Cevap:
Uzun yaşama arzusundan kurtulmak için, uzun yaşama arzusunun zararlarını ve ölümü hatırlamanın faydalarını öğrenmelidir. Hadis-i şerifte;
(Ölümü çok hatırlayınız. Onu hatırlamak, insanı günah işlemekten korur ve ahirete zararlı olan şeylerden sakınmaya sebep olur) buyuruldu.
Eshâb-ı kiramdan Berâ bin Âzib hazretleri buyurdu ki:
“Bir cenazeyi götürdük. Resûlullah efendimiz, kabir başına oturdu, ağlamaya başladı, gözyaşları toprağa damladı. Sonra;
(Ey kardeşlerim! Hepiniz buna hazırlanınız) buyurdu.”
Ömer bin Abdülaziz hazretleri, bir âlimi görünce, ondan nasihat istedi. O da;
-Şimdi halifesin, istediğin gibi emredersin. Yarın öleceksin, dedi.
-Biraz daha söyle deyince;
-Âdem aleyhisselama kadar, bütün dedelerin ölümü tattı. Şimdi sıra sana geldi, dedi. Halife, uzun zaman ağladı. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(İnsanlara vâiz olarak ölüm yetişir. Zenginlik isteyene, kaza ve kadere iman etmek yetişir.)(İnsanların en akıllısı, ölümü çok hatırlayandır. Ölümü çok hatırlayan insana, dünyada şeref, ahirette yüksek dereceler nasip olur.)
(Allahü teâlâdan hayâ ediniz. Başkalarına kalacak olan şeyleri toplamakla vaktinizi kaybetmeyiniz. Kavuşamayacağınız şeyleri ele geçirmek için uğraşmayınız. İhtiyacınızdan fazla binalar yapmakla hayatınızı harcamayınız.)
Resûlullah efendimiz, çok sevdiği Üsâme bin Zeyd hazretlerinin bir ay sonra ödemek üzere bir köle satın aldığını işitince;
(Siz buna hayret etmediniz mi? Üsâme tûl-i emel sahibi olmuş) buyurdu.
**
Sual: Uçakla yolculuk yapan bir kimse, eğer oruçlu ise, iftarı neye ve nereye göre yapar?
Cevap:
Konu ile alakalı olarak İbni Âbidînde deniyor ki:
“Alçak yerde olanlar, güneşin gurub ettiğini, battığını görünce, iftar ederler. Yüksekte olan, güneşin gurub ettiğini, battığını görmedikçe, bunlarla yani aşağıdakilerle beraber iftar edemez.”
İbini Âbindin hazretleri orucu tarif ederken yazdığı (Oradan gece başlayınca iftar edilir) hadis-i şerifinin;
“Şark, doğru tarafında karanlık başlayınca iftar edilir” demek olduğunu bildirmektedir. Şark, doğu tarafında karanlığın başlaması, en yüksek yerde ziyanın, güneş ışığının kalmaması demektir.
***
Sual: İslâmiyyette, câiz olmayan [fasit] şirketler nelerdir? Müzârea ve müsâkât şirketleri nedir?
Cevap:
Vekil tutmak câiz olmayan şeylerde, mesela, odun, ot toplamak, yemek için avlamak, su dağıtmak için ve dağlardaki sahipsiz ağaçlardan meyve toplamak ve umuma mubah olan yerden tuz, maden çıkarmak ve böyle topraktan yapılmış tuğla ve kiremidi pişirmek gibi mubah olan şeyleri yapmak için şirket kurmak sahih değildir. Herkesin topladığı kendisinin olur. Yardım eden olursa, ona ücret verir ve ücret, toplanan şeyin semeninin yarısını geçemez. Çünkü, şirkette ortaklar birbirlerine vekil olurlar. Vekil yapmak demek, bir şeyi tasarruf etmeğe hakkı olmayan kimseye, bu şeyi tasarruf etmeğe, yani kullanmağa hak vermek demektir. Herkesin tasarruf etmeğe hakkı olan, yani herkese mubah olan şeylerde vekil yapmak sahih olmaz. Fasit şirketlerde, kâr sermaye nispetinde olur. Şeriklerin feshetmesi ile şirket bozulur. (Tam İlmihal s. 867)
Müzârea şirketi demek, harman yapılan şeyleri yetiştirmek için, tarla yani toprak birinden, işçilik diğerinden olmak ve mahsulü, sözleşilen nispette paylaşmak üzere, iki kişi arasındaki şirkettir. Ziraat şirketi, belirli maddelere uymayan şartlar şirketi bozar ve mahsulün hepsi, tohum sahibinin olup, diğerine ücret verilir. Ücreti, şartnamedeki hissesini aşamaz.
Müzâreaya verilmiş toprağı, toprak sahibi başkasına satarsa, müşteri toprak kurtuluncaya kadar bekler. Yahut, mahkeme yolu ile bey’i feshettirir.
Müsâkât şirketi ise, bağda üzüm, bahçelerde meyve ve bostanlarda sebze yetiştirmek için, toprak sahibi ile, çalışacak kimse arasında yapılan şirket olup, müzârea gibi olur. Çalışan hastalanırsa, şirket bozulur. Ağaç dikip yetiştirmek için şirket kurulmaz. Eğer kurulursa, yetişen ağaçlar, toprak sahibinin olup, çalışana ücret verir. (Tam İlmihal s. 868)