Cevap:
Böyle söyleyenlerin bu sözleri, hiçbir esasa, delile, kaynağa dayanmamaktadır. Resûlullah efendimiz, erkeklere altın yüzüğü yasak ederken, sebebini de bildirmiştir. Fakirlere değil, her erkeğe yasak etti. Yalnız fakirlere haram olsaydı, fakir kadınlara da haram olurdu. Bundan başka, yalnız altını değil, çok ucuz olan başka madenlerden yüzük takmayı da yasak etmiştir. Şunu da bildirelim ki, gümüşten başka yüzüklerin erkeklere yasak edilmesi, Medine’de iken oldu. Eshâb-ı kiramın fakir olduklarını bildiren haberler ise, hicretten önce Mekke’de iken idi. Bedir gazasında bulunan üçyüzden fazla Sahabiden altmış dört adedi Muhacir olduğuna göre, Mekke’de imana gelenlerin sayısı yüzden azdı.
Medineli Ensarın fakir olanları ile Muhacirlerin fakirleri, Mescid-i nebî yanındaki Soffa denilen büyük çardak altında yaşarlar, ilim öğrenmek ve öğretmekle uğraşırlar, ömürlerinin çoğu Resûlullah efendimizle birlikte cihad etmekle geçerdi. Bunlara Eshâb-ı soffa denirdi. Sayıları değişirdi. Çok zaman yetmiş kişi olurdu. Çoğu şehit oldu. Bunlardan başka bütün Eshâb zengin idi. İçlerinde çok zengin olanları az değildi. Bostân kitabında deniyor ki:
“Zübeyr bin Avvâm hazretleri ölünce, mirasçılarının her birine kırkbin dirhem gümüş kaldı. Abdurrahman bin Avf hazretleri, hastalığında boşamış olduğu hanımına, mirasının yirmidörtte birinin verilmesini söylemişti. Buna seksenüçbin altın verildi. Hazret-i Talha’nın günlük geliri, bin altın idi.”
Bunların üçü de Cennetle müjdelenmişti. Hazret-i Osman’ın servetinin hesabı bilinemedi. Zekât, ganimet ve ticaret sebebi ile Medine’de fakir kimse kalmadı. Altın yüzüğün yasak edilmesini fakirliğe bağlamak isteyenlerin pek çürük ipe sarılmakta oldukları meydandadır. Dört mezhepte de haram olan bir şeyin haram olduğuna inanmak lazımdır. Bulunduğu mezhebin haram dediğini değiştirmeye kalkışarak, âyet-i kerimelere veya hadis-i şeriflere başka mana verenin mezhepsiz olduğu anlaşılır. Mezhepsiz olan da, ya sapık veya kâfir olur.
***
Sual: Kalbine, küfre sebep olan şey gelen, bunu söylemese ve üzülse, imanına zarar verir mi? “İslâmiyet ile işim yoktur” diyen kâfir olur mu?
Cevap:
Kalbine, küfre sebep olan şey gelen, bunu söylemese ve üzülse, imanına zarar vermez. İmanının kuvvetli olduğunu gösterir. Şeyhayne “radıyallahü teâlâ anhümâ” söven, mürted olur. Katlolunur. Erkeklerin ipek giymeleri helaldir diyen kâfir olmaz. Zira ihtilaflıdır. “İslâmiyete de müracaat edelim” diyene, “İslâmiyet ile işim yoktur” diyen kâfir olur. İmanını ve nikâhını tecdîd etmesi lâzım olur. Müslümanın hem İslâmiyete, hem de kanuna uyması lâzımdır. Mürted olup Dâr-ül-harbe gidenin malları vârislerine intikal eder. Beyt-ül-mâlın olmaz. Müslüman oldum diyen zimmî tasdik olunur. Kâfir, sünnet olmakla, Müslüman olmaz. Müslüman cariyeyi satın alan zimmî şiddetle tazîr olunur. Cariyeyi Müslümana satması emir olunur. Müslümanların mahallesinde ev satın alan zimmînin, bu evi bir Müslümana satması emir olunur. Cami civarındaki evlerini zimmîlere kiraya veren Müslümana, bunlardan alıp, namaz kılanlara vermesi emir olunur. Zimmînin kâfir köle satın alması câizdir. Köle Müslüman olursa, bunu Müslümana satması lâzım olur. Zimmî Müslüman kadınla zina etse, yüz değnek had vurulur ve uzun zaman hapis olunur. Bu kadın muhsan (evli) ise recim, değilse darb olunur. Gelini ile zina eden recim olunur. (Tam İlmihal s. 890)