Cevap: Her şeyi yaratan, terbiye eden, yetiştiren, her iyiliği yaptıran, gönderen hep Allahü teâlâdır. Kuvvet ve kudret sahibi yalnız Odur. O hatırlatmazsa, kimse, iyilik ve kötülük yapmayı irade, arzu edemez. Kulun iradesinden sonra, O da istemedikçe, kuvvet ve fırsat vermedikçe, hiçbir kimse, hiçbir kimseye, zerre kadar, iyilik ve kötülük yapamaz. Kulun istediği her şeyi, O da irade ederse, dilerse yaratır. Yalnız Onun dilediği olur. İyilik ve kötülük yapmayı, çeşitli sebeplerle hatırlatmaktadır. Merhamet ettiği kulları kötülük yapmak irade edince, O irade etmez ve yaratmaz. İyilik yapmak irade ettikleri zaman, O da irade eder ve yaratır. Böyle kullardan hep iyilik meydana gelir. Gazap ettiği düşmanlarının kötü iradelerinin yaratılmasını, O da irade eder ve yaratır. Bu kötü kullar, iyilik yapmak irade etmedikleri için, bunlardan hep fenalık hasıl olur.
Demek oluyor ki, insanlar, bir alet, bir vasıtadır. Katibin elindeki kalem gibidir. Şu kadar var ki, kendilerine ihsan edilmiş olan İrâde-i cüz'iyelerini kullanarak, iyilik yaratılmasını isteyen, sevap, kötülük yaratılmasını isteyen, günah kazanır. Allahü teâlâ, insanların istekli işlerini onların iradeleri ile yaratmasını ezelde dilemiştir. İşlerin insan iradesi ile yaratılması, ezeldeki ilahi irade ile yaratılması demektir.
***
Sual: Allaha şükretmek, sadece elhamdülillah demekle mi olmaktadır?
Cevap: Şükür, Allahü teâlânın verdiği bütün nimetleri, Onun bildirdiği yani İslâmiyete uygun olarak kullanmak demektir. Nimet ise, faydalı şey demektir. Nimetler, Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarında yazılıdır. Ehl-i sünnet âlimleri, meşhur olan dört mezhebin âlimleridir.
***
Sual: İmamlık şartlarını taşımayan bir imamı, öylece kabullenmek mi yoksa onun yerine uygun olanı getirmek için uğraşmak mı gerekir?
Cevap: İmamlık şartları bulunmayan, mezhepsiz, dinde reformcu olduğu bilinen imamın yerine, Ehl-i sünnet itikadında olan imam tayin edilmesi için uğraşmalıdır.
***
Sual: Abdest alırken elleri ve kolları yıkamanın hükmü nedir?
Cevap: Abdest alırken elleri, dirseklerle birlikte, bir kere yıkamak farz, bileklerle beraber, üç kere yıkamak ise sünnettir.
***
Sual: Çocukların ibadet etmesi gerekir mi, neleri yapabilir, neleri yapamazlar?
Cevap: (Eşbâh)da ve bunun şerhi olan (Uyûn-ül-besâir)de diyor ki: (Çocuğa hiçbir ibadet, hatta, Hanefide zekât da farz değildir. Hiçbir şey haram değildir. Çocuğa tazîr yapılır. Had vurulmaz. Kısas yapılmaz. Amden öldürdüğü, hata kabul edilir. Aklı olunca, iman etmesi vacib olur denildi. Sadaka-i fıtır ve kurbanın, kendi malından vacib olması da ihtilaflıdır. Toprağı varsa, uşur ve haraç vermesi lâzımdır. Zengin ise, zevcesinin ve akrabasının nafakalarını verir. Fasit olmayan ibadetlerinin sevaplarına kavuşur.
Çocuğa ilim öğretenlere, iyilik yaptıranlara çok sevab verilir. Büyüklere imam olamaz. Bir kimse, bir çocuğa imam olunca, cemaat sevabı hâsıl olur. Çocuk veli olamaz. Cuma ve bayram hutbesi okuması câiz olur. Sultan, yani devlet reisi olabilir ise de, milleti idare için bir vali tayin eder. İzin verilince dava açabilir ve yemini kabul edilir. Ezan okuması sahih ise de, mekruhtur. Farz-ı kifayeyi yapması ile, büyüklerden sakıt olmaz. Bir şeyi yapması için çocuğa izin vermek câizdir. Çocuğun izinli olduğunu ve getirdiği şeyin hediye olduğunu söylemesi kabul edilir. Sattığı şeyi, izinli olduğunu sorup anladıktan sonra, almak câiz olur. Çocuğun başkasının malından getirdiği hediyeyi ve sadakayı almak da böyledir.
Çocuğun izinli olduğunda şüphe edilirse, araştırmak lâzım olur. Öğrenmesi için çocuğa Kur’ân-ı kerim vermek câiz olur. Kız çocuğun küpe için kulağını delmek câizdir. Çocuğa gelen hediyeyi, çocuğa zaruri lâzım değilse, yalnız fakir olan anası babası yiyebilir. Başka fakirlere de yediremezler. Ana baba fakir değil, fakat kendilerinde bulunmayan bir şey ise, yiyebilirler ve kıymetini çocuğa öderler. Anaya babaya hediye etmek niyeti ile getirilen şeyi, kıymetsiz olduğunu bildirmek için, çocuğa hediye diyerek verilirse, anaya babaya getirilmiş olur. Bunu, zengin iseler de yiyebilirler ve dilediklerine verebilirler. (Tam İlmihal s. 900)