Cevap:
Cenazede bulunanlar, cenazenin arkasında ve ona yakın yürümelidir. Cenazede bulunmak sünnet-i müekkededir. Şafii mezhebinde cenazenin önünde gidilir. Kadınlar cenazede bulunmaz. Cenaze sessiz götürülür. Yüksek sesle tekbir, tehlil okumanın bidat ve günah olduğu, Halebî-i kebîr, Merâkıl-felâh, Tahtâvî hâşiyesi, Ni’met-i islâm ve Şir’atül-islâm şerhi sonunda uzun yazılıdır. Cahillerin yapmalarına ve yazmalarına aldanmamalıdır. Böyle bidatler bulunan cenazeyi terk etmemeli, mümkün ise, mani olmalıdır. Fakat, bidat bulunan ziyafeti terk etmek lazımdır. Cenazenin ön ve yan taraflarında yürümek caiz ise de, arkasında gitmek daha iyidir. Cenazeyi, çok yavaş değil, meyyiti sarsmayacak kadar, hızlı götürmelidir.
***
Sual: Bir kimse, ölmeden önce, kendisi için kabir yeri satın alabilir mi ve kendisi için kabir kazdırabilir mi?
Cevap:
Hayatta iken, kendisi için kabir kazdırmak caizdir. Kendi mülkünde ise, ona mahsus olur. Kendi mülkünde değilse ve kabristanda yerini satın almamış ise, başkası da oraya gömülebilir.
***
Sual: Ölen bir kimseyi, eğer imkân varsa nerede defnetmek daha iyi ve faydalı olur?
Cevap:
Meyyiti büyük mezarlıkta gömmek lazımdır, sünnettir, çok faydalıdır. Salihlere ve evliyaya yakın defnetmelidir. Fasıkların, facirlerin ve hele kâfir ve mürtetlerin kabirlerinden uzak olmalıdır. Rutubetli, nemli yerlerde defnetmek iyi değildir. Mümkün olduğu kadar kuru yerlere defnetmelidir. Nemli yerde defin, çabuk çürümesine sebep olur. Din-i islâmda, meyyitin geç çürümesi lazımdır. Toprak nemli veya gevşek olursa, çivisiz tabut ile gömmek iyi olur.
***
Sual: İslâmiyeti hiç duymayanların ve küçükken ölen gayr-i müslim çocuklarının ahiretteki durumu nedir, nereye giderler?
Cevap:
Bu konuda İmâm-ı Rabbânî hazretleri Mektûbât kitabında buyuruyor ki:
“Bu fakire göre, dağda yetişip, hiçbir din duymayıp, puta tapan müşrikler, Cennete ve Cehenneme girmeyecekler, hesap yapılırken, zulümleri kadar azap çekeceklerdir. Sonra hayvanlar gibi, yok edileceklerdir. Küçük iken ölen kâfir çocukları ve Peygamberlerden haberi olmayanlar da böyle olacaklardır.”
***
Sual: Mükellef yani âkıl ve baliğ olan katil, mirastan mahrum olur mu? Çocuk, deli ve katle yardım edenler vâris olabilirler mi?
Cevap:
(Redd-ül-muhtâr) sâhibi “rahmetullahi teâlâ aleyh” buyuruyor ki: Cinayet, yaralamak veya öldürmek demektir.
Katl, insan öldürmek demektir. Öldürene katil, ölene maktul denir. Beş türlü katl haramdır:
1- Amden, bilerek, isteyerek öldürmektir. Öldürmek için, bir insanın herhangi yerine, bıçak, tabanca gibi öldürücü şeyle vurmaktır.
2- Haram olan katlin ikincisi, şebehe olan, yani amd ile öldürmeğe benzeyen katldir. Katl âletleri ile olmayan öldürmektir. Küçük taş, küçük sopa ile döğerek öldürmek böyledir.
3- Hata ile, yanlışlıkla öldürmek olup, iki türlüdür:
a) Katilin yanılmasıdır: Bir adamı, av veya düşman sanarak, atıp vurmaktır.
b) Merminin yanılmasıdır: Bir hedefe, bir ava atılan merminin bir adama gitmesi veya hedeften adama sıçraması ile katldir.
4- Hataya sebep olan şeyle katldir. Yüksekten üstüne düşerek veya uyuyan kimsenin yuvarlanarak bir kimseyi öldürmesi böyledir.
5 — Başka niyet ile yapılan işin, ölüme sebep olmasıdır. Mülkü olmayan yere kazdığı kuyunun veya koyduğu taşın ölüme sebep olması böyledir.
İlk dört katlde, mükellef olan katil, mirastan mahrum olur. Beşinci katlde, mahrum olmaz. Çocuk ve delinin amd ile öldürmesi, hata kabul edilir. Âkılesi (yardımcıları, akrabası) veya kendi diyet verir. Kefaret lâzım gelmez. Vâris olamazlar. Katle yardım eden de, katil gibi miras alamaz. Bunların âkıl ve baliğ olmaları da şarttır.(Tam İlmihal s. 893)