Cevap:
(Hazânet-ül-müftîn) ve (Eşbâh) kitaplarında diyor ki, (Evleri ve dükkânları olanın, aldığı kiraları, tarlası olanın, tarlasının mahsulü veya kirası, çoluk çocuğunu beslemeğe yetişmezse, bu kimse fakir sayılır. Zekât alması caiz olur). Görülüyor ki, fetva imam-ı Muhammede göre verilmiştir. İbni Âbidîn buyuruyor ki, (Mudarebe ve şirkette çok malı olup da alamayanın, kurban kesecek kadar parası, malı varsa, keser).
Aldığı kira ile güç geçinen kimse, nisaba malik ise, para biriktirip, fıtra vermeli ve kurban kesmelidir.Etin hepsini kavurma yapıp, birkaç ay et parasından biriktirerek gelecek yılın fıtra ve kurban parası olarak saklamalıdır. Böylece, fıtra ve kurban sevabından mahrum kalmamalıdır. Kurban kesen, kendini Cehennemden azad etmiş olur. Bir hadîs-i şerifte, (Hasislerin en kötüsü, [kesmesi vacib olduğu hâlde] kurban kesmeyendir) buyuruldu. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” iki kurban keserdi. Biri kendisi için, biri de ümmeti için idi. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” için de kurban kesmek müstehabtır ve çok sevabdır. (Tam İlmihal s. 324)
***
Sual: Hac ibadetinin yerine getirilmesi için de belli şartlar var mıdır?
Cevap:
Hac ibadetinin farz olmasından başka, bu ibadetin yerine getirilebilmesi için de belli şartlar vardır ki bunlara Eda şartları denir ve dört tanedir:
1- Hapsedilmiş veya yasaklanmış olmamak.
2- Hac için gideceği yolun ve hac yerinin selamet ve emniyetli olması lazımdır. Gemi, tren, otobüs veya uçaklardan tehlikeli olan ile gitmek lazım olduğu zaman, hacca gitmek farz olmaz. Eşkıyaların, hacıların canına, malına saldırdığı yıllarda hacca gitmek farz olmaz.
3- Mekke'den üç gün üç gecelik uzak yerlerde bulunan hür kadının hacca gidebilmesi için, üç mezhepte, kocasının veya nikâhı düşmeyen ebedî mahrem akrabasından fasık, mürtet olmayan akıllı, büluğa ermiş bir erkeğin beraber gitmesi lazımdır. Bunun yol parasını verecek kadar, kadının zengin olması da lazımdır. Künûz-üd-dekâıkda yazılı olan Bezzârın bildirdiği hadis-i şerifte;
(Kadın, yanında bir mahremi olmadan hacca gidemez!) buyuruldu. Zamanımızda fesat çoğaldığı için, nikâhtan ve sütten olan mahrem akraba ile sefere gitmemelidir. Zengin olan kadının, mahremi ile bir kere hacca gitmesine kocası mâni olamaz. Zira zevcin, kocanın farzlara mâni olmaya hakkı yoktur.
4- Kadın, iddet hâlinde yani kocasından yeni ayrılmış olmamaktır.
***
Sual: Bir kimseye hac farz olduktan sonra, bunu geciktirmesi, sonraki senelere bırakması günah olur mu?
Cevap:
Vücub şartları bulunmakla beraber, eda şartları da kendisinde bulunan kimsenin, o sene hacca gitmesi farz olur. O sene, hac yolunda ölürse hac sakıt olur ve bu kimsenin vekil gönderilmesi için vasiyet etmesi de lazım olmaz. Farz olduğu o sene gidilmezse, günah olur. Farz olduktan sonra hacca gitmeyi, daha sonraki senelere bırakan kimse fasık olur. Çünkü küçük günaha devam etmek, büyük günah olur. Sonraki senelerde, hac yolunda, evinde hasta olursa, hapse düşerse veya hacca gidemeyecek şekilde sakatlanırsa, yerine başkasını, kendi memleketinden bedel göndermesi veya bunun için vasiyet etmesi lazımdır.
Bedel gönderdikten sonra iyi olursa, kendinin gitmesi de lazım olur. Sonraki senelerde hacca giderse, geciktirme günahı affolur. İmam-ı Muhammed ve imam-ı Şâfii hazretlerine göre, sonraki senelere bırakması da caizdir.