Cevap:
Başkalarının sevgisine ve övmelerine kavuşmak için, dünya işleri ile, onlara iyilik yapmak, riya olur. İbadet ile olan riya bundan daha fenadır. Allahü teâlânın rızasını hiç düşünmeden yapılan riya, hepsinden daha fenadır. İbadet yaparak Allahü teâlâdan dünya menfaatlerini istemek, riya olmaz. Yağmur duasına çıkmak, istihare yapmak, böyledir. Sıkıntıdan, hastalıktan ve fakirlikten kurtulmak için âyet-i kerimeler okumak da, böyledir denildi. Bunlarda hem ibadet, hem de menfaat niyetleri bulunmaktadır. Ticaret maksadı ile hacca gitmek de böyledir. İbadet niyeti hiç bulunmazsa riya olurlar. İbadet niyeti çok olursa, sevap hasıl olur. İbadetlerini başkalarına göstermek, onlara öğretmek ve teşvik etmek niyeti ile olursa, yine riya olmaz ve çok sevap olur. Ramazan orucunu tutmakta riya olmaz. Allahü teâlânın rızası için namaza başlayıp, sonradan hasıl olan riyanın zararı olmaz. Riya ile yapılan farzlar sahih olur, ibadet borcu ödenmiş olur ise de, sevabı olmaz. Et ihtiyacını karşılamak niyeti ile kurban kesmek caiz olmaz. Allahü teâlâ için ve bir insan için birlikte niyet ederek kurban kesmek caiz değildir. Allahü teâlânın rızası için olmayıp, yalnız hacdan, gazadan gelen ve gelen emiri, reisi karşılamak için kesilen hayvan leş olur, yemesi haram olur. Allahü teâlânın rızası için namaza durup, namazı bitirinceye kadar hep dünya işlerini düşünürse, namazı sahih olur. Şöhrete sebep olacak şekilde giyinmek de riya olur.
***
Sual: Yapılan bütün ibadetlerin, iyiliklerin sevabı, diri veya ölü herkese hediye edilebilir mi?
Cevap:
Yapılan ibadetin sevabını, ölü veya diri başkasına hediye etmek caizdir. Hac, namaz, oruç, sadaka, Kur’ân-ı kerim, mevlid okumak, zikir ve dua okumanın sevaplarını başkasına hediye etmek, Hanefî mezhebinde caizdir. Mâliki ve Şâfii mezheplerinde, sadaka, zekât ve hac gibi mal ile yapılan ibadetlerin sevabını hediye etmek caiz olup, namaz, oruç ve Kur’ân-ı kerim okumak gibi beden ile yapılanları caiz değildir. Hanefî olan, sevabını hediye eder. Mâliki ve Şâfii ise, meyyitin affı için dua eder.
***
Sual: Peygamberimizin, (şeytanın müezzini, ezanı) dediği radyo ve hoparlör mü olmaktadır ve bunları ibadetlerde kullanmak caiz midir?
Cevap:
Muhammed Hayât-i Sindînin (Gâyetüt-tahkîk) kitâbındaki 6.cı risâle (Hâd-id-dâllîn)dir. Bu risâlede diyor ki, imâm-ı Ebû Nu’aym İsfehânî (Hilyetül-Evliyâ) kitabı, üçüncü cildinde, Abdullah ibni Abbâs diyor ki, Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki: (İblis yer yüzüne indirilince, Allahü teâlâya sordu: Âdem aleyhisselâm indirilince, kullarına Cennet, saadet yolunu göstermek için, ona kitap ve Peygamberler verdin. Ona vereceğin kitap ve Peygamberler nelerdir? Allahü teâlâ: Melekler ve meşhur Peygamberler ve dört meşhur kitaptır, buyurdu. Kullarını azdırmak için, bana hangi kitapları ve Peygamberleri vereceksin, dedi. Senin kitabın, nefsi azdıran şiirler ve musikidir.
Peygamberlerin, kâhinler, falcılar, büyücülerdir ve aklı gideren, kalpleri karartan gıdaların da, Besmelesiz yenilen, içilen şeyler ve sarhoş eden içkilerdir. Nasihatların, yalan, evin, spor sahaları ve hamamlar ve tuzakların, çıplak gezen kızlar, mescitlerin, fısk meclisleridir. Müezzinlerin, mizmarlar [çalgılar]dır, buyurdu.) Yani Cehennem yolunu gösteren müezzinlerin, çalgılardır. Allahü teâlânın ve Peygamberimizin, (şeytanın müezzini, ezanı) dediği radyoları, hoparlörleri ibadetlerde kullanmanın büyük günâh olduğu, buradan da anlaşılmaktadır. (Tam İlmihal s. 208)