Cevap:
Konu ile alakalı olarak Hadîkada deniyor ki:
“Çocuğunu ve nafaka vermesi lazım olan akrabasını aç bırakarak ve İslâm terbiyesinden mahrum ederek zayi etmek günahtır. Analardan, baba ve dedelerden ve çocuklardan, torunlardan başka olan yakınlara, Akraba denir. Zengin kimsenin fakir ve çalışamayacak hâlde olan akrabasına nafaka vermesi vaciptir. Çalışabilen erkek büyük akrabaya, fakir olsalar da, nafaka verilmez. Fakir olan yetim çocukların ve dul kadınların nafakaları, sağlam olsalar da, zengin akrabasına vacip olur. Küçük çocukların anneleri ve amcaları bulunsa, yahut anneleri ve ağabeyleri olsa, zengin iseler, çocukların nafakalarını, miras oranında, ortaklaşa verirler. Babanın, çocuklarına ilim, edep ve sanat öğretmesi farzdır. Önce, Kur’ân-ı kerim okumasını öğretmelidir. Sonra imanın ve İslâmın şartlarını öğretmelidir.”
Çocuk Kur’ân-ı kerim okumasını ve din bilgisini öğrenmeden mektebe gönderilirse, artık bunları öğrenecek vakit bulamaz. Din düşmanlarının tuzaklarına düşerek, onların yalanlarına, iftiralarına aldanır. Dinsiz ve İslâm ahlakından mahrum olarak yetişir. Dünyada ve ahirette felaketlere sürüklenir. Cemiyete ve millete zararlı olur. Kendine ve başkalarına yapacağı kötülüklerin günahları, anasına babasına da yazılır. Çocuğunu, din bilgilerini öğretmeden önce, kâfirlerin, Hristiyanların mekteplerine göndermenin büyük zararları, İrşâd-ül-hiyâra fî-tahzîr-il-müslimîn min medârisin-Nasârâ kitabında uzun yazılıdır.
***
Sual: Erkeklerin, kadınlar gibi her renkte elbise giymelerinin, dinimiz açısından bir mahzuru var mıdır?
Cevap:
Erkeklerin de her renk elbise giymeleri caiz ise de, kırmızı, sarı elbise giymeleri tenzihen mekruh denildi. Başlık ve takkenin kırmızı ve sarı renklerde dahi mekruh olmadığı söz birliği ile bildirildi. Resulullah efendimizin ayakkabısının siyah olduğu, Şir'at-ül-islâm şerhinde yazılıdır.
***
Sual: Namaz kılarken, boğazını temizlemek için öksürür gibi yapmak, namazı bozar mı?
Cevap:
Boğazından, özürsüz, öksürür gibi ses çıkarmak namazı bozar. Kendiliğinden olursa bozmaz. Okumayı kolaylaştırmak için yapılırsa, zararı olmaz.
***
Sual: İslâm dinini tebliğ etmek isteyen bir insan, nasıl olmalıdır?
Cevap:
İslâm dinini tebliğ etmek isteyen bir insan, kendisi bizzat numune bir Müslüman olmalıdır. Böyle doğru ve dürüst hareket edersek, bizi gören başka dine bağlı olan kimseler, bize hayran kalacak ve kendiliklerinden İslâm dinini araştırmağa başlayacaklardır. Yeni Müslüman olan din kardeşlerimiz, hakiki Müslümanları ve onların yaşama tarzını gördükten sonra, Müslüman olmağa karar vermişlerdir. Bu Müslümanlar bizden, İslâm dinini yaymak, neşretmek için uğraşmamızı, bunun için de dinimizin emirlerine iki elle sarılarak herkese numune, örnek bir Müslüman olmamızı istemektedirler. Bütün eksiklerimize, propaganda gücümüzün noksanlığına rağmen, İslâm dini dünyada gittikçe yayılmaktadır.
Biz, hakiki bir Müslümana yakışır bir tarzda hareket edersek, Müslümanların adedi daha çok artacak ve Müslümanlar çoğaldıkça, dünyada yanlış itikadlar, inanışlar azalacak ve beşeriyet arzuladığı sulh ve sükûna, rahat ve huzura kavuşacaktır. (Herkese Lâzım Olan İman s. 161)