Cevap: Aklın gösterdiği bir hakikat, hiç değişmez. Aklın gösterdiği delil ile, naklin değiştirilebileceğini, İslâm âlimleri bildirmektedir. Naklin bildirdiğini değiştirmeye sebep olacak delili ortaya koymak, mantık ilminden haberi olmayan reformcuların aklı ile olamaz. Resûlullah efendimiz, İslâm bilgilerini fen ve din bilgileri diye ikiye ayırdı. Din bilgileri, nakil ile anlaşılır. Bunların kaynağı, Kur'ân-ı kerim ile hadis-i şeriflerdir.
His organları ile anlaşılan şeyler sınırlıdır. His organlarımız ile anlayamadığımız şeyleri, akıl ile bulur, anlarız. Aklın da bir sınırı vardır. Bu sınırın dışında olan bilgileri, akıl anlayamaz. Cennette, Cehennemde olan şeyler, ibadetlerin nasıl yapılacağı ve din bilgilerinin çoğu böyledir. Akıl bunlara eremez. Bu bilgilerde akıl ile nakil çatışırsa, nakle uyulur, aklın yanıldığı anlaşılır.
Kur'ân-ı kerimde dört şey bildirilmektedir: İman, Ahkâm, Kısas ve Ahbâr. İnanılması lazım olan bilgilerde hiç değişiklik olamaz. Her Peygamberin, her ümmetin inanışları arasında hiç ayrılık yoktur. İkincisi olan ahkâm, Allahü teâlânın emirleri ve yasaklarıdır. Bunlarda değişiklik olabilir. Fakat, bu değişikliği yalnız Allahü teâlâ yapmış ve Peygamberleri ile değiştirmiştir. Kısas, geçmiş insanların, ümmetlerin hâllerini, yaşayışlarını anlatmak demektir. Ahbâr, geçmişte olmuş ve gelecekte olacak şeyler demektir. Kısas ve haberlerde değişiklik olmaz. Din bilgileri arasında birbirleri ile çatışır gibi olanları görülürse, bunlar yine akla uydurulmaz. Birbirlerine uydurulmaya çalışılır. Akla düşen, böyle bilgileri, açıkça anlaşılabilene uygun anlamaktır.
İslam ilimlerinin ikincisi olan fen bilgileri, his organları ve bu organlara yardımcı aletlerle inceleyerek, hesap ederek ve deneyerek anlaşılan bilgilerdir. Bunların hepsi akıl, zekâ ile yapılır. Hepsinde akla güvenilir. Nakil ile fen bilgisinde çatışma olduğu zaman, akla uyulur. Yani nakil, akla uygun olarak açıklanır. Reformcunun işitmiş olduğu hadis-i şerif, işte bunu açıklamaktadır.
***
Sual: Abdestin farzları nelerdir ve kaç tanedir?
Cevap: Hanefî mezhebinde, abdestin farzı dörttür: Yüzü, bir kere yıkamak. Yüz, iki kulak memesi ve saç kesimi ile çene arasıdır. İki kolu, dirsekleri ile birlikte, bir kere yıkamak. Başın dörtte bir kısmını mesh etmek, yani yaş eli başa sürmek. İki ayağı, iki yandaki topuk kemikleri ile birlikte, bir kere yıkamaktır. Şafii’de ve Malikide niyet de farzdır. Niyet, kalp ile istemektir. Söylemek farz değildir. Malikide abdeste başlarken niyet şarttır. Kâfirin niyet etmesi sahih değildir. Kulak memesi hizasındaki deri ve saçlar, Hanefide yüzdendir. Yıkamak farzdır. Malikide baştandır. Mesh etmesi farz olur. Şafii’de yüzü yıkarken niyet etmek lâzımdır. Su yüze değmeden önce niyet ederse, abdesti sahih olmaz. Yüz üzerindeki sakalı yıkamak farzdır. Sarkan sakalı, diğer üç mezhepte yıkamak farzdır. Şii’ler, ayaklarını yıkamıyor, çıplak ayak üzerine mesh ediyorlar. (Tam İlmihal s. 122)