Cevap:
Konu ile alakalı olarak Redd-ül-muhtârda buyuruluyor ki:
“Açlığı giderecek kadar yemek, avret yerini örtecek ve soğuktan, sıcaktan korunacak kadar giyinmek farzdır. Bunlara, Nafaka denir. Nafaka parasını kazanmak için çalışmak da farzdır. Helalden bulamazsa, ölüm korkusu olunca, haramdan da almak caiz olur. Ölmeyecek kadar şarap, yoksa bevil içebilir. Ölmeyecek kadar leş, başkasının malını yiyebilir.” Bezzâziyye ve Hulâsada diyor ki:
“Birisi, aç olup yemek için leş dahi bulamayana, 'kolumdan kes de, yiyerek ölümden kurtul' dese, kesmesi caiz olmaz. Zaruret hâlinde de, insan eti helal olmaz.”
Bu sözden, ölüm tehlikesi olana insan kanı verilemeyeceği ve insan organı takılamayacağı anlaşılmamalıdır. Bu söz, insan etini yemeyi yasaklamaktadır. Libya Müftîsi şeyh Tâhir-üz-Zâvî, fetvâsında diyor ki:
“Hadis-i şerifte, Allahü teâlânın her hastalık için ilaç yarattığı bildirildi. Başka bir hadis-i şerifte; (Ey Allahın kulları! Hasta olunca, tedavi ettiriniz! Çünkü Allahü teâlâ, hastalık gönderince, ilacını da gönderir) buyuruldu. Peygamber efendimiz, hastaların karantinaya alınmaları, perhiz yapmaları ve temizlenmeleri gibi birçok tedavi yolları göstermiştir. Tıp ilmini öğrenmek ve tedavi yapmak, farz-ı kifayedir. Tıp ilmi, din bilgisinden önce gelmektedir. Yeni ölen birinin kalbini ve başka organlarını diri insana takmak caizdir. Bu iş ölüye hakaret olmaz. Müslümanın kendini koruması lazım olduğu gibi, din kardeşlerini koruması da lazımdır. Düşman saldırınca ona karşı koymak, yani cihat etmek bunun için farzdır. Dirinin veya ölünün, diri için bir uzvunu vermesi, dirinin canını vermesinden, daha kolaydır. Zaruret olunca, birçok yasaklar mubah olmaktadır. Ölünün de bir yerini kesmek haramdır. İnsana ölünce de kıymet vermek, saygı göstermek vaciptir. Fakat, zaruret olunca, bu haramlık kalkar. Müslüman mütehassıs tabipler bir hastanın ölümden kurtulması için, kan, diriden veya ölüden organ naklinden başka çare olmadığını bildirdikleri zaman, bunu yapmak caiz olur. Din ayrılığı da gözetilmez.”
***
Sual: İnsanın ruhunun gıdası nedir? Ruh temizliği nasıl temin edilir?
Cevap:
İnsan ruhunun gıdası, dindir. Mevcut dinlerin içinde de en doğrusu, en yenisi ve dünya şartlarına en uygunu İslâm dinidir. Din, insanlar için en büyük ihtiyaçtır. Kendi dinine inanmayan, fakat Hak din olan İslâmiyeti incelemeğe fırsat bulamayan zavallıların ruhu boş kalır ve bunlar, yalancıların yanlış akidelerine sarılırlar. Çünkü, insan muhakkak kendinden üstün bir kudret sahibinin varlığına inanmağa ve ona bağlanmağa muhtaçtır. En ileri, en gelişmiş milletlere mensup insanlar bile, bu ihtiyacı tatmin için, türlü türlü sapık düşüncelere, uydurma fikirlere bağlanmışlardır. Hâlbuki kendi dinlerinden ayrılan bu insanlar, İslâm dinini inceleseler, aradıklarını onda bulabilecekler ve kendisi (Sulh ve sükûnet, selâmet, Allaha teslim olmak) demek olan İslâm dini, onlara aradıkları gönül rahatlığını verecektir. İslâm dini, her şeyden evvel, beden ve ruh temizliğini emreder. Ruh temizliği, önce Allahü teâlâya ve Onun, son Peygamberi olan Muhammed aleyhisselâm vâsıtası ile göndermiş olduğu emirlerin ve yasakların hepsine inanmakla ve elinden geldiği kadar bunlara uymağa çalışmakla hâsıl olur. Ruhun böylece temizlenmiş olduğu, hiç yalan söylememekle, kimseyi aldatmamak, daima dürüst olmak, yanlış akâidlere [dogmalara] inanmamak ve herkese yardım etmek ve Allahü teâlânın emirlerine tâbi olmak ile belli olur. Bir Müslümandan, ancak bu beklenir. (Herkese Lâzım Olan İman s. 160)