Cevap: İslamın beş şartından dördüncüsü, mübarek Ramazan ayında, her gün oruç tutmaktır. Oruç, hicretten onsekiz ay sonra, Şaban ayının onuncu günü, Bedir gazâsından bir ay evvel farz oldu. Ramazan, yanmak demektir. Çünkü, bu ayda oruç tutan ve tövbe edenlerin günahları yanar, yok olur.
(Riyâd-ün-nâsıhîn) kitabında diyor ki: (Buhârî) kitabında, Ebû Hüreyre “radıyallahü anh” diyor ki: Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki: (Ramazan ayı gelince, Cennet kapıları açılır. Cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar bağlanır). İmâm-ül-eimme, Muhammed bin İshak bin Huzeyme yazıyor ki, Selmân-ı Fârisî “radıyallahü anh” bildirdi ki, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” Şaban ayının son günü hutbede buyurdu ki: (Ey Müslümanlar! Üzerinize öyle büyük bir ay gölge vermek üzeredir ki, bu aydaki bir gece [Kadir gecesi], bin aydan daha faydalıdır. Allahü teâlâ, bu ayda, her gün oruç tutulmasını emretti.
Bu ayda, geceleri teravih namazı kılmak da sünnettir. Bu ayda, Allah için ufak bir iyilik yapmak, başka aylarda, farz yapmış gibidir. Bu ayda, bir farz yapmak, başka ayda yetmiş farz yapmak gibidir. Bu ay, sabır ayıdır. Sabredenin gideceği yer Cennettir. Bu ay, iyi geçinmek ayıdır. Bu ayda müminlerin rızkı artar. Bir kimse, bu ayda, bir oruçluya iftar verirse, günahları affolur. Hak teâlâ, onu Cehennem ateşinden azad eder. O oruçlunun sevabı kadar, ona sevab verilir). Eshâb-ı kiram, dediler ki: Ya Resûlallah! Her birimiz, bir oruçluya iftar verecek, onu doyuracak kadar zengin değiliz. Resûl “aleyhisselâm” buyurdu ki: (Bir hurma ile iftar verene de, yalnız su ile oruç açtırana da, biraz süt ikram edene de, bu sevab verilecektir.
Bu ay, öyle bir aydır ki, ilk günleri rahmet, ortası af ve mağfiret ve sonu Cehennemden azad olmaktır. Bu ayda, emri altında olanların [işçinin, memurun, askerin ve talebenin] vazifesini hafifletenleri [patronları, âmirleri, kumandanları ve müdürleri], Allahü teâlâ af edip, Cehennem ateşinden kurtarır. Bu ayda dört şeyi çok yapınız! Bunun ikisini Allahü teâlâ çok sever. Bunlar, Kelime-i şehadet söylemek ve istiğfar etmektir. İkisini de, zaten her zaman yapmanız lâzımdır. Bunlar da Allahü teâlâdan Cenneti istemek ve Cehennem ateşinden Ona sığınmaktır. Bu ayda, bir oruçluya su veren bir kimse, kıyamet günü susuz kalmayacaktır). (Tam İlmihâl s. 313)
***
Sual: Orucun farzı ile bir kişiye orucun farz olmasının şartları nelerdir? İftar duası ve nasıldır ve iftarı nasıl yapmalıdır?
Cevap: Orucun farzı üçtür:
1- Niyet etmek.
2- Niyeti evvel ve âhır vakitleri arasında yapmak.
3- Nehâr-ı şer’îde, yani imsak vaktinden, güneşin batmasına kadar olan zamanda orucu bozan şeylerden sakınmaktır. İmsak vakti, Fecr-i sâdık denilen beyazlığın, üfk-ı zâhirî hattı üzerinde görüldüğü vakittir. Oruca niyet etmeyip akşama kadar orucu bozan şeylerden sakınan kimse, oruç tutmuş olmaz. O günü yalnız kaza etmesi lâzım olur.
Kişinin üzerinde oruç farz olmasının şartı yedidir:
1- Müslüman olmak. 2- Baliğ olmak. Çocuğun orucu sahih olur. 3- Akıllı olmak. 4- Dâr-ül-harbde olanın orucun farz olduğunu işitmesi. 5- Mukim olmak. 6- Hayız (âdetli) olmamak. 7- Nifas üzere (lohusa) olmamak. (İslâm Âhlâkı s. 300)
Güneşin battığı iyi anlaşılınca, önce E'ûzü ve Besmele okuyup, (Allahümme yâ vâsi'al-magfireh igfirlî ve li-vâlideyye ve li-üstâziyye ve lil-müminîne vel müminât yevme yekûmülhisâb) denir. Bir iki lokma iftarlık yiyip, (Zehebezzama' vebtelletil-urûk ve sebe-tel-ecr inşâallahü teâlâ) denir ve yemeğe başlanır. Bu iftar duasının manası, ( Açlık zamanı bitti. Damarlarımızın suya kavuşma vakti geldi. İnşâallah sevab hâsıl oldu) demektir. Hurma veya su, zeytin yahut tuz ile iftar edilir. Yani, oruç bozulur. Sonra, Camide veya evde, cemaat ile akşam namazı kılınır. Bundan sonra, akşam yemeği yenir. Sofrada yemekleri yemek, bilhassa Ramazanda uzun süreceğinden, akşa namazının erken kılınması ve yemeğin, acele etmeyerek, rahat yenmesi için, az bir şeyle iftar edip, yemeği duadan ve namazdan sonra yemelidir. Böylece, oruç erken bozulmuş, namaz da erken kılınmış olur. (Tam İlmihal s. 317)