Cevap:
Allahü teâlâ, sevdiklerine, günahlarını affetmek için veya Cennetteki nimetlerini arttırmak için, dertler, hastalıklar veriyor. İbadetleri zahmetli, sıkıntılı oluyor. Buna karşılık, dünya işlerinde, rahatlık, kolaylık ve rızıklarına bereket veriyor. İbadet yapmayanlara, rahatlık, bereket vermiyor. Bunlar, zahmet çekerek, hile ve hıyanet yaparak, çok kazanıp, zevk ve safa içinde yaşarlar ise de, bu zevkleri uzun sürmez. Az zaman sonra, hastahanelerde, hapishanelerde sürünürler. Ahiretteki azapları da, çok şiddetli olur.
***
Sual: Sağlam bir kimse abdest alırken, bunun abdest uzuvlarını bir başkası yardım niyeti ile yıkasa, dinen mahzuru olur mu?
Cevap:
Konu ile alakalı olarak İbni Âbidînde deniyor ki:
“Sağlam insanın abdest uzuvlarını başkasının yıkaması, mesh etmesi mekruhtur. Buna başkasının abdest suyu getirmesi ve kendisi yıkarken başkasının su dökmesi caizdir. Hasta, elbisesini ve yatağını hep kirletiyorsa yahut bunları değiştirmek meşakkatli oluyorsa, necis oldukları hâlde namazını kılar. Cebire denilen tahtalar, flasterler, merhemler, altlarındaki yara iyi olduktan sonra düşerlerse, abdest bozulur. Yara iyi olur, fakat üstündekiler düşmezse, zararsız kaldırılabilirlerse, abdest ve gusül yine bozulur.”
***
Sual: Başında yaralar olan kimse, abdest alırken başını mesh etmese abdesti olur mu?
Cevap:
Başında hastalık olup, mesh zarar verirse, mesh sakıt olur, yani başını mesh etmez.
***
Sual: Bir gün yani 24 saat baygın yatan bir kimse, kılmadığı namazları, ayıldığında kaza mı etmesi gerekir?
Cevap:
Kendi sebep olmayarak aklı giden veya bayılan üzerinden altı namaz vakti geçerse, aklı gelinciye kadar kılamadığı namazları kaza etmez. Hasta, ima ile de kılamadığı namazların sayısı ne olursa olsun, bunların iskâtı için vasiyet etmez. İyi olursa, hepsini kaza eder.
***
Sual: Bir ayağında yara olup sargı ile kapatılmış olan bir kimse, abdest alırken ne yapması, nasıl hareket etmesi gerekir?
Cevap:
Sağlam ayağı yıkayıp diğerindeki sargıya mesh caizdir. Yara iyi olmadan, üzerindeki şey düşerse, abdest bozulmaz. Mesh ettikten sonra, mesh olunan şey değiştirilirse de bozulmaz.
***
Sual: Satıştaki ve ödünç vermekteki fâizler neler olabilir?
Cevap:
(Rıyâd-un-nâsıhîn)de diyor ki:
Satıştaki ve ödünç vermekteki fâiz için, Ömer Nesefînin “rahmetullahi teâlâ aleyh” (Erba’în-i Selmânî) kitabındaki otuzüç misalin bir kısmını aşağıya yazıyoruz:
8- Kile (ölçek) ile veya vezin (tartı) ile ölçülen bir şeyi, kendi cinsi karşılığı, ölçmeden toptan satmak fâiz olur. Miktarları müsavi ise de, fâiz olur. Çünkü, böyle şeylerin satışında, söz kesilirken, ölçülerek, miktarlarının aynı olduğunu bilmek, bey’in (satışın) sahih olması için, şarttır.
9- Birkaç kimse arasında müşterek olan, kile veya vezin ile ölçülen bir malı, ölçmeden paylaşmak fâiz olur. [Çünkü, her biri, kendi payında bulunan diğerinin mülkünü, diğerinde kalan kendi mülkü ile değiştirmiş olur. Yani bunları birbirlerine ölçmeden satmış olurlar. Her biri diğerlerine bir defter, ikincisi bir mendil gibi şeyler de verip helallaşmalıdırlar.]
10- Hacim ile veya vezin ile ölçülen bir malı, ölçmeden ödünç vermek ve almak fâiz olur.
11- Başaktaki buğdayı, buğday ile, müsavi miktarda dahi satmak fâiz olur.
12- Başaktaki buğdayı, başaktaki buğdaya aynı miktarda dahi satmak fâiz olur. Çünkü, buğdayları başaksın ölçmek lâzımdır.
13- Ağaçtaki meyveyi, kopmuş aynı meyveye satmak fâiz olur.
14- Ağaçtaki meyveyi, ağaçtaki aynı meyve ile satmak fâiz olur.
15- Buğdayı, buğday ununa ve kavrulmuş buğdaya, aynı hacimde dahi satmak fâiz olur. Çünkü, buğdaydan, aynı hacimde un hâsıl olmaz. (Tam İlmihal s. 857)