Cevap:
Bu mezhepsiz, dinde reformcu, bir mezhebe uymanın, o mezhebi taklid etmenin batıl olduğunu yazmakla, bindörtyüz seneden beri gelmiş milyonlarca Ehl-i sünnet Müslümanı lekeliyor. Mezhepsizler, dinde reformcular, haksız olduklarını, kendileri de bildikleri için, Ehl-i sünnete açıkça sataşamıyorlar. Hep, yaldızlı, kaçamak kelimeler kullanıyorlar. Mezhep imamını taklid etmeye nasıl batıl denilebilir ki? Allahü teâlâ, Nahl ve Enbiyâ sûrelerindeki âyet-i kerimelerinde meâlen; (Bilenlerden sorup öğreniniz!) buyuruyor. (Ülül emr)e, yani âlimlere (tabi olunuz!) buyuruyor. Mezhep imamını taklid etmek, ona uymak, bunun için vacip oldu. Bu dinde reformcu, taklid batıldır diyerek; “Mezhep imamlarına uymayınız! Bize uyunuz” demek istiyor. Müslümanları hak yolu taklidden vazgeçirip kendi batıl yollarını taklide sürüklüyor. Taklid iki türlü olur:
Birisi kâfirlerin, analarını, babalarını, papazları taklid ederek kâfir olmalarıdır. Böyle taklid, elbette batıldır, yanlış yoldur. Kur'ân-ı kerim ve hadis-i şerifler bu taklidi yasak etmektedirler.
Müslümanların da, analarını, babalarını taklid ederek, Müslümanım demeleri kâfi değildir. Âmentüde bildirilenlerin manalarını bilip, beğenip, kabul eden kimseye Müslüman denir.
İkincisi ehl-i sünnet âlimlerini itikatta, amelde takliddir. Kur'ân-ı kerim ve hadis-i şerifler bu taklidi emretmektedir. Zira Abdülganî Nablüsî, Abdülvehhâb-i Şa'rânî, İmâm-ı Rabbânî ve Yusuf Nebhânî hazretleri gibi zatların kitaplarında yazılı olan;
(Ümmetim dalalet üzerinde icmâ yapmaz, birleşmez!) hadis-i şerifi gösteriyor ki, doğru yoldaki âlimlerin söz birliği ile bildirdiklerinin hepsi elbette doğrudur. Buna karşı olanlar haksız ve yanlıştır. Bindörtyüz seneden beri gelmiş olan milyonlarca Ehl-i sünnet âlimi ve binlerce evliya, söz birliği ile bildirdiler ki:
“Müctehid olmayan Müslümanların işlerini, ibadetlerini doğru yapabilmeleri için, inandıkları, güvendikleri, diledikleri bir müctehidi taklid etmeleri vaciptir.” Bu söz birliğine inanmayan, yukarıdaki hadis-i şerife de inanmamış olur.
***
Sual: Ezan duası nasıldır?
Cevap:
Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” buyurdu ki: (Ezan okunurken şu dua okunsun: “Ve ene eşhedü en lâ ilâhe illallahü vahdehu lâ şerîkeleh ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resûlüh ve radîtü billahi rabben ve bil İslâmi dînen ve bi Muhammedin sallallahü aleyhi ve selleme resûlen nebiyyâ.”) Dinimize uygun okunan ezan-ı Muhammedîyi işitince, kemâl-i hürmetle dinleyip ezandan sonra bu duayı okuyan kimsenin günahları her ne kadar çok olsa yine af olunur. Yine buyurdular ki: (Ey benim ümmet-ü eshâbım! Ezan bitince bu duayı dahi okuyunuz: “Allahümme rabbe hâzihidda’vetittâmmeti vessalâtil kâimeti âti Muhammedenil vesîlete vel fadîlete veddereceterrefî’ate veb’ashu mekâmen mahmûdenillezî vaadtehu inneke lâ tuhlifül mîâd.”) Bu duayı güzelce okuyan kimseye verilecek sevab büyüktür. (İslâm Ahlâkı s. 423)