Cevap:
Kadının, insan saçını, kendi saçı arasına örerek birleştirmeyip de, kendi saçına iplikle, bez şeritle bağlamasının ve hayvan kılları eklemesinin haram olmadığı, İbni Âbidîn, Hadîka ve Fetâvâ-i kübrâda yazılıdır. İnsan ve hayvan kılından, naylon gibi ipliklerden yapılmış olan, Peruk denilen takma saçları ve kirpikleri kullanmak caiz olduğu anlaşılıyor ise de, ihtiyaç ile ziyneti birbirine karıştırmamalıdır. İhtiyaç için caiz olan şeyi, süs, gösteriş için takmak caiz değildir. Erkekler arasında başını açmak zarureti olduğu zaman, kadının başını ve kendi saçlarını peruk takarak örtmesi caiz ve lazım olur. Zaruret olunca, avret yerlerini mümkün olan her şeyle örtmek lazımdır. Günahı yalnız saçını vermiş olana ve bakanadır. İnsanın saçını ve herhangi bir organını satması haramdır. Peruk takarak sokağa çıkmak, zaruret olmadan caiz değildir. Çünkü kadınların yabancılara süslenmeleri haramdır.
***
Sual: “Ben öldükten sonra, kanımın ve organlarımın, hastalara, yaralılara verilmesini istiyorum” demenin, dinen mahzuru var mıdır?
Cevap:
“Ben öldükten sonra, kanımın ve organlarımın, hastalara, yaralılara verilmesini istiyorum” demek caiz değildir. Çünkü bu söz, organlarını vakfetmek veya sadaka olarak vermek, yahut vasiyet etmek olur. Bunların üçünün de sahih olabilmeleri için, mütekavvim mal ile yapılmaları lazımdır. Hür insan ve hiçbir parçası mal değildir. Harpte esir alınan kölenin, yalnız canlı olan bütün bedenine mal denilmiş ise de, organları ve ölüleri mal değildir.
“Ben öldükten sonra, kanımın, uzuvlarımın bir Müslümana verilmesine zaruret olursa, verilmesi için, izin veriyorum” demek caiz olur.
***
Sual: Kadınların ve erkeklerin tıraşta, süslenmekte ve giyinmekte birbirlerine benzemelerinin dinimizce hükmü nedir?
Cevap:
Kadınların ve erkeklerin tıraşta, süslenmekte ve giyinmekte birbirlerine benzemeleri haramdır. Erkeklerin yanak üzerine saç uzatarak kadınlara benzemelerinin haram olduğu, Hadîkada yazılıdır.
***
Sual: İnsanın yüzüne karşı durup namaz kılmakta mahzur var mıdır?
Cevap:
Bir kimsenin yüzüne ve yüksek sesle konuşanların sırtına karşı namaz kılmak mekruhtur.
***
Sual: Ezan ne demektir, başka dillerle okunabilir mi? Kadınlar ezan okuyabilir mi?
Cevap:
Ezan, herkese bildirmek demektir. Belli olan Arapça kelimeleri sırası ile okumaktır. Tercümesini okumak, ezan olmaz. Manası anlaşılsa da, Farisi ve başka dillerle okunmaz. Ezan okumak, hicretten önce Mekke’de, Mirac gecesi başladı. Hicretin birinci senesinde, namaz vakitlerini bildirmek için emir olundu. Mahalle mescidinde, yüksek yerde okuması sünnettir. Sesini yükseltmesi lâzımdır. Fakat, çok bağırmak için, kendini zorlamamalıdır. Görülüyor ki, ezanı kendi mahallesine işittirecek kadar, bağırmak lâzımdır. Sesi daha yükseltmek câiz değildir. Hoparlör kullanmağa lüzum yoktur. Hoparlör ile ve hele radyo ile ezan ve ikamet okumak bidattir. Bid’at ile yapılan ibadet kabul olmaz. Günâh olur. Beş vakit namaz ve kaza namazları için ve Cuma namazında hatibin karşısında, erkeklerin ezan okuması sünnet-i müekkededir. Kadınların ezan ve ikamet okuması mekruhtur. Çünkü, seslerini yükseltmeleri haramdır. Ezan, başkalarına vakti bildirmek için, yüksekte okunur. Hazır olan cemaat için veya kendi için olan ezan ve ikamet yerde okunur. (Tenvîr-ül-ezhân)da diyor ki, (Ezanı oturarak okumak tahrimen mekruhtur. Ayakta okunması tevatür ile anlaşılmıştır.) Vitir, bayram, teravih ve cenaze namazları için ezan ve ikamet okunmaz. Ezanı vaktinden evvel okumak sahih değildir ve büyük günahtır. Vakit girmeden önce okunan ezan ve ikamet, vakit girince tekrar okunur. Ezan okunurken, hareke veya harf katacak veya harfleri uzatacak şekilde teganni yapmak ve böyle okunan ezanı ve Kur’ân-ı kerimi dinlemek câiz değildir.
(Cevhere)de diyor ki, (Fârisî dil ile okunan ezanın sahih olmadığı (Kerhî) şerhinde yazılıdır. Zahir ve en doğru söz de budur). (Merâkıl-felâh)da diyor ki, (Ezan olduğu anlaşılsa da, Arapçadan başka dil ile ezan okumak câiz değildir). (Tam İlmihal s. 204)