Cevap:
Bu konuda İbni Hacer hazretleri, Cevher-ül-munzam kitabında buyuruyor ki:
“İbni Teymiyye'nin hurafelerinden biri de, Resûlullah efendimizle tevessül olunmasını inkârıdır. Ondan önce hiçbir İslâm âlimi böyle söylemedi. Ehl-i sünnet âlimleri, Resûlullah efendimizle her zaman tevessül etmek çok iyidir diyor. Yaratılmadan önce, yaratıldıktan sonra, dünyada da, ahirette de, Onunla tevessül olunur. Yaratılmadan önce Onunla tevessül olunacağını gösteren delillerden biri, Peygamberlerin ve ümmetlerindeki velilerin Onunla tevessül etmiş olduklarıdır. İbni Teymiyye'nin iftira olan sözü, hiçbir asla ve esasa dayanmamaktadır. Hadis âlimlerinden Hâkim-i Nişâpûrî hazretlerinin bildirdiği hadis-i şerifte;
(Âdem aleyhisselam hata edince, 'ya Rabbi! Muhammed aleyhisselam hakkı için beni af ve mağfiret et' dedi. Allahü teâlâ da, 'Muhammed aleyhisselamı daha yaratmış değilim. Sen Onu nasıl tanıdın' buyurdu. O da, 'ya Rabbi! Beni yaratıp ruh verdiğin zaman, başımı kaldırdım. Arş'ın kenarlarında, lâ ilâhe illallah, Muhammedün resûlullah yazılmış gördüm. Kullarının içinde en çok sevdiğinin ismini, kendi isminin yanına koymuş olduğundan anladım' dedi. Allahü teâlâ da, 'ya Âdem! Doğru söyledin. Kullarım arasında en çok sevdiğim Odur. Onun hakkı için benden af dileyince, seni hemen affettim. Muhammed aleyhisselam olmasaydı seni yaratmazdım' buyurdu) buyurulmuştur.
Burada 'Muhammed aleyhisselamın hakkı' demek, Allahü teâlânın Onu çok sevmesi, Ona çok kıymet vermesi, Ona ihsan ederek, Onun için kendi üzerinde tanıdığı hak demektir. Resûlullah efendimize, 'kulların Allahü teâlâ üzerindeki hakkı nedir?' diye sorulunca;
(Burada hak demek, lazım, vacib olan şey demek değildir) buyurmuştur. Allahü teâlânın hiçbir şeyi yapması lazım, vacib değildir. Dilerse yapar, dilemezse, yapmaz. Allahü teâlâdan Resûlullah hakkı için bir dilekte bulunmak, Resûlullah için istemek değildir ki, buna şirk denilsin. Allahü teâlâ Resulünü çok sevdiğini ve yüksek mertebe verdiğini bildiriyor. İşte bu sevginin, bu yüksek derecenin hatırı, hürmeti için, Allahü teâlâdan istenilmektedir.”
***
“İbni Teymiyye'nin hurafelerinden biri de, Resûlullah efendimizle tevessül olunmasını inkârıdır. Ondan önce hiçbir İslâm âlimi böyle söylemedi. Ehl-i sünnet âlimleri, Resûlullah efendimizle her zaman tevessül etmek çok iyidir diyor. Yaratılmadan önce, yaratıldıktan sonra, dünyada da, ahirette de, Onunla tevessül olunur. Yaratılmadan önce Onunla tevessül olunacağını gösteren delillerden biri, Peygamberlerin ve ümmetlerindeki velilerin Onunla tevessül etmiş olduklarıdır. İbni Teymiyye'nin iftira olan sözü, hiçbir asla ve esasa dayanmamaktadır. Hadis âlimlerinden Hâkim-i Nişâpûrî hazretlerinin bildirdiği hadis-i şerifte;
(Âdem aleyhisselam hata edince, 'ya Rabbi! Muhammed aleyhisselam hakkı için beni af ve mağfiret et' dedi. Allahü teâlâ da, 'Muhammed aleyhisselamı daha yaratmış değilim. Sen Onu nasıl tanıdın' buyurdu. O da, 'ya Rabbi! Beni yaratıp ruh verdiğin zaman, başımı kaldırdım. Arş'ın kenarlarında, lâ ilâhe illallah, Muhammedün resûlullah yazılmış gördüm. Kullarının içinde en çok sevdiğinin ismini, kendi isminin yanına koymuş olduğundan anladım' dedi. Allahü teâlâ da, 'ya Âdem! Doğru söyledin. Kullarım arasında en çok sevdiğim Odur. Onun hakkı için benden af dileyince, seni hemen affettim. Muhammed aleyhisselam olmasaydı seni yaratmazdım' buyurdu) buyurulmuştur.
