bir cenaze görüldüğü zaman, ayağa kalkıp, cenaze geçinceye kadar öylece durup beklemek uygun mudur?
Cevap: Bu konuda Halebî kitabında deniyor ki:
“Önünden cenaze geçen kimse, cenaze için ayağa kalkıp dikili durmamalıdır. Cenazeyi taşımak ve arkasından yürümek için kalkmalıdır. Resûlullah efendimizin cenaze görünce kalktığı, geçtikten sonra oturduğu ve siz de böyle yapın diye emir buyurduğu bildirildi ise de, bu emir nesih edildi. Yani bir zaman sonra, bu emrini değiştirdi.” Merâk-ıl-felâh ve Dürr-ül-Muhtârda da cenazeyi görenin saygı duruşu olarak ayağa kalkmasının caiz olmadığı yazılıdır.
***
Sual: Hanefi mezhebinde olan bir Müslüman, ayağına giydiği mestlerin üstü ile beraber altını da mesh edecek midir?
Cevap: Hanefi mezhebinde mesh, mestlerin yukarıdaki yüzlerine yapılır, mestlerin taban altına mesh yapılmaz.
***
Sual: Ahirette nimete kavuşmak için, iman sâhibi olmak mı lâzımdır? Kâfirlerin öldürdükleri Müslümanlar ölürken acı duyarlar mı?
Cevap: Âdem aleyhisselâmdan bugüne kadar, her zaman, her yerde kötü insanlar iyilere saldırmışlardır. Allahü teâlâ her şeyi sebepler ile yaratmaktadır. Kötülerin cezasını da, kötü insanlar vâsıtası ile vermektedir. İşkence edenlere dünyada da cezalarını vermektedir. Kötülerin yanı sıra, iyiler de azab görmektedir. Bunların ve harpte ölenlerin ve kazada ölenlerin hepsi şehittir. Dünyada azab çeken iyi, suçsuz Müslümanlara ahirette bol nimetler verilecektir. Ahirette nimete kavuşmak için, iman sâhibi olmak lâzım olduğu din kitaplarında yazılıdır. Bu kitaplar dünyanın her yerinde çok vardır. Bu kitapları okuyup da inanmayana kâfir denir. İslâmiyeti işitmeyen kâfir olmaz. İşitince (Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah) diyen ve buna inanan Müslüman olur. Bunun manası, (Her şeyi yaratan bir Allah vardır ve Muhammed aleyhisselâm Onun Resûlüdür)dür.
Müslüman olan, Onun son Peygamberine tâbi olur. Birçok yerde, kâfirler, zalimler, suçsuz Müslümanları, kadınları, çocukları öldürmüşlerdir. Öldürülen Müslümanlar, şehit olur. Öldürülürken yapılan işkencelerin acısını duymaz. Ölürken, kabirde verilecek olan Cennet nimetlerini görerek çok sevinir. Şehitler ölürken hiç acı duymaz. Sevinir ve çok neşelenir. Cennet nimetlerine kavuşur. Hadîs-i şerifte, (Müslümanların kabri Cennet bahçelerindendir.) buyuruldu.] (Herkese Lâzım Olan Îmân s. 390)