Cevap:
Konu ile alakalı olarak Fetâvâ-yı Hindiyyede deniyor ki:
“İbadet ve kazanç ilimlerini öğrenmek farzdır. Daha fazlasını öğrenmek efdaldir. Fıkıh öğrenmeyip, hadis, tefsir öğrenmek iflas alametidir. Kıble ve namaz vakitleri için astronomi öğrenmek caizdir. Falcılık bilgileri öğrenmek haramdır. Mücadele, münakaşa için kelam ilmi öğrenmek mekruhtur. Cahillerin, bidat fırkaları üzerinde, mezhepler üzerinde konuşmaları caiz değildir. Eski Yunan felsefecilerinin ve bidat ehlinin, mezhepsizlerin din kitaplarını okumak, evinde bulundurmak caiz değildir. Böyle kitaplar, insanın itikadını, imanını bozar. Din bilgilerini, iman bilgilerini Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarından öğrenmeden önce, fen bilgilerini, felsefe bilgilerini öğrenmek caiz değildir. Her Müslüman, çocuklarına, önce, Kur’ân-ı kerim okumasını, namaz kılmasını, din ve İslâm ahlakını öğretmeli, ondan sonra mektebe gönderip, fen, sanat ve sair lüzumlu, faydalı şeyleri öğretmelidir. Her çeşit oyun, Mâ-lâya'nî olur, ilim öğrenilmesine mani olur.”
***
Sual: Bir Müslüman evinden çıkarken hangi dua veya sûreyi okumalıdır?
Cevap:
Bu konuda Süleyman bin Cezâ hazretleri, Eyyühel-veled kitabında buyuruyor ki:
“Evinden çıkarken Âyetelkürsîyi oku! Zira, her işinde muvaffak olur ve hayırlı işler başarırsın. Resulullah aleyhisselam buyurdu ki; (Bir kimse, evinden çıkarken Âyetelkürsîyi okursa, Hak teâlâ, yetmiş meleğe emreder, o kimse evine gelinceye kadar, ona dua ile istiğfar ederler.) Evine gelince de okursan, iki Âyetel-kürsî arasındaki işlerin hayırlı olur ve fakirliğin önlenir. Önce sağ ayakkabını giy! Sonra sol ayak ile evden, camiden çık!”
***
Sual: Namazdan sonra veya diğer zamanlarda dua ederken, ellerin durumu nasıl olmalıdır?
Cevap:
Bu konuda Fetâvâ-yı Hindiyyede;
“Dua ederken avuçları açmak, iki el arası açık olmak, kolları göğüs hizasına kaldırmak, duadan sonra elleri yüze sürmek müstehabdır” denmektedir.
***
Sual: Arapça lisanını öğrenmek ve öğretmek de ibadet olur mu?
Cevap:
Arapça öğrenmek ve öğretmek, ibadettir. İbni Âbidînde deniyor ki:
“Arabi, lisan-ı Cennettir. Diğer lisanlardan efdaldir.”
***
Sual: Seferde, ikindi ile cem ederek kılmak için, öğleyi geciktiren, öğle vakti çıktıktan sonra, mukim olsa, öğle namazını kaza olarak mı kılar? Malikiyi taklid eden dört günden fazla onbeş günden az kaldığı yerde namazı dört rekat mı kılar?
Cevap:
Şâfiî ve Maliki mezhebine göre, giriş ve çıkış günlerinden başka üç günden ziyade kalmağa niyet ettiği bir yere girince, yahut dört günden önce biteceğini sandığı işi için gittiği yerde onsekiz günden çok kalınca mukim olur. Buradan çıkınca, 80 kilometreye gitmeğe niyet etmedikçe, seferî olmaz. (Fetâvâ-i fıkhiyye)de buyuruyor ki, (Seferde, ikindi ile cem ederek kılmak için, öğleyi geciktirse, öğle vakti çıktıktan sonra, mukim olsa, önce öğle namazını kaza eder. Öğleyi kazaya bıraktığı için günaha girmez.) Dişinde kaplama veya dolgu olduğu için Maliki veya Şâfiî mezhebini taklit eden, üç günden çok ve onbeş günden az kaldığı yerde, farzları kasr etmemeli, dört rekât kılmalıdır. Kasr ederse, iki rekât kıldığı farzları Maliki ve Şâfiî mezhebine göre sahih olmaz. Dört rekât kılarsa, Hanefide mekruh olur ise de, sahih olur. Derisi, yabancı kadına değince veya namazda abdesti bozulunca, Maliki mezhebine göre, namazının sahih olması da, böyledir. Bu kimsenin, seferî olarak kaldığı yerde, haraç olmadan, namazlarını cem edemez. (Tam İlmihal s. 172)