Burada 'Muhammed aleyhisselamın hakkı' demek, Allahü teâlânın Onu çok sevmesi, Ona çok kıymet vermesi, Ona ihsan ederek, Onun için kendi üzerinde tanıdığı hak demektir. Resûlullah efendimize, 'kulların Allahü teâlâ üzerindeki hakkı nedir?' diye sorulunca;
(Burada hak demek, lazım, vacib olan şey demek değildir) buyurmuştur. Allahü teâlânın hiçbir şeyi yapması lazım, vacib değildir. Dilerse yapar, dilemezse, yapmaz. Allahü teâlâdan Resûlullah hakkı için bir dilekte bulunmak, Resûlullah için istemek değildir ki, buna şirk denilsin. Allahü teâlâ Resulünü çok sevdiğini ve yüksek mertebe verdiğini bildiriyor. İşte bu sevginin, bu yüksek derecenin hatırı, hürmeti için, Allahü teâlâdan istenilmektedir.”
***
Sual: Küçük çocuğun mallarını tasarruf etmek için vasi tayin edilir mi? Vasi, bu çocuğa mahrem olur mu? Evlat edinenler bu çocuğa mahrem mi yoksa yabancı mı olur?
Cevap:
Ölüm hastası, küçük çocuğuna bırakacağı malını, bu çocuğun ihtiyaçlarına sarf etmesi için birini vasi tayin edince, çocuk âkıl baliğ oldukta, reşit olmadıkça, vasiden malları alamaz. Vasinin, erkek çocuğu nikâh yapmağa hakkı olmadığı gibi, kız çocukla mahrem olamaz. Evlatlık edinenlerin, buna dikkat etmeleri lâzımdır.
Ölüm hastası, vasiyetini yerine getirmek veya küçük çocuğuna bakmak için birini vasi tayin etse, bu da vasi olmağı kabul etse, hasta öldükten sonra, vasilikten vazgeçemez. Yetim için babasının veya ceddinin veya hâkimin tayin ettiği vasi, yetimi, yalnız malını tasarruf etmek için evlat edinmiş olur. Bir adam, bir kızı (Evlat edinmek) ile, kendi kızı gibi olamaz. Her zaman kendisine yabancıdır.
Büyüdüğü zaman, onun, elinden, yüzünden başka yerlerine bakamaz ve dokunamaz. Kızın, bu adamdan da örtünmesi lâzım olur. Bu adam bununla evlenebilir ve oğlu ile evlendirebilir. Bununla sefere gidemez ve halvet yapamaz. Birbirlerinden miras alamazlar. Bir adamın evlat edindiği oğlan da böyledir. Baliğ olduktan sonra, bu adamın zevcesine ve kızına yabancı olur. Bu kızla evlenebilir. Bu oğlan evlenirse, zevcesi bu adamın gelini olmaz. Yabancı bir kadın olur. (El-helal vel-harâm)da diyor ki, (Yabancı çocuğu kendi öz evladı olarak ilan etmek haramdır. Ahzâb sûresinin dördüncü âyeti ile yasak edilmiştir). (Kâdîhân)da diyor ki, (Baliğa kız veya velisi, noksan mehir ile veya küfvü olmayana nikâh için tehdit edilse, sonra bunu fesih edebilirler).] (Tam İlmihal s. 899)
Ölüm hastası, vasiyetini yerine getirmek veya küçük çocuğuna bakmak için birini vasi tayin etse, bu da vasi olmağı kabul etse, hasta öldükten sonra, vasilikten vazgeçemez. Yetim için babasının veya ceddinin veya hâkimin tayin ettiği vasi, yetimi, yalnız malını tasarruf etmek için evlat edinmiş olur. Bir adam, bir kızı (Evlat edinmek) ile, kendi kızı gibi olamaz. Her zaman kendisine yabancıdır.
Büyüdüğü zaman, onun, elinden, yüzünden başka yerlerine bakamaz ve dokunamaz. Kızın, bu adamdan da örtünmesi lâzım olur. Bu adam bununla evlenebilir ve oğlu ile evlendirebilir. Bununla sefere gidemez ve halvet yapamaz. Birbirlerinden miras alamazlar. Bir adamın evlat edindiği oğlan da böyledir. Baliğ olduktan sonra, bu adamın zevcesine ve kızına yabancı olur. Bu kızla evlenebilir. Bu oğlan evlenirse, zevcesi bu adamın gelini olmaz. Yabancı bir kadın olur. (El-helal vel-harâm)da diyor ki, (Yabancı çocuğu kendi öz evladı olarak ilan etmek haramdır. Ahzâb sûresinin dördüncü âyeti ile yasak edilmiştir). (Kâdîhân)da diyor ki, (Baliğa kız veya velisi, noksan mehir ile veya küfvü olmayana nikâh için tehdit edilse, sonra bunu fesih edebilirler).] (Tam İlmihal s. 899)