Cevap:
Konu ile alakalı olarak Kimyâ-i se'âdet kitabında deniyor ki:
“İhtikâr; insan ve hayvan gıda maddelerini piyasadan toplayıp, yığıp, pahalandığı zaman satmaktır ki şimdi karaborsa denmektedir. Peygamber efendimiz, çeşitli hadis-i şeriflerde buyurdu ki:
(Bir kimse gıda maddelerini alıp, pahalı olup da satmak için kırk gün saklarsa, hepsini fakirlere parasız dağıtsa, günahını ödeyemez.)
(Bir kimse, hariçten gıda maddesi satın alıp, şehre getirir ve piyasaya göre satarsa, sadaka vermiş gibi sevap kazanır veya köle azat etmiş gibi sevap kazanır.)
Hazret-i Ali buyuruyor ki:
“Gıda maddelerini kırk gün salkıyanın kalbi kararır.”
Âlimlerden birisi, tüccar idi. Vâsıt şehrinden, Basra’ya gıda gönderip satılmasını vekiline emretti. Basra’da ucuz olduğu için, vekili bir hafta bekleyip, pahalı sattı ve âlime müjde yazdı. Âlim cevabında buyurdu ki:
“Biz, az kâr ile çok sevap kazanmayı daha çok severiz. Fazla kazanmak için, dinimizi feda etmemeli idin. Çok büyük cinayet yapmışsın. Bunu affettirmek için sermayeyi ve kârı hemen sadaka olarak dağıt!”
İhtikârın, karaborsanın haram olması, Müslümanlara zararlı olduğu içindir. Çünkü, gıda maddeleri, insanların ve hayvanların yaşayabilmesi için lazımdır. Satılınca, herkesin alması mubahtır. Bir kişi alıp saklayınca, başkaları alamaz. Sanki çeşme suyunu saklayıp, herkesi susuz bırakmaya benzer.
Gıda maddelerini bu niyetle satın almak günahtır. İmâm-ı a'zam Ebû Hanîfe hazretleri buyurdu ki:
“Köylü veya ziraatla uğraşan topak sahipleri, tarlalarından elde ettikleri gıda maddelerini istedikleri zaman satabilir. Acele satmaları vacip değildir. Fakat, acele etmeleri sevaptır. Pahalı olunca satmayı düşünmek çirkindir. İlaçlarda ve gıda maddesi olmayan ve herkese lazım olmayan şeylerde ihtikâr haram değildir. Ekmek ve benzerlerinde çok haram olup, et, yağ gibilerde az haramdır.”
İmâmeynin kavline göre ise, bunların hepsi ihtikârdır, karaborsadır. İnsanlara lazım olan her şeyde ihtikâr haramdır. Devlet, ihtikâr edeni, haber alınca, evine yetecek kadar bırakıp, fazlasını halka satmasını emreder.
***
Sual: Müteahhide arsayı verip de, buna karşılık, buraya yapacağı apartmandan kat almak caiz midir?
Cevap:
Mevcut olmayan malı satmak caiz değildir. Bunun için, arsayı müteahhide verip de, buna karşılık, buraya yapacağı apartmandan kat almak caiz olmaz. Bunun gibi, bir müteahhitten, yapacağı bina, yapılmadan satın alınamaz. Bu bina ve apartman katı, yapılmadan önce, selem yolu ile de satın alınamaz. Çünkü, malı vermek zamanı gelinciye kadar çarşıda bulunmayan şey ve misli bulunmayan şey selem yapılamaz. Fakat, binayı müteahhide istisnâ yolu ile yaptırmak caizdir ve pek kolaydır. Çünkü, (Mecelle) kitabının otuzyedinci [37] maddesinde, (İnsanların kullanması, âdetleri, bir hüccettir. Buna uymak vacib olur) yazılıdır. Yani, İslâmiyetin yasak etmediği âdetlere uymak vacibtir. Üçyüzseksendokuzuncu [389] maddesinde (İstisnâ yapılması âdet olan şeylerde istisnâ yapmak sahihtir) denilmektedir. Yani binanın teslim zamanı belli olmasa veya bir aydan az olsa, sözbirliği ile caizdir. Bir aydan çok olursa, iki imama göre, istisnâ yine sahih olur. Bu maddelere uyularak, arsanın belli bir kısmı, mesela üçte ikisi, (Hisse-i şayia) olarak müteahhide veresiye olarak satılır. Müteahhitten alacağı olan paranın karşılığı olarak, istenilen kat, müteahhide istisnâ yolu ile yaptırılır. Çünkü, kendi arsasına, projesine göre, istisnâ yolu ile apartman yaptırılması caizdir. İstisnâ yolu ile yaptırılacak apartmanın veya katın proje ve plânının ve kullanılacak her malzemenin cinsinin ve fabrikasının önceden söz kesilirken bilinmesi, kararlaştırılması lâzımdır. (Tam İlmihal s. 822)