Cevap:
Anası, babası günah işleyen çocuk, bunlara bir kere nasihat eder. Kabul etmezlerse, susar. Onlara dua eder. Genç ve dul anası, düğünlere, fitne olan yerlere giderse, oğlu men etmez. Hâkime haber verir. Hâkim men eder.
Çocuğun, Kur’ân-ı kerimi, edebleri ve farzları, haramları, Ehl-i sünnet itikadını öğrenmesi için babası ikrâh eder, zorlar. Çocuğunu döğdüğü işlerde, yetimi de döğebilir. Çocuk ve zevce sopa ile dövülmez. El ile, mendil ile vurulur. Ayakla, yumrukla vurulmaz. Kul hakkı olan suçlarda, çocuk tazîr olunur. İçki, zina, sirkat gibi, yalnız Allahü teâlânın hakkı olan suçlar için çocuk tazîr edilmez.
Hâkimin had ve tazîr cezası verdiği suçlu, cezalandırılırken ölürse, kimse mesul olmaz. Zevc, zevcesini ve muallim talebesini tazîr ederken ölürse, tazmin eder. Çünkü, zevcin tazîri vacib değil, mubahtır. Yani, İslâmiyet erkeğin zevcesini döğmesini asla emir etmemiştir. Hafif vurmasına izin vermiştir. Zevcesini aşırı döğen zevc ve talebesini aşırı döğen muallim tazîr olunur. Haksız yere, hafif döğerlerse de tazîr olunurlar. (Mecelle)nin ondokuzuncu maddesinde, (Birine zarar vermek ve zarar yapana karşılık olarak zarar yapmak câiz değildir) diyor. Mubah işler, başkasına zarar verirse, câiz olmaz. Malı çalınan kimse, hırsızın veya başkalarının malını çalmağa hak kazanmaz. Zararları ahkâm-ı islâmiyyeye uygun olarak gidermek hâkimin vazifesidir. Zarar, kendi kadar veya daha çok zararla giderilmez. (Tam İlmihal s. 888)
***
Sual: Batının filozof diye bildiği felsefecilerin kitaplarını ve bu kitaplardaki bozuklukları, Müslümanlar mı tercüme ederek ortaya çıkardılar?
Cevap:
Beşinci Abbâsî halifesi Hârûnürreşid zamanında, Bağdat'ta Dâr-ül-hikmet isminde bir müessese kurulmuştu. Bu müessese büyük bir tercüme bürosu idi. Yalnız Bağdat’ta değil, Şam’da, Harran’da, Antakya’da da, böyle ilim merkezleri kurulmuştu. Buralarda Yunancadan ve Latinceden eserler tercüme edildi. Hint, Fars kitapları da bunlara eklendi. Yani hakiki Rönesans yani eski kıymetli eserlere dönüş, ilk defa Bağdat’ta başladı. İlk olarak Eflatun'un, Porphyrios'un, Aristo'nun eserleri Arabiye tercüme edildi. İslam âlimleri bunları dikkatle tetkik ettiler. Yunan ve Latin filozoflarının bazı fikirlerinin doğru, ekserisinin de hatalı, bozuk olduğunu ispat ettiler. Bunların, Muhkem olan âyet-i kerime ve hadis-i şerifler, akıllarına ve mantıklarına ters düşüyordu. Onların, fen ve din bilgilerinin çoğunda cahil oldukları, aklın, fikrin anlayamadığı bilgilerde, daha çok yanıldıkları görüldü. Hakiki âlimler, mesela imam-ı Gazâlî ve imam-ı Rabbânî hazretleri, bu felsefecilerin en mühim iman bilgilerine inanmadıklarını görmüşler, küfürlerine sebep olan yanlış inanışlarını uzun uzun bildirmişlerdir. İmâm-ı Gazâlî hazretlerinin El-mün-kizü aniddalâl kitabında bu hususta geniş bilgi vardır.
***
Sual: Büyüklerin yapması günah olan bir şeyi çocuğa yaptırınca da günah olur mu?
Cevap:
Bu konuda İbni Âbidînde deniyor ki:
“Kendinin yapması haram olan şeyi çocuğa yaptıran kimse, haram işlemiş olur. Oğluna ipek elbise giydiren, altın takan ve içki içiren, kıbleye karşı abdest bozduran, kıbleye ayak uzatmasına sebep olan kimse, günah işlemiş olur.”
***
Sual: Beş vakit kılınan namazların adedi ne kadardır, bunların kaçı farz, kaçı vacip ve kaçı sünnettir?
Cevap:
Beş vakit kılınan namaz, kırk rekat etmektedir. Bunlardan onyedi rekâtı farzdır. Üç rekâtı vacibdir. Yirmi rekâtı sünnettir. Beş vaktin her birinde sünnet namaz kılmak da emrolundu. Sünnetler farzdan başka oldukları için, bunlara ayrıca niyet edilir.
***
Sual: Domuz yağından yapılan sabun kullanılabilir mi?
Cevap:
Necis hayvanın, leşin ve domuzun yağı, sabun yapılınca temiz olur. Bütün kimyevi değişmeler böyledir.